HDP'li Figen Yüksekdağ'dan flaş Kobani konuşması
Abone olHDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin grup toplantısında, Kobani'yi kastederek "Biz öldürerek değil, ölerek siyaset yapıyoruz" dedi.
Halkın Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş'ın yapması beklenen grup toplantısı
konuşmasını, bu kez Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ
üstlendi.
Yüksekdağ'ın konuşmasında Kobani vurgusu ön plana
çıktı. Özellikle Erdoğan ve Davutoğlu'na çok sert yüklenen
Yüksekdağ, hükümetin Kobani politika "Bugün çapsızlıklarının
bedelini halklara, partimize ödetmeye çalışıyorlar. Biz öldürerek
değil, ölerek siyaset yapıyoruz." dedi.
İşte o konuşma metni:
Kobani düştü düşecek denirken, insanlar kardeşlerinin yaşamı için
sokağa çıktı.
Demokratik bir biçimde başlayan eylemler ve sahiplenme tutumu,
kurşunlarla, linç tezgahlarıyla kesilmeye çalışıldı. Bir
sıkıyönetim ve darbe uygulaması zemini yaratıldı.
"KOBANİ'NİN DÜŞÜRÜLMESİNE KİLİTLENMİŞ SİYASET"
Kobani’nin düşürülmesine kilitlenmiş siyaset, AKP’nin başı gibi
davranan Cumhurbaşkanı ve onun kışkırtıcı sorumsz tavrı bu noktaya
getirdi. Kobani ha düştü, ha düşecekti, "çifte bayam" olacaktı
ama Allah zalime bayramı nasip etmez! Kobani’deki soylu
insanlık direnişi Kobani’nin düşmeyeceğini bütün dünyaya ilan
etti.
Kobani düşmedi, Hükümetin karanlık hesapları düştü. Türkiye itibar
kaybetti, gözden düştü. Hükümet BM Güvenlik Konseyi
geçici üyesi olmak için kapıda bekliyor, ama seçilemiyor. İtibarı
yere çakılmıştır. Şam’a gideceklerdi, Suriye
politikaları çöktü. Rojava’daki yeni yaşamı yıkıma uğrtacaklardı,
Kobani’yi düşüreceklerdi. Olmadı.
"AKP'NİN TARZI..."
Bölgede Türkiye’nin dostu olabilecek tek güç Kürtlerdir, Rojava
halklarıdır. İktidar bunlarla dost olma olanağını da
yitiriyor. Rojava halklarının dostluğunu geleneksel imhacı
devlet politikalarına kurban etmek AKP tarzı oldu.
Muhalif kesimleri marjinal ilan etmekte üsterine yok, ama bugün
Türkiye Hükümeti dünyanın ve bölgenin marjinali oldu. Türkiye
kendi halkına marjinal hale geldi. Bizi siyaset odacıklarında
istedikleri gibi yönetebileceklerini sanıyorlar. Sizi bu
siyasetinizle hiçbir kale koruyamaz
Bugüne kadar bu direnişe gözünü kulağını kapatanlar, sonradan bir
kurtarıcı peleriniyle alana dalarız diye düşünenler
yanıldı.
"DİRENİŞİN GÜCÜ..."
Kobani tüm dünyada, meşruiyeti daha fazla kabul edilen bir noktaya
geldi. Bu, direnişin gücüdür.
Bir savaş cehennemine dönüştürülen Ortadoğu'da ancak direnmekten
vazgeçmekseniz size dayatılan "gerçek" yenilir. Rojava
gerçeği, Ortadoğu’da yaratılmak istenen karanlığa galip gelmiştir.
Bu sadece Rojava’nın da değil tarihin bir kazanımıdır.
Rojava’da biz, geleceğimizi kazanıyoruz. Eşit ve özgür bir
geleceği. İşte Hükümetin istemediği tam da budur.
"KOBANİ GERÇEĞİNİ BİR AY ÖNCE GÖRSEYDİNİZ..."
Kobani direnişinin gücünü en geç fark eden Hükümet olmuştur. Sadece
mecbur kaldığında adım atma siyaseti tekerrür etmiştir. Memlekette
Kobani düşmesin diye yer yerinden oynadı, Davutoğlu şimdi “Suruç’la
Kobani’yi birbirinden ayırmıyoruz” diyor. Beyefendi yeni
farketmiş. Sayın Davutoğlu, Kobani gerçeğini bir ay önce
görseydiniz bu kadar insan yaşamını
yitirmeyecekti.
Hükümete açıkça "Dayanışma amaçlı koridoru açın" dedik. Şimdi
haklı olarak soruyoruz, "Bu ölümleri mi beklediniz koridor
için? Kusura bakmayın Davutoğlu, kusura bakmayın
Erdoğan, ölümler üzerinen siyaset yapan sizsnz. Biz ölerek siyaset
yapıyoruz, ölerek! Biz bu ölüm siyasetinin nice ateş
çemberinden gelip geçtik. Bizi ölüm tehditlerinizle
yıldıramazsınız. Kaç araba tehdit gördük.
"PARTİMİZİ HEDEF TAHTASINA OTURTMAK..."
Partimizi hedef tahtasına oturtarak mamur olacağınızı sanmayın. Bu
sizi ancak çöküşe götürür.
Hükümet partimize karşı yalan ve çarpıtmaya dayalı öyle bir
tablo oluşturdu ki, gerçeği açığa çıkartmak için de mücadele
ediyoruz. Tek bir kamu görevlisi hakkında
tek bir soruşturma bile yokken çoğu partilimiz iki bine yakın kişi,
gözaltına alındı.
Yeni Türkiyeymiş! Neye dayanarak inanacağız? Sizin yeni
Türkiyenizde, Adana’da bir gazete dağıtımcısı maskeli kişilerce
katledildi. Maskeli faşizm hortladı, hükümet bunları
bırakmış HDP ile uğraşıyor.
"Kobani ve Rojava kantonlarını savunmayı süreçten ayrı düşünmeyin"
dedik, Hükümet "O ayrı bu ayrı" dedi. Bugün geldiği nokta
bu.
"SAYIN ÖCALAN YOL HARİTASI SUNDU..."
Biz artık sözleri ve bu sözlerle oyalamayı değil, gerçeği ve somut
politikanın ta kendisini istiyoruz. Akil İnsanlar toplantısı
yapıldı. Peki Akil İnsanların ilk çalışmasında hazırlanan raporlar
ne oldu?
Akil İnsanlar size yol haritasnın somut noktaları olacak tasarılar
sundu. Sayın Öcalan yol haritası sundu. Hiçbirşey yapmadınız.
Hükümet sürecin deyim yerindeyse ekmeğini yemeye devam ediyor, ama
somut adım atmıyor. Taslak da taslak.
Gerilim, çatışma, savaş dili ve siyaseti. Baskı politikalarının
perçinlenmesi: Yol temizliğinden bunu mu
anlıyorsunuz? Yol temizliği tastamam da
demokratikleşmedir.
"BARIŞ BİR TEMENNİ DEĞİLDİR..."
Barış bir temenni değildir, bir çatışmasızlık değildir, toplumsal
bir olgudur, toplumla demokrasi temelinde bir araya
gelmektir.
Demokrasi yoksa barış da yoktr, barış yoksa da çözüm.
Demokrasi de güvenlik paketleryle sağlanamz. Önce demokrasyi
getireceksiniz. Gerçekten derdiniz sınır güvenliğiyse
Rojava kantonlarını tanıyın. Güvendeki bir Rojava'dan daha güvenli
bir bölge olamaz. Sınır içindeki güvenlik de
demokrasiyle sağlanır. Demokrasiyi sağlamazsanız hiçbir
yer güvenli değildir. Bize de değildir, size de
değildir.
Cumhurbaşkanı bir dil koşuyor, Başbakan ve bakanlar ayrı bir
dilden. Bakanlar bir şey söylüyor, Cumhurbaşkanı çıkıp bakanlara
yanıt veriyor. Böyle bir lakayıtlık olabilir
mi?
Süreçte muhattap kim? Davutoğlu mu yoksa kendisini her şeyin
tek lideri gören Erdoğan mı? Önce bi bunu görelim.
İmralı’daki odayla, masayla, televizyonla uğraşmayın, sizin
çok daha önemli işleriniz var. Gerçek sorunlarla
ilgilenin.
"VİLLA İSTEDİĞİ FALAN YOK..."
Sayın Öcalan’ın villa istediği yok. Bizim gibiler villa istemez,
villalar Hükümetin siyasetçilerine yakışır.
Halkların Demokratik Partisi olarak tüm linç girişimlerine
rağmen barış, çözüm ve özgürlük yolculuğundaki yerimizi
koruyacağız.
Gezi'de sokağa çıkanlarla Kobani için sokağa çıkanlar her gün çok
daha güçlü bir araya geliyor.
KAPANIŞI CUMARTESİ ANNELERİYLE YAPTI
Hükümet saldırırken Doğu ile Batıyı ayırmıyor. Bu
Cumartesi 500. kez toplanacak olan Cumartesi Annelerinin yanında
olmak, insanlık ailesinin yanında olmak demektir.
Cumartesi Annelerinin kimi zaman göz yaşlı ama her zaman kararlı
yürüttükleri mücadelelerini selamlıyorum.