HDP'li Doğan'dan kritik PKK yorumu
Abone olHDP Gaziantep Milletvekili Celal Doğan, HDP’den PKK’ya ilişkin farklı bir duruş beklemenin “reel politiğe uygun olmadığını" belirtti.
HDP Gaziantep Milletvekili Celal Doğan, son seçime
'Türkiyelileşme' sloganıyla giren HDP’den PKK’ya ilişkin
farklı bir duruş beklemenin “reel politiğe uygun olmadığını" çünkü
Kürt siyasetinin gerçeklerinden birinin de 'Kandil' olarak kabul
edilmesi gerektiğini söyledi.
ERDOĞAN'LA GÖRÜŞEN, HDP'NİN KRİTİK İSMİ DOĞAN'DAN ÇARPICI
AÇIKLAMALAR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 7 Haziran seçimlerinin
ardından HDP'den (3 Temmuz 2015'te) ilk teması sağlayan
Doğan, Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada kritik ifadelere imza
attı.
HDP'NİN BARAJI GEÇMESİ PKK'YA KARŞI DURUŞUNU DEĞİŞTİRMELİ
Mİ?
'Yüzde 13 oranında oy alınması sizce HDP’ye bu dönemde farklı bir
misyon yüklüyor mu? PKK’ya ilişkin duruşunda örneğin bir farklılık
gerektirir mi?' sorusuna Doğan şu yanıtı verdi:
"Bunların hiçbiri reel politikaya uygun değil. Gerçekle uyuşmuyor.
Kürt hareketinin gerçekleri var. Birisi Kandil, birisi Avrupa
diasporası, şimdi bir de Suriye’de PYD eklendi. Bizim devleti
yönetenler dün Kuzey Irak’ı bile gerçek kabul etmiyorlardı.
Zamanında dedik ki “Bunlarla bir ilişki kurun. Yarın başkası gelir,
geri kalırsınız.” Zamanında bu devlet Milli Güvenlik Siyaset
Belgesi’nde orada kurulacak bir devleti savaş sebebi saydılar.
Sonra sordum onlara "Neden savaşmıyorsunuz" diye, “Biz ABD’nin
geleceğini bilmiyorduk” dediler. Öngörüsü olmayan devlet
adamlarının getirdiği noktadır bu. Kobani meselesi olduğunda ben
doğrudan Muharrem Yılmaz’ın yanına gittim, “Burada oluşan durum
Kuzey Irak’tan farklı değil. Bu adamlar vatandaş değil, nüfus
kağıdı yok, mülkiyet sahibi olamıyorlar. İlk defa burada bunların
eline toprak sahibi olma imkânı geçti ellerine. Bunlarla ilişki
kurun” dedim. Sayın Cumhurbaşkanı’na da söyledim. "PYD’yi yanlış
değerlendiriyorsunuz" dedim, "PKK ile ilişkisi olabilir ama onu
kendi toprağını savunan bir mücahitler ordusu, bir kurtuluş örgütü
gibi görün” dedim. Teşhis yanlış olduğu için tedavi de yanlış.
Şimdi ne oldu, ABD “PYD bizim müttefikimiz, ona dokunmayın” dedi.
Hadi dokunun bakalım dokunabiliyorsanız. PKK sorunuza gelince…
Şimdi belli ki bundan sonra Kürtlerin Ortadoğu’da belli bir
fonksiyonu olacak. Öyle araç yakmak gibi, yol kesmek gibi toplumu
tedirgin eden eylemlerin yapılması doğru değil. Bunlar devrimci
tavırlar değildir. İki meşru müdafaa hariç behemehal Türkiye’de
şiddetin durdurulmasının yolları aranmalıdır. Eğer bu görev KCK’ya
düşüyorsa… KCK’nın da, bizim yani HDP’nin demokrasi standardını
yükseltme konusunda engel olacağını sanmıyorum. Bizim demokratik
standartları yükseltmemiz KCK’yı rahatsız etmez, bence tam tersine
mutlu olurlar."
DOĞAN SEÇİM SONRASI PKK EYLEMLERİNİ ÖNGÖRMÜŞ!
Doğan, seçim sonrası ortaya çıkan PKK eylemleri için
"Ben bundan 40 gün önce söyledim, “Türkiye’de Kasım
ayında erken seçim olacak ve şiddet ortamı artacak”
diye.' dedi.
DOĞAN VE ERDOĞAN O GÖRÜŞMEDE NELER
KONUŞMUŞLARDI?
Seçime dek, HDP ile Hükümet arasındaki resmi son görüşme olan
Dolmabahçe Toplantısı'ndan sonra
bu görüşme için Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Dolmabahçe'deki ortak
görüntü yanlıştı" diyerek HDP'ye kapıları kapamış hatta "Kürt
sorunu yoktur" çıkışıyla da Kürt seçmenin tepkisine hedef
olmuştu.
O günden beri görüşmeler askıya alınmış, İmralı Heyetinin Öcalan
ile görüşmesine de izin verilmiyordu. Doğan'ın Erdoğan'la yaptığı
görüşme ise zamanlama olarak koalisyon pazarlıklarının filizlendiği
ve hem de çözüm sürecindeki tıkanma itibariyle oldukça kritik
bir zamanlamayla gerçekleşmişti.
İşte o açıklamalardan çarpıcı satırbaşları:
Her halükârda şunu söylüyorum: Hiçbir değer adam öldürecek kadar
kutsal değildir. Ama ortada bir şey yokken insanları şiddete sevk
etmenin tüm mayınları tekrar döşenmemeliydi. Bakın ben bunları 12
Mart’ta, 12 Eylül’de yaşadım. Türkiye’de bu rejimleri hazırlayan
tek merkezdir. Sabah solcu, öğleden sonra sağcıyı öldüren silahtan
çıkan mermi aynı eller tarafından idare edilmiştir. Şimdi de
Türkiye’de şiddet ortamının hazırlanmasında birtakım merkezler
görev yapmaktadırlar.
"ÇIKIYOR YALÇIN AKDOĞAN DİYE BİR BEYEFENDİ..."
PKK bu mecraya çekilmek isteniyor. Dert, dava bu. Ne kadar olur bu?
O PKK’nın stratejik kararı, beni ilgilendirmez. Ben yine
söylüyorum; mümkün olduğu kadar, şiddet hasmın işine yarıyorsa,
insan yüreğine taş basarak bu şiddeti yapmamalı. Bizi aldattılar
lafı bence gerçekçi değildir. İzleme komitesi adaya
gönderilebilseydi büyük ihtimalle KCK’ya silah bırakma çağrısı
yapacaktı. Şu anda çıkıyor Yalçın Akdoğan diye bir beyefendi,
Abdullah Öcalan’ı göklere çıkarıyor. Tespitleri doğru olabilir ama
bir yandan da Öcalan’ın buradaki arkadaşlarıyla görüşmemesi için 45
günden beri engel çıkarıyorsunuz. Bu işi durdurma konusunda yüzde
yüz etkili olacaksa neden bu fonksiyonu devreye sokmuyorsunuz?
"SELAHATTİN BEY BARIŞ DİYE YALVARIYOR"
Şu ana kadar Selahattin Bey'in söylediklerinde bugüne kadar
“cinayet işleyin” diye bir şey gördünüz mü? Elini açmış, barış diye
yalvarıyor. Daha ne yapabilir? “Hiçbir koşul olmadan, elinizi
tetikten çekin” diyor. Karşıdan gelen cevap şu: “Daha çok devam
edeceğiz”. Senin çocuğun, kardeşin, dayının oğlu ölmüyor ki. Bir
tane zengin çocuğu, paşa çocuğu var mı içinde? Hepsi garip gureba,
fakir fukara çocuğu. Belki çok hoş olmayacak ama bütün meseleleri
uzman çavuşlara yüklemişler. Ben general, binbaşı ölsün demiyorum
ama oradaki de garibanlar yani. Demokrasi, milli egemenlik
diyorsunuz daha seçim sonuçlarına razı değilsiniz. Seçim hükümeti
formülünün bile arkasından dolaşmaya çalışıyorlar. Oynamadığınız
oyun kalmadı, yapman gereken emaneti sahibine teslim etmek. Seçim
hükümetine girerlerse atanacak başbakan HDP’den de bakan alacak. O
zaman da Türkiye’nin sonu gelecek sanıyorlar. 6 milyonun üzerinde
oyu nasıl hesaplayacağız?