HDP'li Altan Tan'dan yeni Kürt partisi bombası!
Abone olHDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, çözüm süreci, Güneydoğu'daki operasyonlar ve yeni bir Kürt partisi iddialarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan,
bölge halkının hem PKK'ya hem devlete öfkeli olduğunu belirtti.
Tan, özellikle muhafazakar Kürtlerin HDP'nin politikalarını
benimdemediğini söyledi. Kürt siyasetinin yol ayrımında olduğunu
söyleyen Tan, HDP dışında yeni bir partinin kurulabileceğini işaret
etti.
Kürt siyasetindeki yeni bir parti iddialarına ilişkin Habertürk'e röportaj veren Tan, "Demokratik ve legal siyaset tercih edilir ve muhafazakâr kitle partide etkili olursa ayrıma gerek kalmaz. Fakat bu savaş stratejisi devam ederse ve ağırlıklı sol, sosyalist, seküler söylem devam ederse farklı oluşumlar olabilir. Siyaset boşluk kabul etmez" ifadesini kullandı.
"EYLEMLER FAYDA GETİRMEZ GERİLİMİ
KÖRÜKLER"
Midyat'taki bombalı intihar saldırısını da İstanbul
Vezneciler saldırısını da PKK üstlendi. Ramazan günü hem polislerin
hem sivillerin canına kıyan bu saldırılara ne
diyeceksiniz?
Bu iki saldırıda da bundan önceki saldırılarda da terör eylemleri
asla meşru, mazur görülemez. Hangi terör örgütü yaparsa yapsın
tamamını kınıyorum. Bu eylemler halka fayda getirmeyecek, daha
fazla gerilimi, karışıklığı ve kaosu körükleyecek. Sonunda ülkeyi
iç savaşın eşiğine getirecek, ardından askeri darbeye neden olacak
eylemler yapıyorlar.
"BİR SONRAKİ SEÇİMDE HDP ANA MUHALEFET OLABİLİRDİ"
Bu koşullar altında HDP'lilerden daha yüksek sesli
tepkiler bekliyoruz. Yapabileceğiniz daha fazla şey yok
mu?
"Yapacak daha fazla bir şeyimiz yok" diyemeyiz. Bir şeyi
durduramıyorsak yapılacaklar bitmemiş demektir. Kürtlerin
Türkiye'de hak arama mücadelelerinde şiddetin, terörün sağlayacağı
bir fayda yoktur. Kürt siyasal hareketleri topyekûn kesin bir yol
ayrımındadır. Kürtler Türkiye'yle birlikte bir gelecek mi inşa
edecek? Yoksa Türkiye'den ayrılarak ayrı bir siyasi gelecek mi inşa
edecek? Yakın zamana kadar PKK dahil Kürt siyasetçilerin ezici
çoğunluğu demokratik bir Türkiye inşa edecekti. Hatta bu modeli
Suriye'ye, Irak'a taşıyarak demokratik bir Orta Doğu fikrini
savunuyorlardı. Bu sürecin benim açımdan cevabı nettir. Türkiye ile
birlikte demokratik ve legal yollarla bir gelecek inşa etmeliyiz.
Demokratik tercihin ne kadar doğru bir yol olduğu 7 Haziran 2015
seçimlerinde ispatlandı. Kimsenin öngöremediği büyük bir destekle
80 milletvekili çıkardık. Bu süreç demokratik çizgide devam
ettirilseydi 1 Kasım'da en az 100 milletvekili çıkarabilirdik. Bir
sonraki seçimde HDP anamuhalefet partisi olabilirdi.
"YENİDEN ŞİDDET SARMALINA GİRMESİNİN
HİÇBİR İZAHI YOK"
Sürecin bu noktaya gelmesinde PKK'nin hiç mi suçu yok? PKK
neden şiddet oyununa girdi?
Bunun hiçbir izahı yok. Cumhurbaşkanı'nın, AK Parti'nin, devletin
işine geleceğini bile bile PKK şiddet sarmalına girdi. Bunun
Ortadoğu'daki geliş¬melerden, uluslararası müdahalelerden
kaynaklandığı söyleniyor. Belki bu çatışmalar¬dan sonra devletin
bazı adımları atmaya mecbur edilebileceği düşünülüyordu. Ama sonra
bir PKK yetkilisi "2016 yılında devletin bu kadar sert bir şekilde
üzerimize geleceğini düşünemedik" dedi. Bu özrü kabahatinden çok
daha büyük bir ifadedir. 7 bin Kürt genci hayatını kaybetmişse
sadece "pardon" diyemezsiniz. Bunu görememiş ve hesaplayamamışlarsa
görevi bırakmaları lazım. Bana göre Türkiye'deki derin yapılarla
Kürt siyasetinin içindeki derin yapılar bu işi paslaşarak birlikte
yaptılar.
"HDP SÜRECİ DOĞRU
YÖNETEMEDİ"
Madem sürecin bu noktaya geleceğini gördünüz, engellemek
için siyasetçiler olarak neden bir şey yapmadınız?
Siyaset, güç meselesidir. Güç yoksa sadece konuşabilirsiniz.
"KAPILARI
KAPATAMAZSINIZ"
7 Haziran'da alınan onca oya rağmen Kandil HDP'den daha mı
güçlüydü?
Halkın gözünde daha güçlü değildi. 7 Haziran gecesinden itibaren
siyaset doğru götürülebilseydi daha farklı olurdu. 7 Haziran gecesi
"Seni başkan yaptırmayacağız" sözü yerine geldi. O gece AKP
iktidardan düştü ve HDP topluma vaat ettiği şeyleri yerine getirdi.
Tüm bunlar olduktan sonra yeni bir hesap Kitap yapılmalıydı. Daha
ilk geceden ve parti kurullarında tartışmadan "Biz AKP ile
koalisyona kapalıyız" demek doğru değildi. Kendi ilkelerimiz
doğrultusunda AKP de dahil her türlü koalisyona açık olmalıydık.
Kapıları kapatamazsınız. Başbakan partiye geldiğinde "Gelir bir
Kaçak çay içer, gider" diyemezsiniz...
"MUHAFAZAKÂR KÜRTLER, HDP POLİTİKALARINDAN
RAHATSIZ"
Peki HDP'nin bölünmesi ve yeni bir siyasi partinin çıkması
ihtimali var mı?
Bu ihtimal tabii ki var. Kürtlerin büyük çoğunluğu dindar ve
muhafazakâr. 7 Haziran seçimlerinde HDP'nin oyu 3 milyon arttı.
Daha önce AKP'ye oy vermiş 2 milyon Kürt oyunu HDP'ye verdi. Sol,
sosyalist, liberal çevreden gelen oyları küçümsemiyorum. Sadece
tespit yapıyorum. 1 Kasım'dan sonra ise oy kaybettik.
Neden?
Bunun iki sebebi var. Birincisi çatışmalı sürecin yeniden
başlaması. AK Parti'den gelen seç¬men HDP'nin güçlenerek AKP ile
çözüm sürecini devam ettirebileceğini düşünüyordu. İkincisi aynı
kitle HDP'de, güçlerinin çok üzerinde sol ve sosyalist temsilin
olduğunu gördü. Seçim gecesinde "Bu sosyalistlerin zaferidir"
söylemi tartışma yarattı.
"KÜRT SİYASETİNDE YOL
AYRIMINDAYIZ"
Muhafazakâr Kürtler kendilerini yabancılaşmış mı
hissettiler?
Evet, öyle hissettiler. Kürt siyasetinde bir yol ayrımındayız şu
an. Çatışma, iç savaş, devrimci halk savaşında ısrar edenlerle buna
karşı olup demokratik mücadeleyi seçenlerin bir yol ayrımı olacak.
İkincisi HDP'nin geniş tabanını temsil eden dindar, muhafazakâr
kitle sadece şahıslar bazında değil kendi gücü oranında bir temsil
isteyecek. Yani "Altan Tan'ı aldım yerine Mehmet'i koydum" diyerek
değil fikir ve program anlamında bir temsil isteyecek.
"KÜRT HALKI DEVRİMCİ HALK SAVAŞINI
İSTEMİYOR"
1 Haziran'da Murat Karayılan "Devrimci halk savaşı ile
bağımsız Kürdistan'ı hedefliyoruz. Yeni bir dönem başlayacak" dedi.
Bu açıklama üzerine HDP olarak nasıl bir tavır
alacaksınız?
Kürtlerin geleceğini Türkiye'nin demokratikleşmesinde, ortak vatan
haline getirilmesinde görüyorum. Murat Karayılan'ın açıklaması
bütün legal kapıları kapatmak demektir. Topyekûn savaş budur. Kürt
halkı devrimci halk savaşını istemiyor. Bu yüzden daha soğukkanlı
cümleler kurmamız gerekiyor. AK Parti'nin ve Erdoğan'ın özellikle
son dönemdeki siyasetine kuruluşundan beri muhalif olanlardan
biriyim. "Tayyip Erdoğan'ın düşmesi için Türkiye cehenneme
dönecekse dönsün yanacaksa yansın" diyemeyiz. Tayyip Erdoğan'ın
politikalarına karşıyız. Türk İslamcıları Müslüman bir demokrasi
yerine gittikçe totaliterleşen, yanlış yollara sapan bir
güzergâhta felakete doğru gidiyorlar. Ama AK Parti'yi düşürmek için
iç savaş yolu seçilirse sonucunda askeri darbe olur. Bu da bir
felakete yol açar. AK Parti düşünce bu bölgenin yönetimini Kürtlere
vermeyecekler. Bu büyük bir aldatmacadır. Tayyip Erdoğan'ın
iktidarını düşürebilmenin yolu 7 Haziran'da görüldü. Hem de iç
savaş ve ekonomik kriz olmadan. Çare siyasettedir. AKP'ye
alternatif daha şeffaf, adil, herkesin hakkını hukukunu koruyan
yeni bir siyaset inşa edilmeli. HDP'nin 7 Haziran'daki iddiası
buydu. Bunu HDP yapamazsa başkaları yapmalıdır.
"KÜRT HALKI PKK'YA DA DEVLETE DE
ÖFKELİ"
Bugün yeniden sandığa gidilse HDP barajı aşar
mı?
Kürt seçmenin büyük bölümü HDP'nin şu anki siyasetini yeterli
bulmuyor. AKP'ye de kızıyor. PKK'ye de devlete de öfkeliler. Çözüm
ve barış arıyorlar. Demokratik haklarının tanınmasını istiyorlar.
Bu siyasi tablo nereye doğru evrilir, göreceğiz.
"SORUN DAHA
ÇÖZÜLMEDİ"
PKK şiddetine karşı çıkan Kürtler devletin
operasyonlarından memnun mu?
Halkın çocukları ölürken "PKK çok iyi yaptı" demiyorlar ama devlete
"Bundan sonra senin arkandayım" da demiyorlar. Çünkü sorun daha
çözülmedi. Kürtlerin legal direnişleri, demokratik talepler devam
edecek. AK Parti bunu karşılayabilecek mi? PKK'yi temizlemekle iş
bitmez. Devlet kendince Cizre'de, Nusaybin'de, Sur'da kontrolü
ele aldığını söylüyor. Sonra ne olacak? Kürtler Kürtlüklerinden
vazgeçecek mi? Bütün Diyarbakır AKP'li mi olacak? Devletin çözüm
projesi ortaya koyması gerekiyor.