HDP'den İç Güvenlik Yasası'nın kaldırılması için kanun teklifi
Abone olHDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken, kamuoyunda İç Güvenlik Yasası olarak bilinen yasanın tümden kaldırılması İle ilgili Kanun Tekliflerini TBMM Başkanlığına sundu.
Kanun teklifinde şu ifadelere yer verildi:
POLİS DEVLETİNE DÖNÜŞÜ
SİMGELEYEN...
"AKP'nin bugünkü sürece hazırlık niteliğinde olan güvenlikçi
politikalarının en önemli adımı hiç kuşkusuz geçtiğimiz Mart ayında
mecliste mevcut yasalar, iç tüzük, Anayasa ve uluslararası hukuk
kuralları hiçe sayılarak, zorla yasalaştırılan iç güvenlik
paketidir. Gezi ve Kobane olaylarını bahane ederek
meşrulaştırılmaya çalışılan iç güvenlik paketi, AKP'nin otoriter
yönetiminin ve baskı politikalarının yasal kılıfı niteliğindedir.
İç güvenlik paketi özellikle Gezi ve Gezi sonrası Türkiye'de ortaya
çıkan toplumsal muhalefeti bastırmak, Kürtlerin, Türkiye demokrasi
güçleriyle birlikte sivil siyasette yeni ve güçlü bir merkez ve
Türkiye halklarına büyük bir umut olma yönündeki kazanımlarını
ortadan kaldırmak, rüşvet ve yolsuzluk olayları nedeniyle iktidar
üzerinde oluşan basıncı dağıtmak amacıyla yasalaştırıldı. Bu
toplumsal basıncın azaltılması için esas alınması gereken
demokratik teamüllerin işletilmesi iken, polis devletine dönüşü
simgeleyen iç güvenlik paketi AKP tarafından yürürlüğe konmuştur.
Geldiğimiz noktada, Türkiye'de toplumsal muhalefet dinamiklerinin
demokrasi içerisinde değerlendirilmesi değil, baskılarla
söndürülmek istenmesi tablosu açığa çıkmıştır.
"İÇ GÜVENLİK PAKETİ AİHM KARARLARINA AÇIKÇA AYKIRILIK TEŞKİL ETMEKTEDİR"
AKP iktidarı özellik 2009'dan itibaren demokrasinin tüm temel
kurum ve kurallarını; kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, adil
yargılama, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğü
gibi evrensel ilke ve prensipleri daha fazla hiçe saymaya ve
otoriterleşmeye başladı. Bu yönelimin en somut adımı olan iç
güvenlik paketi ile; mevcut muğlak ve cezasızlığa yol açan ve bu
nedenle uluslararası ilgili kurumlarca ciddi biçimde eleştirilen
polislerin yetkileri daha da artırıldı, Vali ve kaymakamlar adli
kolluk amiri haline getirilerek savcı ve yargıçların yetkilerini
kullanması mümkün kılındı, göstericiler için öngörülen hukuken
temellendirilmesi mümkün olmayan ya da fazlasıyla ağır olan cezalar
daha da ağırlaştırıldı. Yasa ile kişi hak ve özgürlükleri yok
sayılarak polisin yetkisini sınırsız bir biçimde artırıldı. Kaldı
ki hükümet; polisin yetkilerini zaten sınırsız kılan bir
düzenlemeyi 2007 yılında hayata geçirmiş ve o tarihte de siyasi
partiler, hukukçular, sivil toplum örgütleri, hak örgütleri PVSK'da
yapılan değişiklikleri eleştirmiş, bu değişikliklerin beraberinde
yargısız infazları getireceğini yüksek sesle kamuoyuna ifade
etmişti.
Nitekim PVKS 16 ıncı maddede yapılan değişiklikler sonucu 2007
yılından iç güvenlik paketinin yasalaştığı sürece değin 179 sivil
polis kurşunu ile hayatını kaybetmiştir. Üstelik bu 179 kişinin
ölümü neticesinde bu cinayetlerin sorumluları hiçbir ceza
almamıştır. Polise sınırsız yetki veren iç güvenlik paketi bugüne
kadar işlenen yargısız infazları, cinayetleri ve bundan sonra
işlenecek cinayetleri yasal hale getirdi. Bölgede on yıllardır
işlenen katliamların hesabının sorulmadığı, yasal olmasa da fiilen
her türlü hukuksuzluğun yaşatıldığı bir coğrafyada kamu düzeninin
tesisi gerekçe gösterilerek, yaşam hakkı, düşünce ve ifade
özgürlüğü, adil yargılama hakkı gibi birçok hak ve özgürlük bu
paket ile askıya alındı. Polisin yetkisi sınırsız bir biçimde
artırıldı. Polise yakalama, durdurma ve arama konusunda geniş
yetkiler verildi. Polisin kitlesel gösterilerde kullandığı kimyasal
gaz ve boya kullanımı daha da artırıldı. Polise öldürme, doğrudan
gözaltına alma yetkisi verildi. Yasa ile güçler ayrılığı ilkesi
hiçe sayılara valiye yargının görevi olan gözaltına alma yetkisi
verildi. İç güvenlik yasası ile yargı paketinde daha önce yapılan
değişiklikler aleyhe tekrar düzenlendi. Bu pakette arama ve
yakalama için ' somut delillere dayalı kuvvetli şüphe' ölçüsü
kaldırılmış tekrar 'makul şüphe' kriteri getirildi. Pakette
iktidarla aynı düşünce de olmayan ve muhalif olan herkesin
dinlenmesi kanuni hale getirildi. İç Güvenlik Paketi içerdiği
birçok düzenleme ile başta Anayasa olmak üzere, Türkiye'nin taraf
olduğu Uluslararası sözleşmeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkeme'nin
kararlarına açıkça aykırılık teşkil etmektedir."