HDP'den Başbakan'a flaş çağrı: Derhal...
Abone olÇağlayan Adliyesi'nde yaşanan ve Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit edilmesiyle sonuçlanan terör olayının yankıları devam ediyor.
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
Yaşanan bu elim hadiseyi
internethaber.com'dan Nesrin Yılmaz'a değerlendiren HDP Şırnak
milletvekili Hasip Kaplan, Başbakan Davutoğlu'na bir çağrı yaparak
derhal Meclis'i toplaması ve bütün muhlafete partilerini
bilgilendirmesi gerektiğine söyledi. Kaplan'ın açıklamaları
şöyle:
BAŞKA YÖNE ÇEKİLMEYE
ÇALIŞILIYOR
Gerçekten çok üzücü bir olay. Ben bir avukat milletvekili olarak
şunları söylemek istiyorum:
Çağlayan Adliyesi'ndeki operasyonda başından beri İstanbul
Barosu ve Barolar Birliği bir çözüm bulmak amacıyla büyük çaba
sarfettiler, hep olay yerinde oldular aynı şekilde Berkin Elvan'ın
ailesi de üzücü bir sonuç olmasın diye oradaydı. Ama üzülerek
belirtmek istiyorum, çok başarısız bir operasyon sonucu bu olayda
herkes yaşamını yitirdi. Bundan çok önemli dersler çıkarılması
gerekirken malesef konu Cumhurbaşkanı, Başbakan ve hükümetin
açıklamalarıyla farklı bir tartışmaya çekiliyor eylemin avukat
cüppesiyle yapıldığı söyleniyor. Avukatların savunma hakkına
yönelik sorumlu tutulma çabalarına girildiğini görüyoruz, bu çok
haksız ve gerçekten de ders çıkarılması gereken trajik olayda şunu
görmek gerekiyor; güvenlik paketi içinde en son polisin
yapılandırılması ve yetkileri söz konusu, biliyorsunuz burada
savcılardan yetkiler alınıp, valilere kaymakamlara verilmişti,
internet, sansür konuları tek hakim olayına bağlanmıştı. Önceki
yargı paketledinde de avukatların dosyaya erişiminin engellenmesi
hükümleri geçmişti.
AVM TİPİ
ADLİYELER
Bu tartışmaların odağında AVM adliyelerin ciddi bir güvenlik problemi içerdiği ortaya çıktı. Çünkü bu devasa betondan ve camdan yapılan AVM tipi adliyelerde bilindiği gibi 2005Te TCK CMK reformlarına ve çok konuşulmasına rağmen bugüne kadar adli kolluk oluşturulmadı sadece 17 Aralık operasyonundan sonra hükümet kendi çıkarına bir yönetmelik çıkardı ve bu yönetmelikte de yine hükümeti koruyucu düzenlemelere gidildi bu da Danıştay tarafından iptal edildi.
Bu tartışmalar içinde Savcılar "bizi zabıtaya
çevirdiler" diye isyan etti, hakimler de "bu
adliye kolluğu değil, adliye kulluğudur" diye tepki
gösterdiler. Barolar ise, başından beri savunma hakkının
kısıtlamasına, yargının olmazsa olmaz üçlüsünden savunma hakkının
hem Anayasa, hem AB müzakereleri süreci ve söyleşmeler dahilinde
kısıtlanmaması yönündeki taleplerinin dikkate alınmadığını
söylediler.
GİRİŞTE POLİS, ÜST KATLARDA ÖZEL GÜVENLİK
VAR
Şimdi burada malesef Çağlayan Adliyesi'nin girişleri, daha önce
de birçok toplumsal olaylara sahne oldu, avukatlar orada topluca
saldırılara uğradı, yaralandı, yurttaşlar saldırıya uğradı. Bu
devasa Çağlayan adliyesinde girişlerde resmen polis görev yapıyor,
ancak katlara girdiğiniz zaman özel güvenlik görev yapıyor ve özel
güvenliğin de genellikle görevlendirmesinde kendi şirketlerinin
hizmetleri olarak adlandırıldığı için savcılığın, hakimlerin,
baroların güvenlik önlemleri konusunda dışlandığı çok açıktı. Bu
çok ciddi bir güvenlik açığıdır. Bu sistemsel güvenlik açığında
böylesi büyük adliyelerde her türlü şekilde suç unsurları
geçebilir.
CUMHURBAŞKANI AVUKATLARI HEDEF
GÖSTERDİ
Buradan yola çıkarak, Cumhurbaşkanının "cüppeleriyle içeri
girdiler" diyerek direk avukatları hedef seçmesi gerçekten bağımsız
yargıyı tamamen susturmaya yönelik çok vahim bir ithamdır. Ve
hükümet kendi başarısızlığını, kendi çözümsüzlüğünü burada
avukatlara yıkmak istemektedir. Bu asla kabul edilemez çünkü,
güvenlik paketi çıkarken Türkiye'deki tüm barolar, bütün görüş
farklılıklarına rağmen bu Güvenlik Paketine karşı çıktılar. Buradan
bakıldığı zaman gerçekten hükümetin hiçbir şey yapmayarak sadece ve
sadece baskı yasalarıyla olayları çözmek isteme anlayışının bu tür
trajik olaylara yol açtığı görülüyor.
BAŞBAKAN DERHAL MECLİS'İ
TOPLAMALIDIR
Bu konuda benim önerim, bugün Meclis'e bizzat Başbakan'ın gelip derhal bir genel görüşme açarak bu konuda Meclis'i bilgilendirmesi, Meclis'teki muhalefet partilerinin görüşlerinin alınmasıdır. Özellikle seçim arefesinde, çok ciddi provokasyon kokularının geldiği bir ortamda, Meclisin kapanmadan önce bu konuda bir irade ortaya koyması kaçınılmaz olmuştur. Buradan hükümete ve Başbakan'a çağrıda bulunuyorum; bütün diktatörler ve bütün baskıcı rejimlerde herkes her nedense avukatları suçlamıştır ve bu suçlamalarda aynı klasik tarzda devam ediyor, bağımsız yargıyı harekete geçirecek düzenlemeler şarttır.