HDP Türk solunu Kürtleştiriyor!
Abone olT24 yazarı Murat Aksoy günün en çok konuşulan HDP yazılarından birine imza atarken "HDP Kürtleri Türkiyelileşmiyor, Türk solunu ‘Kürtleştiriyor’" dedi...
İNTERNETHABER.COM
BDP'li vekillerin katılımı ile
TBMM'de grup kuracak sayıya ulaşan
HDP'nin politik vizyonu yeni bir tartışmanın
kapısını araladı. Kürt siyasetinin Türkiye'ye açılımı olarak
yorumlanan HDP'nin temellerini sorgulayan
T24 yazarı Murat Aksoy günün en
çok konuşulan HDP yazılarından birine imza
attı.
"Öcalan, Türk solu üzerinden Kürt siyasi hareketini Batı’da
da meşrulaştırma girişimini bu kez de HDP ile deneyecek."
diyen Murat Aksoy, "HDP Kürtleri Türkiyelileştirmiyor, Türk
solunu ‘Kürtleştiriyor’" tesptinde bulundu.
İşte Aksoy'un yazısındaki ilgili bölüm:
TÜRK SOLUNU KİMLİK SİYASETİNE HAPSEDİP
BDP'LİLEŞTİRMEK
Ortada düşünsel yenilenme, siyaset tarzında bir değişiklik
olmadan BDP’nin HDP’ye katılması, Kürt siyasi hareketini
Türkiyelileştirmiyor. Tersine Türk solunun kimlik siyasetine
hapsolarak BDP’lileşmesine yol açıyor.
2008’de katıldığım bir Çatı Partisi arayış toplantısında, bu tür
arayışların siyaseten hedeflenen başarıya (Türkiyelileşerek yüzde
10’un üzerine çıkma) ulaşma olasılığının iki temel nedenden dolayı
gerçekleşmeyeceğini ifade etmiştim.
İKİ MADDE HALİNDE NEDEN
OLMAZ?
İlk neden; Çatı Partisi'nin ana gövdesini ‘kimlik siyaseti’ yapan
Kürt siyasetinin oluşturmasıdır. Farklı siyasal parti, kurum, aydın
ve yazarların bir arada geldiği yeni oluşumlarda siyasal gücün
‘makro siyaset’ten (Özelikle son dönemde Türkiye’nin demokrasi
konusunda yaşanan sorunlar, o sorunların kaynağı olan AK Parti’ye)
değil ‘mikro siyaset’ (Kürt sorunu, kimlik politikası) yaptığı
ortamda esas belirleyici olan sürekli mikro siyaset olacaktır. Bu
bir anlamda ‘ölü doğum’dur.
İkinci neden ise bu girişimi, partiyi talep edenin kimliğidir. Bu
talep ‘siyaset yapanlardan’, toplumdan değil, bizatihi Öcalan’dan
gelmiş olmasıdır. Yani bu arayışın içinde olanların eksikliğini
hissettikleri bir girişim değil tersine ‘siyasal önder’liğin
stratejik aklına teslim olmuş bir siyasal buluşmadır yaşanan.
Elbette Öcalan’ın böyle bir çağrı yapma, talepte bulunma hakkı
vardır. Burada sorun şudur ki, başlayan girişimde siyaseti
belirleyecek olan ‘kurucular’/‘kuranlar’ değil ‘kurduran/lar’
olacaktır.
TAVANDAN TABANA SİYASET
OLMAZ
Türkiye’de ‘demokratik muhalefete’ olan ihtiyaç her geçen gün
artmaktadır. Ama bu boşluğun doldurulmasının temel koşulu, bu işe
gireceklerin özgür ve demokrat olmalarıdır. Gerek artık HDP’ye ve
DTK'ya gerekse Öcalan ve Kandil'e siyaseten mesafe almayan
Kürtlerin başlatacağı ya da büyük parçası olacağı bir
partinin/girişimin siyaseten Türkiyelileşme şansı yoktur. Bu
partinin içinde Batı'da yaşayan Kürt sorununu sahiplenen parti,
kurum, aydın ve yazarların olması bunu başarılı kılmaz.
HDP BATIDAKİ SOLCU TÜRKLERİ HOMOJENİZE
EDEBİLİR
Çünkü şu anda Batı’da Kürt olsun Türk olsun Kürt sorununa duyarlı
olanların, soruna sahip çıkan parti, kurum, aydın ve yazarların
HDP’ye katılması kendilerini Kürt siyasetinin bedenine
hapsetmelerinden başka bir şey değildir.
Sol/sosyalist parti ve kişilerin kendi hikayelerini bir başka
kimliğin mağduriyeti üzerinden gerçekleştirme, onların parçası olma
arzuları anlaşılabilir. Ama bu tek başına bu hareketi başarılı
kılmaz. Tersine Demokratik Toplum Kongresi (DTK) bölgedeki Kürtleri
nasıl homojenize ettiyse, HDP'nin de Batı’daki sol/sosyalist
Türkleri homojenize etme riski yüksektir.