HDP genel seçim için hedef yükseltti!
Abone olHaziran 2015'te yapılacak olan genel seçimler için geri sayım başladı. Seçimin en kritik partisi HDP'nin hedefleri ise yüksek.
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Saruhan
Oluç 2015 Genel Seçimleri için iddialı konuştu:
"Barajı rahat rahat aşmayı hedefliyoruz
ama oy oranı kadar önemli başka hedeflerimiz de var. Hem dindar
kesimler hem demokratlar hem de Aleviler giderek daha çok bize
yöneliyor."
2015 Genel Seçimleri öncesinde Halkların Demokratik Partisi'nin
(HDP) hedeflerini ve çalışmalarının nasıl şekilleneceğine ilişkin
detayları Eş Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç anlattı.
Yüzde 10 seçim barajını 'rahat rahat' aşmayı
hedeflediklerini belirten Oluç, Selahattin Demirtaş'ın
Cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasında seçmene sunulan, "Yeni
Yaşam Çağrısı"nın içeriğinde yer alan konulara 2015
seçimlerinde de vurgu yapacaklarını belirtti.
Peki Kobani ve IŞİD? Muhalafette ya da bir HDP iktidarında bu ve
benzeri 'zor'lu konularda partileri nasıl hareket edecek?
Radikal'in haberine göre Oluç'un yanıtları...
PARTİ OLARAK MI YOKSA BAĞIMSIZ ADAYLAR
MI SEÇİME GİRECEK?
HDP, yerel seçimler ile Cumhurbaşkanlığı seçimleri arasında
oylarını ciddi oranda artırmıştır. Farklı coğrafyalara ve farklı
toplum kesimlerine ulaştıkça, Türkiye'nin temel sorun alanlarına
değdikçe, kapsadığımız ve birlikte hareket ettiğimiz insanlar da
çoğalıyor. Hedefimiz, yaşadıklarından memnun olmayan, bugünü ve
geleceği kazanmak için umutla mücadele eden en geniş kesime hitap
etmek, destek ve dayanışmalarını almaktır. Öte yandan Türkiye'de 30
yıldır ve bugünlerde yine tartışılan, dünyanın hiçbir demokratik
ülkesinde olmayan yüzde 10 seçim barajının rahat rahat aşılması da
önemli bir hedefimizdir. HDP ilk kez seçimlere bütün Türkiye'de ve
81 ilde parti olarak girmeyi hedefliyor.
OY ORANI KADAR
ÖNEMLİ
Elbette ki, sadece seçim barajının aşılması ile sınırlı bir
amacımız olamaz. Türkiye'nin her köşesinden, Karadeniz'den
Akdeniz'e, Ege ve Trakya'dan Kürdistan'a kadar her il, ilçe, köy ve
mahalleden oy alan bir parti olduğumuzun görülmesi bizim önemli bir
amacımızdır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaptığımız 'Yeni
Yaşam Çağrısı', Türkiye'nin demokratikleşmesini,
özgürlüklerin ve adaletin yaygınlaşmasını, eşitliğin yaşanmasını
öngörüyor. 'Yeni Yaşam Çağrısı' aynı zamanda,
Türkiye'de toplumsal adaleti hedefleyen, tüm demokrasi ve barış
güçlerini, sosyal hareketleri, çevre ve ekoloji hareketlerini,
kadın özgürlük ve gençlik hareketlerini birleştiren ve
ortaklaştıran taleplere ve hedeflere sahiptir. Amacımız bu
hareketlerin ve toplumun tüm mağdurlarının, ezilen ve
sömürülenlerin ortak sesi ve kürsüsü olmaktır. Oy oranı kadar bu
hedefler de bizim için çok önemlidir.
İKTİDAR OLURSANIZ...
Eğer ülkede barışı ve huzuru hedefliyorsak, o zaman bu ülkenin
bulunduğu Ortadoğu bölgesi başta olmak üzere tüm dünyada barışı
hedeflemek, politikalarımızı da bu anlayış üzerine şekillendirmek
gerekiyor. Artık dünya her zamankinden küçüktür, herkes her yerdeki
sorunla ilgilidir. Hele hele Ortadoğu gibi küresel ve emperyal
güçlerin at oynattığı ve enerji alanlarının ve taşıma yollarının
bulunduğu bir bölgede, barışçı ve halkların kendilerini demokratik
olarak yönetecekleri bir anlayışa dayalı, farklılıklara eşitlik
sağlayan rejimler olmazsa, bunun Türkiye'ye de yansımaları olumsuz
olur.
Irak ve Suriye'de son yaşananlar bunun en bariz örnekleridir.
Örneğin Suriye Kürdistanı'nda yaşayanlar Türkiye'nin dostudur,
akrabasıdır, kardeşidir. Burada yaşayan farklı halklar ve inançlar
Arap, Kürt, Türkmen, Ezidi, Süryani, Hıristiyan, Nusayri, Alevi,
Sünni ne olursa olsun, kendi kendilerini idare edecek ve günlük
ihtiyaçlarını karşılayacak kanton yönetimlerini ilan etmişler ve
Suriye'de demokratik bir rejim oluşana kadar, farklılıkları yok
saymayan ve onları bir eşitlik çemberi içinde yönetime dahil eden
bir anlayışla hareket etmişlerdir. Nasıl Irak Kürdistan Bölgesel
Yönetimi'nde yaşayanlar Türkiye'nin düşmanı değilse, onların
temsilcileri ile Türkiye diplomatik, kültürel, ticari ve ekonomik
ilişkiler geliştiriyorsa, bu gerçeklik Rojava için de geçerli
olmalıdır. Amaç, bu kanton yönetimlerini ortadan kaldırmak ve
etkisizleştirmek değil, onları daha gelişkin bir model haline
getirmek olmalıdır. Türkiye'nin bölge politikası, farklı halkların
ve inançların demokratik ve eşit bir ortamda birlikte
yaşayabilecekleri bir anlayışı destekleyen bir model üzerinde
şekillenmelidir. Sınırlarda diplomatik, ticari, ekonomik ve
kültürel ilişkiler için geçirgenlik artmalıdır.
IŞİD BARBARLIĞI!
IŞİD barbarlığı, sahte bir İslam maskesi takarak, halkların bu farklı ve eşit demokratik ortamını ortadan kaldırmak için saldırıyor. Şengal'de, Mahmur'da, Kobani'de, Rojava'nın her köşesinde bu nedenle insanları öldürüyor. Türkiye cihatçı çetelerin bu barbarlığını mı destekleyecek, yoksa yeni bir demokratik ortamın yeşermekte olduğu bir oluşumu mu? Biz bu soruya çok açık olarak ‘ikincisi’ cevabını veriyoruz. Komşularımıza yönelik bölge gücü olma, hegemonya alanı yaratma politikaları gerginliği artırır. Demokratik rejimleri destekleyen ve teşvik eden politikalar ise gerilimi artırmaz, azaltır, birliği ve ortaklığı geliştirir.
SURİYE VE IŞİD OYLARINIZI ARTTIRIR
MI?
IŞİD, son yıllarda Ortadoğu'da ortaya çıkmış olan en vahşi ve
acımasız, barbarca imha politikaları geliştiren bir yapıdır. Bu
çetenin kendine sadece Irak ve Suriye'de sosyal ve kültürel zemin
bulduğunu düşünmek çok hatalı olur. Diğer Arap ve Ortadoğu
ülkeleri, Müslüman toplumların yaşadığı her ülke gibi Türkiye'de de
bu tür El Kaide türevi anlayışların yeşerdiği ortamlar mevcuttur. O
nedenle IŞİD'e ve o zihniyete karşı mücadele sadece Irak ve Suriye
ile sınırlı görülemez. IŞİD aynı zamanda kadın düşmanı uygulamaları
ile de son derece tehlikelidir. Şengal'de Ezidi kadınlarına yönelik
uyguladıkları vahşet, tecavüz, kadınları pazarlarda köle olarak
satmaları bunun en açık örnekleri olmuştur. IŞİD barbarlığına karşı
Irak ve Suriye'de, Rojava'da mücadele edenlere yönelik destek ve
dayanışmamız bu açıdan da önem taşıyor. IŞİD mağdurlarına yönelik
dayanışma çalışmalarımızın da hem insani hem de politik bir anlamı
var. Yarın, bu tür anlayışların Türkiye'de de gelişmesinin önündeki
en önemli politik ve örgütsel engel, HDP'nin, demokrasi ve barış
güçlerinin, Kürt özgürlük hareketinin varlığı ve mücadelesidir. O
nedenle IŞİD'in yarattığı vahşete karşı mücadele eden HDP'ye hem
dindar İslami kesimler, hem demokratlar, hem Aleviler, özellikle de
kadınlar ve gençler olumsuz bakmıyor. Onlar bu mücadelenin anlamını
çok iyi kavrıyor.