Hazırlıklı olmalıyız: Büyük orman yangınları çağına girdik!
Abone olHacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Yangın Ekolojisi Uzmanı Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu: "Orman yangınlarının gelecek yaz yaşanmayacağına ilişkin herhangi bir veri yok, tekrar tekrar yaşama olasılığımız var. Bizim 'inşallah yangınlar olmaz' demek yerine, buna hazırlıklı olmamız lazım" dedi.
Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Yangın
Ekolojisi Uzmanı Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu, büyük orman yangın
çağına girildiğini belirterek, ormanlardaki yanıcı madde miktarının
azaltılması ve özellikle yaz aylarında orman alanlarına girişin
yasaklanması gerektiğini belirtti.
ATO Congresium'da Anadolu Ajansının (AA) "Global İletişim Ortağı" olduğu EKO İKLİM Zirvesi, iklim değişikliğiyle mücadele ve iklim değişikliğinin ekonomiye etkisini en aza indirmek amacıyla düzenlendi.
Zirvede, AA muhabirine yaz aylarının gelmesi ile olası orman yangınlarına yönelik tedbirlere ilişkin bilgi veren Tavşanoğlu, ormanların iklim değişikliği ile mücadelede en temel varlıklar olduğunu, çok yüksek miktarda karbon depoladıklarını, yanması durumunda yıllarca içinde barınan karbonun atmosfere salındığını ve iklim değişikliğini olumsuz etkilediğini vurguladı.
Büyük orman yangın çağına girdik
Tavşanoğlu, "Orman yangınlarının gelecek yaz yaşanmayacağına
ilişkin herhangi bir veri yok, tekrar tekrar yaşama olasılığımız
var. Bizim 'inşallah yangınlar olmaz' demek yerine, buna hazırlıklı
olmamız lazım. Büyük orman yangın çağına girmiş durumdayız. Çok
kaçışımız yok gibi görünüyor. Son yıllarda ormanlardaki yanıcı
materyaller de arttı. Bu yüzden yangınlar çıktığında büyümesini
sağlayacak ortamlar mevcut. Büyük yangınları gelecek yıllarda da
bekliyoruz." ifadelerini kullandı.
- Ormanlardaki yanıcı madde miktarı
azaltılmalı
Yangınlara sebep olan iklim değişikliğinin
etkilerini uzun vadede azaltmanın yolunun fosil yakıtlardan
yenilebilir enerjiye geçmek olduğunu belirten Tavşanoğlu, kısa
vadede ormanların yangınlardan daha az etkilenmesini sağlamak için
pek çok yöntem olduğunu kaydetti.
Tavşanoğlu, orman yangınları ile mücadeleye ilişkin yöntemleri
şöyle anlattı:
"Bazı yangınlara teknoloji ile baş etmek zor oluyor. Kaliforniya,
Avusturalya yangınında bunu çok gördük. Ne kadar çok uçağınız,
helikopteriniz olursa olsun o kadar şiddetli yanıyor ki ormanlar
siz söndüremiyorsunuz. Alternatifler çözümleri düşünmemiz lazım.
Bunlardan biri, yangınlar çıkmadan yangınla mücadeleye başlamak.
Bunun için ormanlardaki yanıcı madde miktarını azaltmalıyız. Ayrıca
nemli dönemlerde teknik ekip tarafından denetimli yakmalarla,
ormanların alt örtüsü yakılıyor ve yazın yangın çıktığında yangının
şiddeti azaltılmış oluyor. Bu da ayrı bir yöntem."
- Sıcak havalarda ormanlara giriş
yasaklanmalı
Yangınların bir bölümünün de insan
kaynaklı çıktığını belirten Tavşanoğlu, "Sıcak hava dalgasının
olduğu dönemde insanların ormanlara ve yaban hayatının olduğu
yerlere girişlerinin azaltılması gerekiyor. Bilinçlendirme
yapılıyor ama insanlar çok ihmalkar. Sert tedbirlerle ormanlara
giriş yasaklanabilir. Bu tedbirleri alabilirsek, orman yangınlarını
dikkatli bir şekilde azaltabileceğimizi düşünüyorum." ifadesini
kullandı.
Tavşanoğlu, geçen yaz Hatay'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda
orman yangınlarının olduğunu, kendisinin özellikle Antalya ve
Marmaris'te yangınlardan sonra orman alanının doğal olarak kendini
yenilemesine yönelik incelemelerde bulunduğunu belirtti.
- "Bizim beklentimiz ormanların doğal olarak
yenilenmesi"
Geçen yaz yanan ormanların kendini
yenilemeye yönlendirdiğini ifade eden Tavşanoğlu, "Bizim
beklentimiz ormanların doğal olarak yenilenmesi. Bunu pek çok
ormanda görüyoruz." dedi.
Tavşanoğlu, "Yangından 15 gün sonra toprakta yanmayan organları ile sürgün veren çalılar gördük. Kızılçam ormanlarının yanmayan kozalaklarının açılmasıyla çimlendiğini gördük. İlkbaharda arazi çalışmalarımız başlıyor. Yangın alanlarının böyle bir kaynağı var. Yangın sonrası ilk birkaç yıl çok kritik. Oraya gözümüz gibi bakmamız lazım." diye konuştu.
Bir yandan ormancılık uygulamalarının devam ettiğini, yanmış ağaçların orman alanından çıkarılması gerektiğini, bu yaz yanan bölgelerde de bunun hemen başladığına işaret eden Tavşanoğlu, yanan alanların çok büyük olduğunu, kış öncesi başlayan bu çalışmanın halen bitmediğini ifade etti.
- "Çok müdahale edildiğinde yanan ormanlık alan,
yangından daha çok zarar görüyor"
Yanan alanlarda zor
durumda kalındığında ağaçlandırmaya başvurulduğunu belirten
Tavşanoğlu, şunları kaydetti:
"Alanın sürülmesi, teraslandırılması ve ağaçlandırılmasının
ekosistemin gelecekteki yangınlara ve iklim değişikliğine karşı
direncini azalttığını görüyoruz, biyoçeşitliliği azaltıyor. 40, 50
yıl sonra orada yangın olduğunda bir yenilenme beklentimiz
olmayacak ve yeniden ağaçlandırma yapmak zorunda kalacağız.
Özellikle doğal yenilenmeyi öne çıkaran ve ona destek olacak
şekilde yapılan uygulamaların biyoçeşitliliği desteklediğini ve
alanın orman olmasını garantilemek yolunda bir sonuç elde
edildiğini biliyoruz. Önerdiğimiz şey, çok zorda kalmadıkça sürme
gibi faaliyetlerin yapılmaması. Doğala yönelik faaliyetler yapıcı
ve ekosisteme yardımcı oluyor. Ne kadar yapaya doğru kayarsak, ne
kadar müdahale edersek o kadar ormana zarar veriyoruz. Özellikle
Akdeniz ekosistemlerinde buna ihtiyacımız yok, çalılar ve otlar
kendini yenileyebiliyor. Gelecek nesillere bu ormanları bırakmak
için bu biyoçeşitliliği yitirmememiz gerekiyor. Doğa kendini
yenileyebiliyor. Çok müdahale edildiğinde yanan ormanlık alan,
yangından daha çok zarar görüyor."
- "Doğu Karadeniz ormanlarında yangın olsaydı orada
yenilenme olmazdı"
Yanan alanlara şimdi bakıldığında
50-70 santimetre boylarında çalıların varlığının dikkati çektiğini,
meselenin fidelerin büyümesi olduğunu belirten Tavşanoğlu, bu yaz
yanan ormanların tekrar eski halini görmek için 20-30 yıl yettiğini
ama yaşlı bir ormanın ise 50-70 yıla ihtiyaç olduğunu söyledi.
Tavşanoğlu, insan ömrü için 50 yılın uzun, ama milyonlarca yıllık süreden beri var olan doğa için 50 yılın göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir süre olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu şunları kaydetti:
"Doğu Karadeniz ormanlarında yangın olsaydı orada yenilenme
olmazdı. Çünkü oradaki türler hiç yanmadıkları için kendilerini
yenileme durumu yok. Her yerin kendine özgü bir yangın rejimi
vardır. Bizim de buna göre orman yönetimimizi planlamamız
gerekiyor. Şu anda yanan ormanların büyük bir bölümünde yenilenme
var. Ben sürülmeyen alanları gezdim ve burada yüzde 80'inde
yenilenme olduğunu gördüm. Sadece Marmaris, Antalya bölgesinde
şöyle bir durum vardı, 13 yıl önce yanmış şimdi yeniden yanmış.
Yangın sıklığının yüksek olduğu yerlerde ormanlaşmanın tekrardan
olması gecikebiliyor. Sürülme miktarında artışlar var, bunu da
önermiyoruz. Doğal yolla çözümler varken yapay çözümler hem
ekonomik hem de ekolojik değil."