Hazar'in ilk işi Erdoğan'la görüşmek

Abone ol

Başbakan Erdoğan'ın "Çıkar için bazı gazeteciler randevu isityor" açıklamaları, Bekir Hazar'ı harekete geçirdi. Hazar, bugüne kadar boşuna yoksul kaldığını düşündü.

Bekir Hazar, başlıklı yazısında Başbakan'ın değindiği çıkarcı gazetecileri şöyle ele aldı.

Başbakan Erdoğan, Kanal D Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'ya röportaj verip, gazeteci maskesi altında ihale peşinde koşanları ifşa etti...

Erdoğan, Türk kamuoyunun haber alma hakkına kavuşmasına neden olan bu mümtaz gazetecilerimizin haber aşkıyla ÇALDIKLARI kapısında yaşananları açıklarken aynen şöyle diyor; "Geliş şekilleri çok enteresan. Bakıyorsunuz çok doğal bir randevuyla geliyorlar. Ama arkasında her tür gizlilik, plan var. Kimi zaman yatırım projesi, kimi zaman ihale, kimi zaman da kendi yatırımlarını anlatıp, 'Ben bu işe gireceğim, şunu teminat göstereyim mi' diyerek doğrudan kredi istiyorlar. İsim vermem ama açıkça söylüyorum; bana böyle gelen tonlarla adam var. Mesela 'Randevu alamıyoruz' diyenler var ya, onlar işte. Yani iş gazetecilikle başlıyor, sonra oraya kadar gidiyor. Ben bunları açıklarsam inanın hepsinin dengeleri bozulur."

Vay anam vay.. Vücut kimyam bozuldu şimdi... Dengelerim sarsıldı... Fiziğim çarpıldı... Acaba benden mi bahsediyor diye düşündüm, midem kasıldı, dudağım uçukladı. Zamanı gelince isimlerini açıklayacağım diyor. Aman Allah'ım... Ben de bir gazeteciyim...

Habercisin kapı çalıp randevu istiyorsun... Memleket meselelerini konuşup, Türk halkını aydınlatacaksın... Randevuyu bu amaçla alıyorsun. Sonra karşında Başbakan'ı görünce, bir gazetecinin yapması gerekeni yapmıyorsun... Yani soru sormuyorsun... Ya ne yapıyorsun... Kredi istiyorsun... İhaleye gireceksin destek talebinde bulunuyorsun. Gazeteciye bak hizaya gel.. Gaz çıkaran Gaz Etici olmuş bizim meslek. Gaz'ın G'sini atalım Az oluyor. Etici'nin de ci'sini silelim Eti oluyor. Ortaya 'Az Eti' gibi bir laf çıkıyor. Eti budu çoğaltmak istiyorlar... Kim bunlar?.. Gazeteciler... Üstelik Başbakan'ın kapısını ihale-kredi için çalan gazetecilerden tonlarca varmış... Kimbilir kaç ton?.. Başbakanlığa olta atan balıkçı gazeteciler. Tonlarca... Hedefleri balık... Ton balığı...

Ben de bir gazeteciyim. Etim budum belli... Tartılıyorum tartılıyorum, 72'iyi geçmiyorum. Düşünüyorum, düşünüyorum, çıkaramıyorum. Acaba diyorum hiç Başbakan'ın kapısını ihale için çaldım mı?.. Bozulan vücut kimyam, fiziğim ve dengelerim bir müddet sonra normale dönüyor. Vicdan tartım "Yok Bekir, sen bırak ihaleyi, asgari ödemesini yapamadığın kredi kartı için bile Başbakan'a çıkmadın" diyor... Hatta, Başbakan olduktan sonra hiç görüşmemişim Tayyip Erdoğan ile.. Vicdanım yemin billah ediyor... Ohh.. Şükürler olsun... Derin bir nefes... Hakikaten 'işte mutluluk bu'...

Tam vicdanımı öpüp uğurlamak üzereyken birden hain nefsim peydahlanıyor bir yerlerden... "Oğlum sen bugüne kadar enayi kaldığına yan" diyor. Aval aval bakıyorum yüzüne... Devam ediyor "Tonlarca gazeteci ihale-kredi peşinde... Hepsi malı götürmek için çırpınırken, sen neden çulsuzluğa demir atıyorsun... Gazetecilik artık değişti. Senin gibiler dinazor oldu. Toplasan kaç kilo edersiniz biliyor musun?... Bak ton demiyorum, kilodan bahsediyorum. Bundan sonra yazacaksan kilon kadar yaz, enayi..." deyip, tüyüyor namussuz... Haydaa buyrun buradan takın... Ben meğer nesli tükenen gazetecilerdenmişim. Çağdışı, yobaz kalmışım da haberim yokmuş. Ve süratle çağa ayak uydurmam lazımmış. Artık Gazeteci yokmuş, KAZetici varmış... Çık çıkabilirsen işin içinden.

Aptal kafam bugüne kadar gazetecilik yaptığımı zannediyordu. Halbuki KAZeticinin ayağı öyle değilmiş. Başbakanımız'ın açıklamalarından çağdaş Kazetecinin nasıl olduğunu öğrendim. Derhal bir randevu talep edeceğim. Avrupa Birliği, ekonomi, yatırımlar falan konuşup, soracağım diyeceğim. Başbakanlık kapısından girdikten sonra gururla işadamı çantamı açıp, projeleri, takip ettiğim ihaleleri masaya yatıracağım. Sonra kredi isteyeceğim. Böylece devletten aldığım kredi ile devlet ihalelerini kazanmanın yollarını arayacağım. Malını satan devletin malını, devletin parasıyla alıp devlet gibi gazeteci olmaya çalışacağım.

Artık düğmeye bastım...

Sayın Başbakanım... Lütfen benim de eski deyimle Gazeteci, çağdaş deyimle Kazeteci olmamı sağlayın...

Ben de bu ülkenin evladıyım... Benim de canım var... Ben de insanım... Geleyim de şu Avrupa Birliği ve yatırımları falan konuşalım.. Çantamda neler var bir bilseniz!...

Saati hiç önemli değil. Gece yarısı, hatta sabaha karşı bile olabilir...

Sayın Başbakanım, sizden randevu istiyorum.

YAZI:Bekir HAZAR
YENİ ŞAFAK

Günün Önemli Haberleri