Hazar'ın Birand'ı kınadığı o sözler
Abone olBekir Hazar, M. Ali Birand'ı deprem yüzünden ayıpladı. Hazar, Birand'ın depremzedelerle stüdyodan telefon bağlantısı kurmasının kolaycılık olduğunu söyledi..
Yeni Şafak gazetesi Bekir Hazar, yazısında önceki gün meydana
gelen büyük depremle ilgili muhabirlerin gidip haber yapmaya
üşendiğini söyledi. Hazar, Birand'ı da bu yüzden ağır biçimde
eleştirdi. İşte Hazar'ın Birand'a yönelttiği suçlamalar....
17 Ağustos depremi olduğunda İHA Genel Müdürü olarak görev
yapıyordum. Marmara'nın sallandığı gün, tüm dünya
televizyonlarından yüzlerce gazeteci Türkiye'ye hücum edip, İHA
kapısından içeri girdi... Bir ara döndüm şöyle bir baktım, bizim
dış haberler servisi aynen Birleşmiş Milletler'e dönmüş... Dünyalı
gazeteciler, haber yapmak, görüntü geçebilmek için birbirini
eziyor, zaman zaman yumruklaşma noktasına çıkıp, arkadaşlarımızın
araya girmesiyle durduruluyordu...
Dünyalı gazetecilerin tüm hücrelerinde ve yüzlerinde haber heyecanı
vardı...
Ve aradan geçen zaman içinde Pazar günü yüzyılın en büyük depremine
şahit olduk...
Kayıplarla birlikte en az 100 bin ölü olduğu tahmin ediliyor...
Dünyalı gazeteciler haber aşkına, deprem bölgelerine hücum
ediyor...
Yüzlerce gazeteci deprem adalarına yayılıyor...
Ve inanılmaz bir olay... İçlerinde bir tek Türk gazetecisi yok...
İHA'dan başka...
Tüm dünya basını, gazeteleri, televizyonları orada...
Bizimkiler yok... Çünkü bizimkiler uzaylı...
Başka bir galakside, bilmem ne nebulasında yaşıyorlar...
Yuh kere yuh yani... Bölgede 3 bine yakın Türk olduğu belirtiliyor.
New York Times "Ölenler arasında Türkler de var" diye haber
yapıyor... Türkcell "Bölgedeki 2500 Türk'ten sinyal aldık" diye bas
bas bağırıyor...
Bizim mümtaz Türk gazetecileri... Ve de saygıdeğer Türk
televizyoncuları... Sabah işe gidip masaya oturuyor... Akşam eve
dönüp mışıl mışıl uyuyor...
Bölgede cep telefonlarından gelen 2500 sinyal var ya nasıl
olsa...
Bağlanıyor cep telefonundan Türk depremzedeye... Alıyorlar canlı
yayına...
Oooh yan gel yat Osman... Adamlar 2500 tsunami ve deprem dehşetini
yaşayan panik halindeki Türk'ü muhabir yapmış, üzerlerinde reyting
tepinmesi yapıyor...
Vicdansız tembeller... İnsafsız uykucular...
Yakıştı mı sana M. Ali Birand... Almışın bölgeden bir kızı,
anlattırıyorsun ona... Kızcağız korku içinde "Az önce açıklama
geldi, 7 saat içinde yeni bir tsunami bekleniyormuş" diyor... Yani
o anda belki de kaçacak delik alıyor... Bu duygu paranoyası
içindeki kızcağızı defalarca telefona al... Muhabir gibi tepe tepe
kullan... Arka masada oturan muhabirlerine köfte ekmek...
Nerdesiniz televizyonların Genel Yayın Yönetmenleri..? Ve onların
muhabirleri..?
Napıyorsunuz?... Haber bittikten sonra Etilere mi gidiyorsunuz ?...
Nişantaşı'nda vaziyetler nasıl..?
Yüzyılın depremini... En az 2500 Türk'ün yaşayıp, orada mahsur
kaldığını... İçlerinde ölenler olduğunu... Bilmiyor... Görmüyor...
Duymuyor musunuz...?
Sakın içinizden biri çıkıp bana, "Denedik ama gidemedik.. Napalım
uçak yok kardeş" demeyin...
Arayın İHA'yı...
Pazar günü apar topar ekibini yanına eşya bile alamadan, atletle
dahi pişilen bölgeye nasıl kazakla gönderdiğini... Ve onların
İstanbul üzerinden, tamamı dünyalı gazetecilerle dolu uçakla afetin
merkezi Phuket adasına nasıl indiğini öğrenin... Kaç Amerikalı...
Hollandalı... İngiliz... Japon... Yeni Zelandalı... Hatta ve hatta
Polonyalı televizyoncu-gazeteci bulunduğunu bir soruverin... Siz
gitseniz gitseniz ancak Atatürk havalimanına gidip, afetten dönen
kafileleri çekerseniz... Utanmadan... Ordu gibi... Tüm ekiplerinizi
dış hatlar gelişe yığarsınız...
Bir Polonyalı gazeteci bile olamazsınız... Sizi gidi UZAYLI
Polyannalar sizi..
YAZI:Bekir HAZAR