Hayvanları Koruma Günü Ama Boşverin

4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü...

Mustafa Sadık İNCEDEMİR sadiki@internethaber.com

Zaman zaman sokakta kuyruğu kesik köpekler gözümüze ilişir.

Eğer sahipsiz iseler o sokak köpekleri; ya yavruyken ya da sonradan belli ki bir vicdansızın kurbanı olmuşlardır.

Emin olun kuyruğuna teneke bağlanmış bir şekilde sokak sokak kovalanan köpeklerin arkasından eğlenen çocukların düşüncesizlikleriyle vicdansızlıkları nasıl birbirleriyle yarışıyorsa; köpeklerin kuyruklarını ya da kulaklarını kesenlerinde vicdansızlıkları kötülükleriyle yarışıyordur.

Sahipli köpeklerin kuyruklarının kesilmesi ise ayrı bir olaydır.

O köpeklerin sahipleri; sonu gelmez yalan dolanla dolu avcılık hikâyeleri gibi kuyruğu kesik köpek daha iyi avcı olurmuş hikâyesine sığınarak; kendilerine bahane yaratırlar.

Mesela onlara göre; kuyrukları çalıya çırpıya çarpınca hem avları kaçırırmış, hem de bazen kuyrukları dikenli çalılarda yaralanır ve kanarmış.

Yerseniz yani.

Duyanda onları vicdanlı sanır.

Neymiş efendim; avları kaçıyormuş.

Sanki kaçmasa vuracaklar.

Sanki vursalar iyi bir şey yapacaklar.

Savunmasız hayvanların av sporu adı altında vurulmalarının yasallaştırılması zaten ayrı bir konu ama o şimdilik yazımızın konusu değil.

Belki ileride onu da yazarız.

Ayrıca bilinmeli ki zorunlu nedenler dışında hayvanların organlarının kesilmesi zaten; Hayvanları Koruma Kanununun sekizinci maddesine göre yasaktır.

Kanuna göre hayvanların, yaşadıkları sürece, tıbbî amaçlar dışında organ veya dokularının tümü ya da bir bölümü çıkarılıp alınamaz veya tahrip edilemez.

Yani aslında ortalıkta kuyruğu veya kulakları kesik bir şekilde dolaşan hayvanların her biri; büyük ihtimalle birer suç delilidir.

Ama ne yazık ki gözümüzün önündeki bu deliller değerlendirilip, gereği yapılamıyor.

Hayvan haklarını savunan ya da savunmaya çalışan dernek veya sivil toplum kuruluşları; bence artık stratejilerini değiştirip, öncelikle hayvan haklarından sorumlu resmi bir kuruluşun kurulması konusunda hummalı çalışmalar yapmalılar.

Ayrıca yalnızca bu hakların korunmasını takipten sorumlu bir savcılık biriminin kurulması yönünde de kamuoyu oluşturarak sonucu ulaşmaya çalışmalılar.

Böylece hem hayvanları yönelik olarak işlenen suçlar herkes tarafından bilinir, hem de bu suçların gönüllü ve görevli takipçileri çoğalır.

Ayrıca kafasına göre kulak ve kuyruk kesenlerde vicdansızlıklarının bedelini ödemiş olurlar.

Yoksa siz ne kadar yazarsanız yazın, konuşursanız konuşun ancak etkisiz yaygara çıkarırsanız.

Yani bir anlamda sadece kendi kendinize labarba yapmış olursunuz.

Yani kalabalık ses çıkarır, kuru gürültü yaparsınız.

Ayrıca sizin de yani bu yazıyı okuyanlarında bu konuda herhangi bir şey yapmayacakları aşikârdır.

O yüzden siz bunları boş verin Twitter ya da Facebook hesaplarınızda geyiğe devam edin.