Hayrettin Karaman'dan kızlı-erkekli fetva
Abone olMuhafazaka mahallenin duayen isimlerinden Hayrettin Karaman, öğrenci evleri tartışmasına çok konuşulacak bir yazıyla dahil oldu...
İNTERNET HABER
- Gündemin odağındaki öğrenci evleri tartışmasına
Yeni Şafak sinin ilahiyat duayeni yazarı
Hayrettin Karaman da katıldı.
Karaman'ın fetva olarak nitelenen yazısında herkesin
toplumda çoğunluğu teşkil eden değerlere uymak zorunda
olduğunu savundu.
TARTIŞMALI BİR ÖNERİ
Batı değerlerine göre yaşayan ve azınlıkta olan insanların
"Çoğunluğu kale almamak" gibi bir seçeneğinin
olmadığını vurgulayan Karaman, lafı hiç dolandırmadan tartışmalı
bir öneride bulundu:
-...Bireyler, muhtaç oldukları çoğunluğun hatırı için
bazı özgürlüklerini 'gönüllü olarak'
kullanmamalarıdır.
İşte Karman'ın kızlı erkekli
fetvası;
"Bugünlerde tartışılan konu, kadın (serbestçiler bu kelimeyi tercih
ediyorlar) ve erkek öğrencilerin bir veya birkaçının aynı evlerde
kalmalarıdır.
KIZLI ERKEKLİ EV MEŞRU
DEĞİL
Müslüman milletimizin ahlak, gelenek ve göreneğine
göre bu durum meşru değildir, birçok sakıncası vardır. Birçok erkek
öğrenci ailesi yanında kahir çoğunluğu ile kız öğrenci ailesi bu
duruma razı olmazlar.
'Razı olmuyorlarsa aynı evde barındırmasınlar, ayırsınlar' demek
kolay, bunu uygulamak -istenen yardımlar alınamazsa- zordur.
BİRİYLE DÜŞÜP KALKAN KIZ İKİNCİ SINIF EŞ
OLUR
Bizim toplumumuzda -haklı olarak- birisiyle düşüp kalkmış
erkek ve daha ziyade de kız ikinci sınıf eş adayı
durumundadır. Zampara erkekler de sıra evliliğe gelince
eli erkek eline değmemiş kız ararlar.
Kızı veya oğlu evli olmadığı birisi ile bir evde beraber yaşayan
aileler komşularının ve yakınlarının yüzlerine bakamazlar.
Toplumun özelliğini göz önüne almadan dayatılan değişim
şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da başımıza nice
dertler açacaktır.
ÇARE NEDİR?
Bana göre birinci çare,
yüzde yüze yakını Müslüman olan bu toplumda 'İslam'ı temel
referans alan bir demokratik düzen'dir.
Liberal demokraside ısrar edilecekse hükümetlerin, bu rejime ters
düzen devlet davranışlarına teşebbüs etmemesi, ama
bireylerin, muhtaç oldukları çoğunluğun hatırı için bazı
özgürlüklerini 'gönüllü olarak' kullanmamalarıdır.
İnadına kullanırlarsa en azından mahalle baskısı, değerleri
çiğnenen çoğunluğun hakkı olur.