'Hayır demenin faturası bize çıkar'
Abone olKarluk, ''Ada'da her iki taraf da referanduma 'hayır' derse kaybeden taraf Türkiye olur" dedi.
Anadolu Üniversitesi (AÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rıdvan Karluk, ''Ada'da her iki taraf da
referanduma 'hayır' derse kaybeden taraf Türkiye olur. Türkiye, 1
Mayıs'tan sonra tanımadığı bir ülke ile masaya oturmak zorunda
kalır'' dedi. Devlet Planlama Teşkilatı'na (DPT) bağlı olarak 1982
yılında kurulan Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) Dairesi'nin 3 yıl
başkanlığını yapan Karluk, AA muhabirine, Annan Planı'nın kabulü
konusunda çıkan tartışmalarda, geçmiş hükümetlerin kabahatleri
olduğunu öne sürerek, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdullah Gül'ün Meclis'te yaptığı konuşmanın içeriğinin doğru
olduğunu söyledi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile AB arasında
26-27 Haziran 1995'te Fransa'da gerçekleştirilen AB Zirvesi'nde
Malta ile birlikte tam üyelik görüşmelerinin başlatılmasına karar
verildiğini hatırlatan Karluk, şöyle konuştu: ''15-16 Aralık 1995
Madrid Zirvesi'nde ise 1996 yılında yapılan hükümetlerarası
konferansın bitiminden 6 ay sonra görüşmelerin başlatılması
kararlaştırılmıştır. 13 Aralık 1995 tarihinde Avrupa
Parlamentosu'nun, Türkiye-AB arasındaki Gümrük Birliği'ni onaylamış
olmasına rağmen, Türkiye aday ülke olarak Madrid Zirvesi'ne
çağrılmamıştır. Sadece Başbakan Tansu Çiller Troyka Modeli
çerçevesinde İspanya, Fransa ve İtalya liderleriyle zirve dışında
16 Aralık 1995 tarihinde bir toplantı yapmıştır.'' GÜMRÜK
BİRLİĞİ'NİN ENGELLENME KORKUSU... Karluk, 6 Mart 1995'te Ortaklık
Konseyi kararıyla Türkiye'nin AB ile Gümrük Birliği'ni 1 Ocak
1996'da gerçekleştirmeyi AB'ye taahhüt ettiğini anlatarak, 50 ve
52. koalisyon hükümetlerinin Başbakanı Tansu Çiller'in, Gümrük
Birliği'ni gerçekleştirerek AB'den tarih alacağını ümit ettiğini
söyledi. Çiller'in Mayıs 1995'te Gazetelere ''En geç 1998'de AB'ye
tam üyeyiz'' şeklinde demeçler verdiğini anlatan Karluk, şöyle
devam etti: ''AB ile Gümrük Birliği'ni gerçekleştirme pahasına
Türkiye, GKRY'nin AB ile üyelik görüşmeleri başlatılma kararı
alındığı Fransa'daki Cannes Zirvesi'nde sesini çıkarıp itiraz
etmemiştir. Yine Türkiye Aralık 1995 Madrid Zirvesi'nde de
görüşmelerin başlatılması için alınan tarihe itiraz etmemiştir.
Bunda temel faktör, Türkiye'nin AB ile Gümrük Birliği'nin
Yunanistan tarafından engelleneceği korkusudur. Oysa Katma Protokol
gereğince Yunanistan'ın böyle engelleme hakkı yoktu.'' ''BAKAN GÜL
KONUŞMASINDA HAKLIDIR'' Karluk, CHP'nin Aralık 1995'te DYP ile
iktidarda olmasına rağmen o dönemde GKRY ile AB'nin üyelik
görüşmelerinin başlatılmasına karşı çıkmadığını vurgulayarak, ''Bu
nedenle Gül, Meclis'te yaptığı konuşmasında haklıdır'' dedi. Annan
Planı'nın, tam olarak KKTC'nin lehine olmadığını belirten Karluk,
şöyle konuştu: ''Zaten olması da mümkün değil. Bir anlaşma,
uzlaşmalar sonucunda olur. Uzlaşma demek, her iki tarafın da taviz
vermesi demektir. Bir oyunda taraflardan biri hep kazanırsa, oyun
sonunda bozulur. Annan Planı KKTC'de kabul edilip GKRY'de
reddedilirse en uygun çözüme Türkiye kavuşmuş olur ve elindeki
kozlar artar. Her iki taraf da 'hayır' derse Türkiye kaybeden taraf
olur ve GKRY 1 Mayıs'ta AB üyesi olur. Türkiye tanımadığı bir ülke
ile masaya oturmak zorunda kalır. KKTC 'evet' GKRY 'hayır' derse
ikinci halk oylaması yapılabilir. Çünkü, AB tarihinde bu tür
uygulamalar geçmişte Danimarka ve İrlanda'da görülmüştür.''