Haydarpaşa'dan sessiz çığlıklar yükseliyor
Abone olHaydarpaşa Garı... Film şeridinden yansıyan hikayeler farklı ama sahne hep aynı...
İstanbul bir beton yığınına dönüşürken, hiç dokunulmaz gibi
görünen heybetli Haydarpaşa Garı da alışveriş merkezi olmayı
bekliyor. Şimdi vefa gösterme zamanı değil mi?
Farklı hayatların buluşma noktası, umutlarla başlayan yolculukların kalıcı durağı, Yedi tepeli İstanbul… Aşkın, ayrılığın, iyilik ve kötülüğün savaş sahnesi, kiminin hüzünle, kiminin sevinçle yoğrulduğu koca bir han. Yolcular bir bir damlıyordu. Toprağa ilk dokunuşla perde açılıyor ve oyun başlıyordu.
Haydarpaşa Garı... Film şeridinden yansıyan hikayeler farklı ama sahne hep aynı... Elinde tahta bavuluyla, cebinde taşıdığı umutlarıyla “taşı toprağı altın” diyerek yola düşenlerin hikayesinin başladığı ilk durak. İhtişamlı duruşunun ardında ne hüzünlere, ne sevinçlere tanık oldu, kim bilir.
SON SEFERİNDEN BİR YIL SONRA...
Evle iş arasında mekik dokuyanları her sabah karşılayan, her
akşam uğurlayan Haydarpaşa Garı, bakanın gözlerini alamadığı
heybetli duruşuna rağmen şimdilerde ağlıyor. Telaşlı ayaklardan
medet uman, çenebaz yolcuların sesleriyle çınlayan Haydarpaşa Garı
tarih sayfalarında maziden yansıyan eski bir fotoğraf karesi olarak
kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Kara tren son olarak geçtiğimiz
yıl 1 Şubat'ta 23:30'da şehirlerarası seferini yapmış ve Anadolu'ya
açılan kapı kapatılmıştı. İşte bu karar tarihe sahip çıkanlar
tarafından tepkiyle karşılandı.
Haydarpaşa Garı ve Liman çevresi ile ilgili ortaya atılan ve
içeriği henüz tam olarak bilinmeyen proje birçok soru işaretini
barındırıyor. Haydarpaşa ve çevresi ile ilgili plan, önce içinde
elli katlı yedi gökdelen ile Manhattan’a benzetildi, tepkiler
gelince binalar yan yatırıldı. “Yüksek binalar
olmayacak” dendi. Sonra bundan da vazgeçildi.
Venedik’e benzetilmiş başka bir proje ortaya atıldı. En son olarak
25 Kasım 2011 tarihinde İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisinin
almış olduğu kararla gar binasının üç katından ikisinin kültür
merkezi, alt katının da gar olarak kullanılması, çevresinin ise
çeşitli ticaret, kültür ve dini tesisler olacak şekilde yeniden
projelendirilmesi kararı çıktı. Gar ve çevresinin ranta kurban
verildiği konusunda hem vatandaş hem de yetkili isimler hem
fikir.
“BİR SİMGE DAHA TARİH OLUYOR”
Ancak İstanbul yönetimi bu konuda artan tepkiler karşısında
sessizce ilerliyor. Yıllarca İstanbul'un Anadoluya açılan kapısı
olarak emek veren gar Marmaray Projesi'nin hayata geçmesiyle
“artık işlevsiz kalmıştır” denilerek bir kalemde
terk edilmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kadir Topbaş'ın bu
konuda söylediği “Artık İstanbul'un gara ihtiyacı
kalmamıştır” sözü Haydarpaşa'nın ilerleyen günlerde
akıbeti ile ilgili ipucu niteliğindedir. Öyle anlaşılıyor ki
unutulmaz Yeşilçam filmlerinin Anadolu ezgilerini trene yükleyip
İstanbul'a taşıdığı hüzünlü hikayelerin tanığı Haydarpaşa Garı'nı
gelecek kuşaklar kitaplardan ya da büyüklerinin anılarından
duyacak.
İşte bu yüzden Haydarpaşa ağlıyor. Çığlıklarını duyanlar yok mu, var elbette. İstanbul'un bir simgesi ticari amaçlara kurban verilmek üzereyken bu duruma dur diyen İstanbullular her pazar garın o tarihi basamakları üzerinde Haydarpaşa 'ya sahip çıkıyor. Haydarpaşa Garı ve Liman Dönüşüm Projesi'ne karşı oluşturulan “Haydarpaşa Dayanışması” adlı grup 53. buluşmalarını da gerçekleştirdi. Sloganlar ve taşıdıkları pankartlarla tarihi merdivenleri mesken tutan grubun arasına girdik ve gar ile ilgili son durumu, neler hissettiklerini sorduk.
“SINIFIN ÖRGÜTLERİ SINIFTA KALDI”
Tugay Kartal
Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
Ben 35 yıldır Demiryolları emekçisiyim. 1988 yılından bu yana Haydarpaşa Garı'nda bulunuyorum. Öncesinde Van, Eskişehir, Çorlu gibi çeşitli illerde bulundum.
Ne yapıyorsunuz burada?
Biz Haydarpaşa ve Sirkeci Garı başta olmak üzere demiryolları
garlarının rant getirici projelere dönüştürülmesi kapsamında
işverenin yapmış olduğu düzenlemelere karşı protesto eylemi
gerçekleştiriyoruz. Bu hafta 53. haftamız oluyor. Haydarpaşa
Garı'nın yalnızlaştırılması yani trenlerin gar ile ilişkisinin
kesilmesinden itibaren bizler bu işi inatla ve kararlılıkla
sürdürmeye devam ediyoruz.
Sayınız oldukça az. Etkili olabilecek misiniz?
Garın dönüşüm projesi 2004 yılından bu yana sürüyor. Haydarpaşa ve Gar çevresindeki 1 milyon metrekarelik alana elli katlı yedi gökdelenli bir proje yapılması gündemdeydi aslında. Ama biz vermiş olduğumuz gerek alan gerekse hukuksal mücadele sayesinde Haydarpaşa Gar ve sahasını kentsel ve tarihi sit alanı ilan ettirdik. Bu kapsamda o proje geri tepti. Yasalar gereği Haydarpaşa Garı ve çevresinin sit alanı ilan edilen bir yer olması dolayısıyla koruma amaçlı bir plan hazırlanması gerekiyordu ancak bu koruma amacının içine imarı da soktular. Dikey büyümenin yerine bu sefer yatay büyüme, yatay betonlaşmayı getirdiler. Aslında gar binası tartışılıyor gibi görünüyor, gar binasının fonksiyonu değişecek gibi algılanıyor ama biz aslında Haydarpaşa Gar ve geri sahasındaki yaklaşık 2 milyon metrekarelik bir alanın sermayeye peşkeş çekilmesi konusunda itirazlarımız var. Bu alandaki demiryolu işlevinin devam etmesinde ısrarcıyız.
53. haftanızı doldurdunuz. Ancak eylemden haberi olmayan büyük bir kitle var.
Bu, sınıfın örgütlerinin sahip çıkması gereken bir eylem
olmasına rağmen gerçekten de demiryollarında örgütlü bulunan
iktidar yandaşı iki üç tane sendika var ancak onlar bir şey
yapmıyorlar, Demiryolu - İş sendikamız var, kılını
kıpırdatmıyorlar, Liman-İş sendikası hukuksal boyutundan dışarı
çıkıp, mücadeleye katılmıyor. Bu iş Haydarpaşa Dayanışması diye
örgütlediğimiz BTS İstanbul 1 Nolu şube ve Mimarlar Odası'nın
öncülüğünde giden bir kent mücadelesine dönüştü. Bir sınıf
mücadelesine dönüşmedi.Gerek Taksim'de gerekse de Haydarpaşa'da
sınıfın örgütleri, sınıfta kaldı.
Gar binasında tren seferleri devam edecek, bir katı müze, alışveriş merkezi, diğer katlar da konaklama olarak tasarlanacak deniliyor.
Tren seferleri yapılacak derken idare buraya göstermelik amaçlı hızlı trenleri getireceğini söylüyor. Yoksa bizim bildiğimiz Güney, Toros, Boğaziçi, Anadolu ekspresini zaten seferden kaldırmayı düşünüyor. Bu konuda demiryollarının yeniden yapılanması ve özelleştirilmesi de gündemde. Garın bir katını müze, diğer katını otel olarak kullanıma açmayı düşünüyorlar. Tamamen ticari amaçla düşünülmüş projeler. Marmaray Projesi bahane edilerek her iki gara ihtiyaç olmadığı havası yaratılarak Demiryolu Genel Müdürlüğü İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne 2007 yılında planlama yapma yetkisi verdi. Yalnızca bu iki gar değil, Maltepe, Bostancı, Söğütçeşme gibi garlardan da gelir getirici projeler üretmek üzere “bana planlama yap” diye belediyeye devretti bu garları. Şimdi Sirkeci Gar üzerinde gelir getirici bir proje o alan üzerinde uygulanamadığı için bu sefer Demiryolları Genel Müdürülüğü belediyenin yapmış olduğu plana trenleri işletebilmek için Sirkeci Garına ihtiyaç olduğu gerekçesiyle yargıda iptal davası açtı. Aynı gerekçeler şu anda Haydarpaşa Garı için de geçerlidir. Yani tüpten geçecek olan banliyö tren hattında 2,5 dakika da bir tren işletecekler. Bu sıklıkla tren işletilen yerde ana trenlerin işletilmesi şansı yoktur. Haydarpaşa Garı olmadan demiryollarının İstanbul'da faaliyet göstermesi, etkin olması mümkün değildir. Banliyö tren işletmecliği demiryolculuk anlamına gelmez.
Burada her pazar toplanıp eylem yapmanın dışında neler yapıyorsunuz?
Haydarpaşa Dayanışması olarak bir yıl içerisinde iki defa geniş
katılımlı Kadıköy'den Haydarpaşa'ya yürüyüş yaptık. 20 Şubat'ta
yine böyle bir yürüyüş gerçekleştireceğiz. Bu yürüyüşün gerçekten
kentsel dönüşüme karşı bir duruşun başlangıç noktası olma açısından
olmasını bekliyorum. Bu nedenle sıkı bir hazılrık içerisindeyiz.
Bütün sol, sosyalist siyasi yapılanmaları da bu etkinliğin
içerisine katma çalışmamız da var.
Kentsel dönşüme karşı mısınız?
Kentler durağan yapılar değildir elbette. Bunlar ekonominin, politikanın etkisiyle zamanla değişirler. Ama burada belirleyici olan tamamen sınıfın gücüdür. Sınıfın gücü eğer kentleri kendi lehine dönüştürmek istiyorsa bunu yapar. Sermaye bu konuda hakim ise sermayenin dediği olur. Zaten İstanbul'da gerek kamu alanlarında gerek kişisel alanlarda yapılan kentsel dönüşümler sermayeye rant aktarmak amaçlıdır. İstanbul'da sanayi üzerinden kapitalizme prim yaratma, sermaye yaratma olanağı ortadan kalktı. İstanbul'daki sanayi tesisleri kentin dışına ötelendi. Bununla beraber emekçi kitlelerde kentin dışına kaydırılıyor. Garın, limanın buradan kaldırılmasının bir nedeni de budur.
HAYDARPAŞA: “ASYA - AVRUPA” DEMEKTİR
Gamze Bayhan – Ev Hanımı
Bir yıldır her eyleme katıldım. Trenlerimiz geri gelene kadar bırakmayacağız. Sesimizi duymaları için mücadele veriyoruz. Haydarpaşa Garı'nı, demiryolunu seyahatlerimde sürekli kullanıyorsum. Buranın müdavimiydim. Çocuğum okula giderken kullanıyor. Burası büyük bir ihtiyaçken hala neden böyle bir şey yapılıyor, aklım almıyor. Haydarpaşa tarihe, Atatürk'e ve geçmişe dayanan bir önemli bir mekan.
Ayla Ergin - Mimar
Yıllarca kullanılan bir gar binası, İstanbul'a mal olmuş artık. Sadece banliyöleri buraya taşımakla olmaz ki. Haydarpaşa Garı'nı yıllarca kullandım. Ankara'ya giderken demiryolunu tercih ederdim. Burasının otel olması demek kamunun elinden alınıp, özel sektöre geçmesi yani paralı kesimin tekelinde olması demektir. Bize otel değil, toplu ulaşım lazım. Haydarpaşa Garı “Asya eşittir Avrupa” demektir. Kıtalararası bir noktadadır. Bunu ortadan kaldırmak ne demek.
Zafer Kutlu Bayhan - TMMOB Mimarlar Odası Kadıköy Bölge Temsilciliği Yönetim Kurulu Üyesi
Tam olarak projenin içeriğini bilmiyoruz. Kulaktan dolma
bilgiler var elimizde. Bir kısmının konaklama olacağı, giriş
katının trenlere ayrılacağı biliniyor ama nasıl olacağı belli
değil. Kendi içinde de çelişkileri olan bir durumla karşı
karşıyayız. İşlevini değiştirelemz diye algıladığımız bir süreci
yaşıyoruz. Haydarpaşa ve Sirkeci tren garları İstanbul'un
belleğinde tarihi, merkezi garlar olarak geçiyor. Bir kentin birçok
garı olabilir ama illaki bir tane de merkezi tren garı olması
lazımdır. Haydarpaşa'da bir örnektir. Marmaray Projesi bunun
trensiz olması ve işlevinin ortadan kalkmasına neden gösteriliyor.
Bize gör bu bir neden olamaz. İşlevi sürdürülmelidir. Marmaray
Projesi yapılıyor sa yapılsın. Biz tramvaya da, tünele de ulaşım
ağı olarak bakmaktayız. Mart'ın 19'unda Sirkeci Garı'nın ana hat,
bölgesel ve banliyö trenlerine kapatılacağı söyleniyor. İçerikleri
bilemiyoruz. Bize açıklanmıyor maalesef. Ben 40 yıldır İstanbul'da
yaşıyorum. Demiryolları Hastanesi'nde doğdum, demiryolcu çocuğu
olarak büyüdüm. Üniversiteyi bitirdikten sonra demiryolu çalışanı
oldum. Demiryolu ruhuma işledi.
Fügen Kıvılcımer-Yazar
Koskoca İstanbul'dan artık Anadolu'nun herhangi bir yerine
gitmek için trene binme olanağınız yok artık. Adapazarı'na
gidiyorsunuz trene binmek için. Ne kadar acı bir durum İstanbul
için. Umudumuz içimizde ama umutsuzuluğu da taşıyoruz. Ben doğma
büyüme İstanbulluyum. Eşim Anadolu'da çalışırdı. Eskiden tren
kullanmak çok yaygındı. Trenle seyahat ederdik. Bir anım var. Çok
soğuk bir günde tren erken gelmişti. Çocuğum küçüktü. Yanımda kimse
de yoktu. Beni karşılamaya gelen de yoktu. Haydarpaşa'da bana
yardım edenleri, çocuğumla birlikte beni arabaya bindirenleri
hatırladım. Yataklı vagonlardaki yolculuklarımı hatırladım.
Ankara'ya giderken trende, restaurant bölümünde nasıl tartışmalar,
nasıl güzel anlar yaşadığımı hatırladım. Çok anım var. Anıların da
ötesinde bir şey bu.
Hasan Bektaş – Birleşik Taşımacılık Çalışanlar Sendikası İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı
53 haftadır ülkemizdeki yanlış ulaşım politikalarına dur demek için buradayız. Mücadele olmadan kazanmak mümkün değildir. Eylemlerimize 2004 yılında başladık. Haydarpaşa Dayanışmasını kurduk. 9 yıldan bu yana eylemlerimiz devam ediyor. Demiryolcuları ile birlikte İstanbulluların hatta Türkiye'nin bu hizmet binasına sahip çıkması gerekiyor. Evet Haydarpaşa yıkılmayacak, zaten hiç kimsenin gücü yetmez. 1908 yılından bu yana burası yolculara hizmet veriyor. Gar haricinde başka amaçla kullanılması söz konusu olamaz. Buraya hayat veren yolcular ve trenlerdir. Aksi halde deniz kenarında eski bir binadan farksız olur. 104 yıldan bu yana gar olarak hizmet veren Haydarpaşa'nın gelecek kuşaklara da gar olarak hizmet vermesi için eylemlerimize devam edeceğiz. İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş yanlış bilgiler veriyor. Marmaray Projesi ile buranın atıl kalacağı ve bu garın kullanılmayacağı söyleniyor, oysa ki Marmaray Projesi'nin zaten buraya uğramaması yanlış bir projedir. İstanbul gibi yerlerde ana bir gar vardır. Bu garın devam etmesi gerekir. Denizle bittiği için insanlar buraya geliyor, karşı tarafa geçiyor. Burasının atıl kalması mümkün değildir. Marmaray Projesi ile burası atıl kalmaz, kalmamalıdır.
Gökçe Aydın- Yıldız Teknik Üniversitesi Ulaştırma Anabilim Dalı'nda araştırma görevlisi
Ben demiryolu mühendisi kimliğim ile burada bulunuyorum. Burada yapılan projenin mühendislik açısından sakıncasını gördüğüm için bu eyleme destek veriyorum. Sürekli hızlı tren projelerinin reklamı yapılıyor. Çok basit bir şeyi unutuyorlar. Hızlı tren yolcuları peki nerede inecek. Garı nerede olacak. Bunun planları doğru düzgün yapılmıyor. Mühendislik açısından tasarım hataları yapılıyor. Marmaray mühendislik açısından facia sayılabilecek tasarım hatalarına sahip. Bunun da farkında oldukalrı için sürekli tünel inşaatını ön plana koyuyorlar. Halbuki mühendislik uygulamaları faydalı bir amaca yönelik yapıldığı zaman anlam kazanır. Yaptıkları Marmaray Projesi tüp tüneli, tüm trenleri Avrupa Yakası'na geçirmeye yetmez. Kapasitesi buna el vermez. Dolayısıyla bu gara ihtiyaç vardır. İşletmeciliği yüzlerine gözlerine bulaştıracaklar. Onların başlarını da beladan kurtarmaya çalışıyoruz ama farkında değiller.
HAYDARPAŞA GARI'NIN TARİHİ
104 yıldan beri gar olarak hizmet veren İstanbul'un simgesi haline gelmiş dünya kültür mirasımız Haydarpaşa Garı'nın temeli devrin Osmanlı padişahı II. Abdülhamit (1842-1918) döneminde 30 Mayıs 1906 tarihinde atıldı. Binanın bulunduğu sahaya Selimiye Kışlası'nın yapımında büyük emeği geçen padişah III.Selim’in paşalarından Haydar Paşa’nın adı verilmiş ve bundan sonra bu yere yapılan binada bu adla anılagelmiştir. Alman Mimarlar Otto Ritter ve Helmuth Conu’nun projesi olan gar 19 Ağustos 1908 yılında hizmet vermeye başladı. Yapımının ardından çok geçmeden büyük bir yangın atlatan Haydarpaşa 1977 yılında da gar açıklarında bir geminin yanması sonucu büyük zarar gördü. Ve yakın bir tarihte 26 Kasım 2010'da çatı katındaki tamirat nedeniyle çıkan yangında ise çatı katı tamamen alevlere teslim oldu. Başından birçok talisiz olay geçen gar yine de dimdik durdu inat edercesine.