Hayatı öğreten kitaplar!
Abone ol4 saat çalışarak zengin olmak mümkün mü?
Henüz otuz yaşındaki Timothy Ferriss adlı yazar
The 4-Hour Work Week adlı kitabında, haftada sadece dört saat
çalışarak zengin olmanın sırlarını(?) okurlarına aktarıyor.
Kitabın İngiltere’de yayına çıkmasıyla birlikte, The Times gazetesi yazarı Richard Morrison söz konusu kitapla dalga geçen bir makale kaleme aldı.
Kitap mayıs ayında ülkemizde İnkılap Yayınları tarafından "4 Saatlik Hafta" ismiyle yayımlandı.
Makalenin geniş bir özetini aşağıda
bulacaksınız.
“Dilediğiniz yerde yaşayın ve yeni zenginler klübüne katılın” diye haykıran bu çağrıya hangimiz kayıtsız kalabiliriz ki?
Sizi kandıran şeytan kim?
Yüreğimizin derinliklerinde hepimiz bir Dr.Faust’uz zaten. Bizi baştan çıkaran şeytan rolünü ise bu sefer Timothy Ferriss üstlenmiş. Bill Gates’tan daha zengin ve muz bahçesine düşmüş bir maymundan daha mutlu bir şekilde hayatınızı yaşamak için aradığınız sihirli formül işte burada! Hadi koşun kitabı hemen alın, okuyup iyice sindirin ve hayatınızı yaşayın...
Mantıken tabii ki imkansız bir şey bu. Eğer ben Ferriss'in tavsiyesine uymuş olsaydım en başta oturup size bu yazıyı yazıyor olmazdım zaten. ‘Uzaktan çalışma’ şeklinde bir yönteme sığınıp kendi ince işlerime dalacak da değilim. Ferriss’in bize söylediğine göre tek bir yere bağlı olarak çalışmak günümüzdeki yeni orta sınıfın tanımını oluşturuyor. Onun idealindeki yeni zengin kitle ise sadece ‘çok miktarda nakit para’ya değil fakat aynı zamanda sınırsız hareket etme hürriyetine sahip olan insanlar.
“Sizin yerinizi alacak bir sistem inşa edin” diyor bize Ferriss. Yani iş yükünüzü minimum seviyeye indirin. Nedir bu minimum seviye? Patronunuz sizin kaytardığınızı farketmeyecek ama siz de iş yükünüzü olabildiğince azaltacaksınız.
“Zaman harcamaksızın nakit getiren otomatik bir araç” olarak tanımladığı bu sistemle Ferriss size demek istiyor ki “Taşeronluk yapın, işinizi başkasına yaptırın ve sanki siz yapmışsınız gibi paketleyip satın”. Harika bir girişimcilik projesiymiş bu.
Zaman yönetimini nasıl yapacaksınız?
Çizgi dışı düşünmek adına ortaya atılan bu fikirlerin hiç biri yeni değil aslında. Charles Dickens’tan Ricky Gervais’e kadar pek çok kişi, günlük iş yükünün işçi üzerinde yarattığı sürreal çılgınlığa değinmişti. Ferriss’in söylediği şeylerin bunlardan bir farkı varsa, o da bu neslin teknolojik yenilikler ve aletler konusunda daha bilgili olması.
Zaman yönetimi üzerine vurguların yapıldığı bu kitapta Ferriss “Gereksiz toplantıları sallayın. Kimsenin sizi itip kakmasına izin vermeyin. Mümkün olduğunca iş yükünüzü başkalarına delege edin.” gibi öğütler verdikten sonra yaptığınız işi rasyonalleştirmenizi söylüyor.
Nasıl mı? Size getirisi kısıtlı olacak işler ve projeler üzerinde gereksiz zaman harcamaktansa, size getireceği marjinal faydası daha büyük işler üzerinde odaklanın. ‘Günde iki saat harcayarak işinizi halletme’ sanatında iyice ustalaştıktan sonra, bu kitapta size tavsiyelere uyarak ‘iş yerinize fiziksel bağlılığınızı azaltmanız gerekecek. Yöneticinizle bu konuda nasıl konuşmalar yapmanız gerektiğini Ferriss size örnekler üzerinde açıklamakta.
Siz de kolayca ‘Uzman’ olabilirsiniz
İşyerinden kaytarmak için ortamı yarattınız ama
evde oturup dalga geçmeyeceksiniz. Bir yandan kendinize ayırdığınız
zamanın tadını çıkarırken diğer yandan da sizin iş yükünüzü
sırtlayıp götürecek girişimler üzerinde çalışacaksınız.
Mesela kendinize bir uzmanlık alanı seçip, piyasaya kendinizi ‘Uzman’ olarak pazarlamaya başlayabilirsiniz. Ne uzmanı olduğunuzun hiç önemi yok! Ferriss’e bakacak olursanız, seçtiğiniz bir konuda ‘uzman sayılacak’ seviyede kendinizi eğitmeniz en fazla dört haftalık bir iş. Mesela kendinizi ‘ilişki doktoru’ veya ‘kadın-erkek konularında uzman’ ya da ‘iş ve yaşam dengesi sağalama uzmanı’ olarak lanse etmeniz çok kolay ve mümkün.
Piyasada bu konuda o kadar çok örnek var ki, ‘herkesin kolayca bir şeyin uzmanı olabileceği’ yolundaki Ferriss’in argümanına inanmamak elde değil.
Elinizi çabuk tutun, başkaları uyanmadan siz işi bitirin
Modern zamanların Nietzsche versiyonu Ferriss bu noktada size ‘güçlü iradeye sahip olanların’ zayıflar üzerinde zafer kazanmasının doğanın bir kanunu olduğunu anlatmaya başlayacak. Machiavelli kadar parlak bir zekaya sahip olmasanız da yavaşça farkediyorsunuz ki, siz işten kaytarıp kendinize yeni ‘sistemler’ icat ederken, aslında iş yükünüzü başka insanların üstüne yıkmaktasınız. Siz rahat edebilesiniz ve çokça para kazanabilesiniz diye, bir takım insanların daha fazla çalışması ve sizin işinizi yapması lazım.
Ya bütün öğretmenler, polisler, doktorlar, hemşireler, tren makinistleri bir sabah uyanır da Ferriss’in taktiklerini uygulamaya karar verirse ne olacak? Hindistan’dan veya Çin’den adam getirtip kendi yerlerinde mi çalıştıracaklar?
Ferriss’in kitabında bu soruların cevabı yok. Aslında kendisi böyle sorular sorulabileceğini bile düşünmemiş gibi görünüyor.
Ya Hindistan’dan Çin’den getirtip kendi işinizi daha ucuz fiyata yaptırdığınız ve bu taşeronluk sayesinde sömürdüğünüz insanlar bir gün konuya uyanır ve sizi devreden çıkarıp doğrudan sizin patronunuzla çalışmaya başlarsa?
Ferriss'in bu soruya cevabı şöyle: “Evet, olabilir. O yüzden elinizi çabuk tutun!”
Kitaptan sizin için seçtiğimiz 10 tavsiye:
• E.maillerinizi günde sadece bir kez kontrol edin ve işe başlarken yapacağınız ilk şey bu olmasın
• Toplantıları hayatınızdan çıkarın
• Yoğun işgücü gerektiren görevleri delege edin veya outsource ederek başkalarına yaptırın
• Beceriksiz görünmeye çalışın ki ufak tefek angaryalar için sizi rahatsız etmesinler
• İşinizi yaparken kendi çalışma yöntemlerinizi gönlünüzce uygulayın. Gerekirse sonradan özür dilersiniz.
• Pareto Yasası’nı uygulayın: İşin yüzde yirmilik bir bölümü vardır ki karın yüzde 80’ini o kısım getirir. Siz o yüzde 20’lik kısma odaklanın.
• Karın sadece yüzde 20’sini sağlayan fakat iş yükünün yüzde 80’inin oluşturan kısma hiç bulaşmayın.
• ‘Selektif cahillik’ geliştirin. Size bir faydası olmayacak şeyleri okuyarak vakit kaybetmeyin.
• Evden daha verimli çalışacağınızı iddia ederek işyerinize takılı kalarak çalışmaktan kendinizi yavaş yavaş kurtarın.
• Eğlenip kendinize ayıracağınız zamanı iyice yaşlanacağınız zamanlara ertelemeyin. Her yıl ‘mini emeklilikler’ yaşayın.
“Dilediğiniz yerde yaşayın ve yeni zenginler klübüne katılın” diye haykıran bu çağrıya hangimiz kayıtsız kalabiliriz ki?
Sizi kandıran şeytan kim?
Yüreğimizin derinliklerinde hepimiz bir Dr.Faust’uz zaten. Bizi baştan çıkaran şeytan rolünü ise bu sefer Timothy Ferriss üstlenmiş. Bill Gates’tan daha zengin ve muz bahçesine düşmüş bir maymundan daha mutlu bir şekilde hayatınızı yaşamak için aradığınız sihirli formül işte burada! Hadi koşun kitabı hemen alın, okuyup iyice sindirin ve hayatınızı yaşayın...
Mantıken tabii ki imkansız bir şey bu. Eğer ben Ferriss'in tavsiyesine uymuş olsaydım en başta oturup size bu yazıyı yazıyor olmazdım zaten. ‘Uzaktan çalışma’ şeklinde bir yönteme sığınıp kendi ince işlerime dalacak da değilim. Ferriss’in bize söylediğine göre tek bir yere bağlı olarak çalışmak günümüzdeki yeni orta sınıfın tanımını oluşturuyor. Onun idealindeki yeni zengin kitle ise sadece ‘çok miktarda nakit para’ya değil fakat aynı zamanda sınırsız hareket etme hürriyetine sahip olan insanlar.
“Sizin yerinizi alacak bir sistem inşa edin” diyor bize Ferriss. Yani iş yükünüzü minimum seviyeye indirin. Nedir bu minimum seviye? Patronunuz sizin kaytardığınızı farketmeyecek ama siz de iş yükünüzü olabildiğince azaltacaksınız.
“Zaman harcamaksızın nakit getiren otomatik bir araç” olarak tanımladığı bu sistemle Ferriss size demek istiyor ki “Taşeronluk yapın, işinizi başkasına yaptırın ve sanki siz yapmışsınız gibi paketleyip satın”. Harika bir girişimcilik projesiymiş bu.
Zaman yönetimini nasıl yapacaksınız?
Çizgi dışı düşünmek adına ortaya atılan bu fikirlerin hiç biri yeni değil aslında. Charles Dickens’tan Ricky Gervais’e kadar pek çok kişi, günlük iş yükünün işçi üzerinde yarattığı sürreal çılgınlığa değinmişti. Ferriss’in söylediği şeylerin bunlardan bir farkı varsa, o da bu neslin teknolojik yenilikler ve aletler konusunda daha bilgili olması.
Zaman yönetimi üzerine vurguların yapıldığı bu kitapta Ferriss “Gereksiz toplantıları sallayın. Kimsenin sizi itip kakmasına izin vermeyin. Mümkün olduğunca iş yükünüzü başkalarına delege edin.” gibi öğütler verdikten sonra yaptığınız işi rasyonalleştirmenizi söylüyor.
Nasıl mı? Size getirisi kısıtlı olacak işler ve projeler üzerinde gereksiz zaman harcamaktansa, size getireceği marjinal faydası daha büyük işler üzerinde odaklanın. ‘Günde iki saat harcayarak işinizi halletme’ sanatında iyice ustalaştıktan sonra, bu kitapta size tavsiyelere uyarak ‘iş yerinize fiziksel bağlılığınızı azaltmanız gerekecek. Yöneticinizle bu konuda nasıl konuşmalar yapmanız gerektiğini Ferriss size örnekler üzerinde açıklamakta.
Siz de kolayca ‘Uzman’ olabilirsiniz
Mesela kendinize bir uzmanlık alanı seçip, piyasaya kendinizi ‘Uzman’ olarak pazarlamaya başlayabilirsiniz. Ne uzmanı olduğunuzun hiç önemi yok! Ferriss’e bakacak olursanız, seçtiğiniz bir konuda ‘uzman sayılacak’ seviyede kendinizi eğitmeniz en fazla dört haftalık bir iş. Mesela kendinizi ‘ilişki doktoru’ veya ‘kadın-erkek konularında uzman’ ya da ‘iş ve yaşam dengesi sağalama uzmanı’ olarak lanse etmeniz çok kolay ve mümkün.
Piyasada bu konuda o kadar çok örnek var ki, ‘herkesin kolayca bir şeyin uzmanı olabileceği’ yolundaki Ferriss’in argümanına inanmamak elde değil.
Elinizi çabuk tutun, başkaları uyanmadan siz işi bitirin
Modern zamanların Nietzsche versiyonu Ferriss bu noktada size ‘güçlü iradeye sahip olanların’ zayıflar üzerinde zafer kazanmasının doğanın bir kanunu olduğunu anlatmaya başlayacak. Machiavelli kadar parlak bir zekaya sahip olmasanız da yavaşça farkediyorsunuz ki, siz işten kaytarıp kendinize yeni ‘sistemler’ icat ederken, aslında iş yükünüzü başka insanların üstüne yıkmaktasınız. Siz rahat edebilesiniz ve çokça para kazanabilesiniz diye, bir takım insanların daha fazla çalışması ve sizin işinizi yapması lazım.
Ya bütün öğretmenler, polisler, doktorlar, hemşireler, tren makinistleri bir sabah uyanır da Ferriss’in taktiklerini uygulamaya karar verirse ne olacak? Hindistan’dan veya Çin’den adam getirtip kendi yerlerinde mi çalıştıracaklar?
Ferriss’in kitabında bu soruların cevabı yok. Aslında kendisi böyle sorular sorulabileceğini bile düşünmemiş gibi görünüyor.
Ya Hindistan’dan Çin’den getirtip kendi işinizi daha ucuz fiyata yaptırdığınız ve bu taşeronluk sayesinde sömürdüğünüz insanlar bir gün konuya uyanır ve sizi devreden çıkarıp doğrudan sizin patronunuzla çalışmaya başlarsa?
Ferriss'in bu soruya cevabı şöyle: “Evet, olabilir. O yüzden elinizi çabuk tutun!”
Kitaptan sizin için seçtiğimiz 10 tavsiye:
• E.maillerinizi günde sadece bir kez kontrol edin ve işe başlarken yapacağınız ilk şey bu olmasın
• Toplantıları hayatınızdan çıkarın
• Yoğun işgücü gerektiren görevleri delege edin veya outsource ederek başkalarına yaptırın
• Beceriksiz görünmeye çalışın ki ufak tefek angaryalar için sizi rahatsız etmesinler
• İşinizi yaparken kendi çalışma yöntemlerinizi gönlünüzce uygulayın. Gerekirse sonradan özür dilersiniz.
• Pareto Yasası’nı uygulayın: İşin yüzde yirmilik bir bölümü vardır ki karın yüzde 80’ini o kısım getirir. Siz o yüzde 20’lik kısma odaklanın.
• Karın sadece yüzde 20’sini sağlayan fakat iş yükünün yüzde 80’inin oluşturan kısma hiç bulaşmayın.
• ‘Selektif cahillik’ geliştirin. Size bir faydası olmayacak şeyleri okuyarak vakit kaybetmeyin.
• Evden daha verimli çalışacağınızı iddia ederek işyerinize takılı kalarak çalışmaktan kendinizi yavaş yavaş kurtarın.
• Eğlenip kendinize ayıracağınız zamanı iyice yaşlanacağınız zamanlara ertelemeyin. Her yıl ‘mini emeklilikler’ yaşayın.