Hayatı kaymış starlar
Abone olPopstar yarışmalarına ağır eleştiri. Otoriterler "star" arayan yarışmalara tepkili. İşte popstar hikayeleri...
Türkiye ilk popstarını aramaya başladığında tarihler 2 Eylül
2003’ü gösteriyordu. Jürinin karşısına geçen yarışmacı adayları bir
yandan seslerinin iyi olduğunu göstermeye uğraşırken diğer yandan
da yaşam hikayeleri ile dikkatleri üzerlerine çekmeye çalıştı.
Türkiye, ‘hikayesi olan’ popstar adayları ile tanıştı. Birçoğu aile
dramlarını ekranların önünde anlatmakta hiçbir sakınca görmedi.
Fakat bu kadar hikayeden bir tane popstar çıkmadı.
Şimdilerde ekranlarda Star Avı ve Popstar adı ile bu yarışmaların
devamı düzenleniyor. İnsanlar akın akın aday olabilmek için kuyruğa
giriyor. Kimi zaman jürinin yoğun hakaretlerine maruz kalıyorlar,
kimi zaman da hayatlarının en mahrem noktalarını milyonların önünde
anlatıyorlar. Peki tüm bunlar gerçekten bir star bulabilmek için mi
yapılıyor? Yoksa amaç bağcıyı mı dövmek? İçinden çıktığı kitlenin
yeni yetmelerini gözü dönmüş bir kinle azarlayan Deniz Seki’ye
bakacak olursak öyle...
Birçok insan bu yarışmalar ile kısa sürede isimlerini duyurup iyi
paralar kazanıp, istedikleri hayata kavuşabileceklerine inanıyor.
Bu yüzden de her yarışmanın ön elemelerine binlerce kişi müzik ile
alakası olsun veya olmasın akın ediyor. Oysa sanılanın aksine
ekranda görünmek, tanınmak onların hayatlarını daha da zora
sokuyor. Müzik hayatında başarı elde edebilecek nitelikte olan bir
isim bile sırf bu yarışmalardan geldiği için ciddiye alınmıyor.
Bülent Forta’ya göre müzik dünyasında idealist olan insanların en
son başvuracakları nokta bu yarışmalar olmalı. İlk Popstar
yarışmacılarından olan ve bir albüm çıkaran Selçuk Yapar da
yarışmaya katılmış olmanın kendisine çok büyük artılar
getirmediğini dile getiriyor. Yapar, yarışmaya katılmanın üzerine
Popstar kimliğini giydirdiğini ve bundan sıyrılmak için de oldukça
çaba harcadığını söylüyor. Bu yarışmalar başarılı olabilecek
isimlerin üzerine olumsuz bir etiket olarak yapıştığı gibi birçok
insanın da hayatını söndürüyor. İlk yarışmacıların bazıları
zihinlerde yer etse de birçoğunun adı dahi zihinlerden hemen
silindi. Sesi Müslüm Gürses’e benzetilen Popstar Selçuk, yarışmadan
sonra eşini ve iki çocuğunu terk etti. Yarışmada ikinci olan
Firdevs’e hemen albüm yapıldı; fakat beklendiği gibi çıkış
yapamadı. Şimdilerde Anadolu’da ikinci sınıf barlarda şarkı
söylüyor. Bulaşıkçılık yaparken yarışmada ismini duyuran Bayhan’ın
albümü de tutmadı, işin kötüsü Bayhan’ın yeniden bulaşıkçılığa
dönmesi imkansız.
Amaç yarışma olsa amenna
Aslında yarışma
programları ile müzik dünyasına yeni isimler kazandırma arzusu
Popstar yarışmaları ile başlayan bir durum değil. Altın Mikrofon
gibi nitelikli yarışmalardan Nilüfer, Moğollar gibi ünlü isimler
çıktı. Bugün ekranlarda yapılan yarışmalardan müzik dünyasına yeni
katılımlar sağlanamaması kimsenin ‘müzik’ gibi bir kaygısının
olmamasından kaynaklanıyor. TV kanalları için olay reytingden
ibaret. Müzik eleştirmeni Naim Dilmener’in ‘Kimse müziğin peşinde
değil, oysa bu yarışmalarda yeteneksiz olan da çoktu; ama iyi
isimler de vardı.’ sözü de bunu doğruluyor. Dilmener’e göre bu
yarışmalar yapımcılar tarafından ciddiye alınsa ve adaylar yeni
şarkılar ile insanlara sunulsa müzik dünyası yeni isimler
kazanabilirdi. Firdevs ise bu isimlerden biri olurdu. İçinde ilginç
hayat hikayelerini, kavgaları, TV numaralarını barındıran bu
programlar, MÜYAP Başkanı Bülent Forta’ya göre tamamen şov amaçlı
yapılıyor ve bu yarışmalardan asla bir star çıkmaz. İlk Popstar
yarışmasında jüri üyeliği yapan Ahmet San ise bu yarışmalardan star
değil; ama star namzedi çıkabileceğini düşünüyor. Şimdiye kadar
hiçbir ismin başarılı olamamasını ise tamamen yarışma sonrası
uygulanan yanlış stratejilere bağlıyor. San, “Yarışmaya katılanlar
üç gün daha fazla ekranda görünebilmek için bir sürü hata yaptılar.
Profesyonel bir sanatçının yaşaması gereken aşamaları yaşamadılar.
Seda Sayan’ın programına çıkarak star olacaklarını sandılar. Oysa
benim jüri olduğum yarışmada hiç değilse 4-5 tane star olabilecek
arkadaş vardı. Firdevs, Barış, Abidin, Selçuk, Alpay ve Eser bu
yarışmadan sonra profesyonel davransalardı çok farklı noktalarda
olabilirlerdi.” diyor.
Jüri üyeleri yetersiz
Bu tür yarışmalarda en
çok eleştirilen ise jürinin seçmeler esnasında başlayan ve yarışma
boyunca devam eden aşağılamaya kadar giden tavırları oldu. Star Avı
yarışmasının ön elemelerinde Deniz Seki’nin bir aday ile girdiği
polemik, Ercan Saatçi’nin bir kişinin üzerine yürümesi günlerce
ekranı meşgul etti. Bu durum bile aslında yapımcıların derdinin
reyting olduğunu, yarışmadan gerçek anlamda bir sanatçı çıkarmanın
kimsenin derdi olmadığını gözler önüne seriyor. Naim Dilmener, jüri
üyelerinin bir şov programına göre belirlendiğini, İbrahim
Tatlıses, Huysuz Virjin, Armağan Çağlayan gibi isimlerin yer aldığı
bir jürinin gerçek manada bir sanatçı seçemeyeceğini söylüyor.
Bülent Forta da Türkiye’de çok iyi prodüktörlerin olduğunu; fakat
bunların asla bu yarışmalarda görünmediğini dile getiriyor. Popstar
yarışmalarının başladığı dönemden bu yana hiçbir isim bu
programların içinde yer aldığı için başarı elde edemedi. Şimdilerde
ekranlara gelecek aynı içerikli iki yarışma için gencinden
yaşlısına müzikle ilgisi olandan olmayanına kadar yüzlerce kişi
kuyrukta. Herkesin amacı kısa sürede şöhret olup para kazanmak.
Fakat bu hiç de kolay değil, hayatlarını kurtarmak için bu
yarışmalara bel bağlayanlar aslında hayatlarını biraz da kendi
elleriyle yok ediyorlar ve hayatlarını başkalarının bakışlarına
teslim ediyorlar.
Popstar yaftasından kurtulacağım
Selçuk Yapar
(Popstar yarışmacısı) Ben kendi yolumda sessizce ilerlemeye
çalışıyorum. Yarışma boyunca iyi bir müzik eğitiminden geçmedik.
Popstar yaftası üzerime yapıştı kaldı. Ben şimdi onu çalışıp
kendimi ispat edip silmeye uğraşıyorum. Popstar sahte bir takı
imitasyon. Birçok arkadaşımız yarışma ile kendilerinin farklı bir
noktaya geleceğine inanıyordu. Çok kuvvetli esen bir rüzgardı.
Herkes çok çabuk kapıldı bu rüzgara. İsmini hatırlamadığım bir
arkadaş vardı, akrabalarına dahi telefonda “ben büyük sanatçı
olacağım” diye hava atıyordu. Hiçbir şey olamadı. Jürinin tavırları
çok vahim, bizim olduğumuz dönemde de oldu. İnsanlar bunu kolay bir
yol zannediyor; ama çok zor aslında. Standart hayatlarına devam
etseler huzurları bozulmayacak. Oysa yarışma sonrası çok buhranlar
bekliyor insanları.
Yarışmalar televizyon şovuna dönüştü
Ahmet San
(organizatör): Bu yarışmalarda kuyruğa giren insanların amacı üç
gün de olsa ekranda görünebilmek. Yeni yapılan yarışmaları takip
etmiyorum. Artık TV şovuna dönüştü. Yapımcılar olayı geçici eğlence
programı olarak görmeye başladı. Bu yarışmalara katılan kimse mutlu
değil. Şimdi hepsi boşlukta. Özellikle Serkül ve Bayhan gibi
olanlar şimdi ne eski işlerine dönebiliyor ne de tutunabiliyor.
Şov mantığı ile star aranmaz
Bülent Forta
(MÜYAP Başkanı): Şov mantığı ile star aranmaz. İnsanlar bu
yarışmalara katılarak hemen şöhret olmaya çalışıyor. Sonra da bunun
yükünü kaldıramıyorlar. O şöhretin altında eriyorlar,
kullanılıyorlar. İnsanların akın akın bu yarışmalara koşmaları da
toplumsal ruh halimizin çok sağlıklı olmadığını gösteriyor. Reyting
aldığı sürece bu yarışmalar devam eder.
Böyle saldırgan bir jüri görmedim
Naim
Dilmener (Müzik eleştirmeni): Jüri bu yarışmalarda çok faşistçe
saldırıyor. Deniz Seki, Star Avı’nın elemelerinde genç bir kıza
saldırdı. Delice aşağılıyorlar insanları, yok böyle bir şeye
hakları. O insanların hayatlarına ciddi bir darbe bu durum. Jüri
rol yapıyor, onları gören adaylar da karşılarında rol yapıyor,
seyirciler de rol yapıyor. TV şovunun bir parçası olarak yan
hikayeler arıyorlar. Yok babası terk etsin, karmaşık bir hikayesi
olsun. Toplumsal bir çılgınlığın tam da ortasındayız.
Zaman