Hattice sözlüğü sonunda yazıldı
Abone olÖlü bir dilin ilk kez fonoloji, gramer ve sözlük denemesinin aynı anda yapılması açısından önem taşıyor.
ABD’nin Chicago Üniversitesi’nde görev yapan Türk bilim adamı
Dr. Oğuz Soysal, uzun yıllar süren çalışmalarından sonra
Anadolu’nun bilinen en eski dili olan Hattice’nin sözlüğünü yazmayı
başardı. Chicago Üniversitesi’ne bağlı Oriental Institute’da 9
yıldır görev yapan Soysal’ın yoğun gayretler sonucu ortaya
çıkardığı çalışması, ölü bir dilin ilk kez fonoloji, gramer ve
sözlük denemesinin aynı anda yapılması açısından önem taşıyor. Oğuz
Soysal, Hattilerin, Anadolu’nun yazılı vesikalarda belgelenen en
eski kültür ve halkı olduğunu belirterek, daha sonra Hititlerin
egemenliği altında bir azınlık olarak yaşamak zorunda kalan
Hattiler’den günümüze kalan tek bir yazılı belge bulunmadığını
kaydetti. Ancak Hititler Hattice’yi kutsal bir dil olarak
tapınaklarda dua için kullandıklarından, Boğazköy ve Ortaköy Hitit
arşivlerinde çivi yazısıyla yazılmış kil tabletlerde Hatti dilinden
bu tür pasajlar bulunduğunu ifade eden Soysal, sayısı ancak 500
kadar olan bu tür metinlerin Hatti dili hakkındaki tek kaynak
olduğunu belirtti. Soysal, bu nedenlerden ötürü bilimsel
çalışmasına uzun zaman ve emek harcadığını söyleyerek, 7 yıllık
yoğun bir çalışma sonucu hazırladığı kitabın, Hattice hakkındaki
tüm bibliyografyayı topladığını ve Hitit tabletlerinde belgelenen
Hatti dili ile ilgili tüm bilgileri biraraya getirdiğini kaydetti.
HATTİCE ASYA KÖKENLİ İZOLE BİR DİL Hattice’nin ne Hititçe gibi bir
Hint-Avrupa, ne de başka bir dil grubuna ait olduğunun uzun süreden
beri bilindiğini ifade eden Soysal, Anadolu’nun bilinen en eski
dili Hattice’yi Asya kökenli izole bir dil olarak tanımladıklarını
ve yapısı bakımından bugünkü Kafkas dilleriyle karşılaştırdıklarını
anlattı. Soysal’ın Hollanda’da Almanca olarak yayınladığı ‘Hitit
Yazı Geleneğinde Hattice Kelime Hazinesi’ adlı bilimsel eser 1050
sayfadan oluşuyor. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya
Fakültesi Hititoloji Kürsüsü’nden 1982 yılında mezun olan Soysal,
Almanya’da doktora yaptıktan sonra 1994’te New York
Üniversitesi’nde misafir profesör olarak Hititçe dersleri verdi.
Chicago Üniversitesi’nde 1995’ten bu yana görev yapan Dr. Oğuz
Soysal, şu aralar Hitit Dili Sözlüğü projesi üzerinde çalışıyor.
HATTİLER HAKKINDA Yaklaşık M.Ö. 2500-1700 yılları arasında
Anadolu’da büyük bir uygarlık oluşturmuş Hattiler hakkında bilgi
oldukça sınırlı. Hattiler Anadolu’nun yerli halkı olarak kabul
ediliyor, ancak Hattilerin göçlerle geldiğini, hatta Kafkas kökenli
olduklarını savunan bilim adamları da bulunuyor. Yapılan
araştırmalar, Hititlerin uygarlık, inanç ve mitoloji bakımından
Hattilerden çok etkilendiklerini ortaya koyuyor. Hititlerin
kendilerini başka isimle anmalarına rağmen, ülkelerine “Hatti
ülkesi” demeleri ve din ile ilgili tabletlerde rahibin Hatti
dilinde konuştuğunu belirtmeleri bu etkiyi gösteriyor. Ayrıca özel
isimlerin birçoğu da Hatti dilinden geliyor. Hatti uygarlığına ait
en önemli eserler Alacahöyük’te bulundu. 1935’te Atatürk’ün
himayesinde başlayan kazılarda bugün Anadolu Medeniyetleri
Müzesi’nde sergilenen güneş kursları, heykelcikler, altın kupalar
ve birçok eser bulundu. Yapılan kazılarda ölülerin “hocker”
pozisyonunda (ana rahminde olduğu gibi cenin vaziyetinde) bulunması
, toprak ve yeniden dirilme kültlerinin varlığını, dolayısıyla da
ana tanrıça kültünün varlığını gösteriyor. Bir başka buluntu yeri
olan Tokat’taki Horoztepe’de de ana tanrıçaya ait putlar ve tören
zilleri ortaya çıkarıldı. Ancak buluntuların büyük bölümü
yurtdışına kaçırıldı. Hattilere ait süsleme ve bezeme şekillerinin
Anadolu’nun birçok yerinde görülmesi bu uygarlığın ne kadar
yayılmış olduğunu ve önemini gösteriyor. BOĞA İLE GÖK VE GÜNEŞ
KURSLARI Hatti halkı, hayvan biçimli tanrıların ‘kült’ünü
geliştirmiş, özellikle de boğa en önemli simge olmuş. Boğa ile gök
ve güneş kurslarının birlikteliği boğa ve gök ilişkisini
düşündürüyor. Buna göre boğa en büyük gök tanrıyı temsil ediyor.
Hattilerin, Hititlerin asimilasyonuna uğradığı ve Hatti
uygarlığının, Hitit uygarlığı içinde yaşamaya devam ettiği
öngörülüyor.