Sosyal medyanın insan ruhunda
tahrip ettiklerinin şeceresi uzayıp giderken, biz de her geçen gün
daha başka ve yeni sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Kabul
edelim: Sahte bir pencereden, sahte gözlüklerle baktığımız dünyanın
artık kıyısında değil, tam merkezindeyiz. Dahası, ağır ağır pişen
kurbağa hikâyesini çok iyi bilmemize rağmen içinde bulunduğumuz
durumun hala farkında değiliz.
Teknoloji, sahte sosyalleşme
araçları ve insan olduğumuzu unutturan trendleriyle, bize tarihteki
en büyük yalnızlıklarımızdan birini yaşatıyor. Bu yalnızlaşma, her
an yaratmanın sessizce vuku bulduğu yegâne ve mucizevi alanlardan
biri olan tabiatın da insandan uzaklaşmasına neden oluyor. Tefekkür
için bulunmaz bir nimet olan tabiat, -içerisinde barındırdığı
kalabalıklara rağmen- belki de bu nedenle yalnızlık konusunda
insanla yarışır vaziyette.
Park, bahçe, bank, mesire alanı,
restoran, kafe… Kısaca ev haricinde insanların yan yana
gel(ebil)diği her mekâna dikkatlice baktığınızda baş başa oturan
fakat birbirlerine, yanlarından geçen insanlardan daha yabancı olan
birçok insan görebilirsiniz. Yan yana oturan fakat birbirlerine
olan uzaklıkları, birbirini anlamak istemeyen iki insan uzaklığında
olanların ellerinde insan sıcaklığı değil akıllı telefonların soğuk
sıcaklığı var.
Birbirlerinin yüzüne bakmadan ve ruhuna
dokunmadan “seni anlıyorum” tespihi çekip yan yana oturanlar; bir
adım ötelerinde her an yaratılmakta olan, doğum, gençlik, ölüm
temalarıyla hayatın özetini sunan, aynı zamanda insana istikameti
ve tevazu’yu gösteren tabiatın ne kadar
farkında?
***
“Teknoloji, insan hayatını
kolaylaştıran…” şeklinde bir şiirsellik ve masumiyetle başlayan bu
garip tanım, insan gönlünün yeşerdiği hiçbir yerde kabul
görmedi/görmüyor. Bugün, gelişmiş, akıllı diye tabir edilen
telefonlara sosyal medya kuruluşları için sahip olduğumuzu hala
kendimize itiraf edemesek de internet operatörlerine sosyal medya
uygulamalarını kullanmak için para ödediğimizi biliyoruz.
Dikkat ederseniz birçok kimse
telefon alırken; işlemci, şarj süresi, hız, pratiklik vs. gibi
özellikleri artık önemsemiyor. Yeni ve pahalı telefonlarımızı basit
fakat daha iyi fotoğraf çekmek için alıyoruz. Daha güzel
fotoğraflar çekmek istememizin nedeni ve sürekli bir üst modele
ihtiyaç duyuşumuzun sebebi çok açık; sosyal medyada “daha iyi
paylaşımlar” yapabilmek.
Teknoloji, bu nitelikteki
paylaşımları ‘değiştirilebilir’ hale getirmek; anıları zaman
içerisindeki dokunulmazlığıyla öylece bırakmamak, kısaca geçmişi de
tahakküm altına alabilmek için her geçen gün, yok edici ve
medeniyet dinamiklerimizle uyuşmayan yeni çözüm yolları
buluyor(!).
İnsanı nesne konumuna indirenler,
başka bir yazının konusu olabilecek kadar ciddi bir cevabı hak etse
de insandan mevzubahisle silmek istediklerimizin çok oluşu ve
“fotoğraftan nesne silme” uygulamalarının en çok indirilen
uygulamaların başında yer alması, oldukça düşündürücü.
Günümüz içtimai ilişkilerinde
değerlendirdiğimizde, insan ya da nesne, ne olduğu fark etmeksizin
silme işleminin oldukça hızlı ve geri dönüşü mümkün olmayacak
şekilde vuku bulduğunu görebiliyoruz. Fakat zihnimizden sildiğimizi
sandığımız her şey, fotoğraflarda bir ipucu gibi öylece dururken;
‘insan yaşamını kolaylaştıran’ teknolojinin ardındaki hastalıklı
zihniyetin de öylece durması tabii ki beklenemezdi. O da en
iyi bildiği şekilde yani “yok etme” teması üzerinde bir çözüm
geliştirdi ve “fotoğraftan nesne silme” gibi bozuk icatlara öncülük
etti.
Önceleri fotoğrafların üzerine
çarpı atılır, üzeri çizilir fakat o kişiler acısıyla, tatlısıyla
yine orada; ait olduğu yerde ve zamanda dururdu. Dijitalleşme,
fotoğrafa atfettiğimiz önemi azaltsa da fotoğraflar sosyal medyaya
kurban edilmediği sürece hala zamanı durduran/donduran en iyi
araçlardan biri ve aynı zamanda dostluklara, hatıralara can suyu
verebilmek için oldukça iyi bir seçenek.
Buna rağmen anılarınıza estetik
operasyon yaptırmakta ve ‘herkes’ olmakta ısrarcıysanız, bir insan
kaybetmenin hızlı ve basit pek çok yolu olduğunu; insan kazanmanın
ise fedakârlık, güven ve sabır isteyen zorlu bir yolculuk olduğunu
hatırınızdan çıkarmayınız.
Twitter/MuratCahid
İnstangram/mcahidk