Hatemi: Mine keşke Hırıstiyan olsa!
Abone olAvukat Kezban Hatemi, Radikal yazarı Mine G. Kırıkkanat hakkında ağır eleştirilerde bulundu. Hatemi, Keşke hıristiyan olsa... Hristiyan olsa Allah korkusu olur" dedi.
Mine Kırıkkanat için Avukat Kezban Hatemi şöyle bir
değerlendirmede bulunuyor: "Bütün derdi halk diye gördüğü Müslüman
kesim. Keşke Hıristiyan olsa. İnanın edepli bir Hıristiyan böyle
yapmaz. Çünkü Allah korkusu olur.
27 Temmuz 2005 tarihinde Mine G. Kırıkkanat, Radikal gazetesindeki
köşesinde bir yazı yayınlamıştı. Yazar, Atatürk Havalimanı'na
indikten sonra sahil yolunu kullanarak İstanbul'a giriş yapanların
gözlerine ilişen manzarayı anlatmaya çalışıyordu. Ancak yazıdaki,
uslüp büyük tepki çekmişti. Ardından birçok gazete ve yazar,
Kırıkkanat'a tepki gösterdi. Haftalık Aksiyon Dergisi de konuyu
sayfalarına taşıdı ve çok çarpıcı görüşlere yer verdi.
SEZER'E FAKS GEÇTİK Mİ?
Kırıkkanat, yazıda kişi belirtmediği, genel ifadeler kullandığı
için kişisel olarak açılacak hakaret davalarının sonuçsuz
kalacağını düşünen hukukçu Kezban Hatemi burada ancak bir savcının
devreye girip, Türklüğe hakaretten olayı bir yere getirebileceğini
söylüyordu. Hatemi, Ceza Kanunu'nda, halkın diğerine karşı "kin ve
nefret" ile başlayan madde dolayısıyla anayasal bir suç işlenmesi
nedeniyle de dava edilebileceğini ifade ediyordu. Ancak orada da
"Ben Türkiye'ye demedim" diye savunma yaparak durumu kurtarmak
mümkündü. Ancak Kezban Hatemi mahkeme yoluyla bu işin çözülmemesi
gerektiğini de vurguluyor.
Çünkü yazarı büyütmenin bir anlamı olmayacağını dile gelirtiyor.
Hatemi, olayın vicdanlarda çözülmesinden yana. O da olmuştu zaten.
Ancak Hatemi, halkın tepkisi dediğimiz şeyden anladıklarını da
şöyle anlatıyor: "Bence okurun Radikal gazetesini almıyorum diye
bir kampanya başlatması lâzımdı. Gazeteye bir tane bu konuda
halktan bir tepki geldi mi? Hiç sanmıyorum. O kadar bilinçsiziz ki.
Bakın, cumhurbaşkanının (başörtülü gelmeyecekler) dediği zamanki
olayda da Allah'ın tek bir başörtülü kulu, kalkıp da
cumhurbaşkanlığı köşküne (Protesto ediyorum cumhurun başkanını. Sen
benim cumhur başkanımsın. Bana nasıl böyle bir tavır alırsın?)
mealinde bir faks çekti mi? Toplumsal şuurunuz olmadığınız müddetçe
bir yere varamazsınız."
Kezban Hatemi, Kırıkkanat ile ilgili çarpıcı görüşlerine şöyle
devam ediyor: "Bu kadın hasta. Bu kadın ilk defa benim dikkatimi ne
zaman çekti biliyor musunuz?" diyerekten, onu, camilerin
ışıklandırılmaya başlandığı dönemde kaleme aldığı (irticanın
ışıklandırılması) yazısı sebebiyle izlemeye aldığını söylüyor.
Hatemi, camilerin bu haliyle sergilediği güzellik karşısında
turistlerin bile beğenisini topladığını, fakat Kırıkkanat'ın bu
durum karşısında gösterdiği reaksiyon ve tepkinin, kendisini şoka
soktuğunu anlatıyor. Hatemi "O haberi kestim, saklıyorum ve bir gün
kullanacağım" diyor. Mine Kırıkkanat için Kezban Hatemi şöyle bir
değerlendirmede bulunuyor: "Bütün derdi halk diye gördüğü Müslüman
kesim. Keşke Hıristiyan olsa. İnanın edepli bir Hıristiyan böyle
yapmaz. Çünkü Allah korkusu olur. Allah onu ıslah etsin."
Hüseyin Hatemi de Kırıkkanat'la ilgili olarak önemli bir notu şöyle
aktarıyor: "Hangi üniversite olduğunu şimdi tam bilemeyeceğim ama
bir üniversitenin daveti üzerine, baş örtüsü ve laiklik konusunda
yapılan bir açık oturumda (Biz zaten Allah'ı kamu alanından
çıkartmak, hatta kovmak istiyoruz) demişti." Kişisel gelişim uzmanı
Mümin Sekman'a göre ise Türkiye'de yeni bir pazar oluşmaya
başlamıştı son yıllarda.
Türk'e Türk propagandası yapmak ve Türk'e Türk'ü aşağılamak.
Sekman, ilk gruba milliyetçilerin, ikinci gruba ise elitlerin
girdiğini ve her ikisinin de "alıcısı" ve ekonomisinin oluşmuş
olduğunu ileri sürüyordu. Sekman, özellikle Türk'e Türk'ü
aşağılamayla ilgili ince bir detaya daha vurgu yapıyordu: "Türk,
özünden uzaklaştıkça yükselebiliyor. Bir başka deyimle yükselmen
için hafiflemen gerekiyor. Geleneksel değerlerine sahip olup ağır
adam olduğun zaman yükseltmiyorlar."
Kaynak: www.tercumangazete.com