Hastane odasından Türkiye birinciliğine
Abone olİstanbul’da, hastanede tedavi gören ağabeyini ziyareti ve annesinin ‘dikkat et ortamda bulaşıcı hastalıklar olabilir’ uyarısı 14 yaşındaki B...
İstanbul’da, hastanede tedavi gören ağabeyini ziyareti ve
annesinin ‘dikkat et ortamda bulaşıcı hastalıklar olabilir’ uyarısı
14 yaşındaki Bünyamin Kocabaş’a Türkiye birinciliği getirdi.
Ölümcül bakterileri yüzde 70 oranında yok etme özelliğine sahip
çalışmasıyla 12 bin projeyi geride bırakarak birinciliği göğüsleyen
ortaokul öğrencisine çalışmanın genişletilmesi için üniversiteler
de kapılarını açtı. Genç mucit şaşkın olduğunu dile getirirken
proje Amerikan bilim dünyasında da ilgiyle karşılandı.
İstanbul’da 14 yaşındaki Bünyamin Kocabaş, Akut Romatizmal Ateş
rahatsızlığı nedeniyle tedavi gören ağabeyi Mehmet Yusuf Kocabaş’ı
hastanede ziyaret etti. Bu sırada sık sık annesinin ‘dikkat et
ortamda bulaşıcı hastalıklar olabilir’ uyarısıyla karşılaşan genç
öğrenci ardından ‘su tutmam bakteri barındırmam’ sloganıyla
geliştirdiği projesiyle Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel
Müdürlüğü tarafından düzenlenen ‘Bu Benim Eserim’ isimli yarışmaya
katıldı. Genç mucit literatüre girecek olan çalışmasıyla binlerce
projeyi sollayarak bilim dünyasının kapılarını araladı.
HASTANE ODASINDAN TÜRKİYE BİRİNCİLİĞİNE
Yaşadıklarının kendisi için tarifi mümkün olmayan bir mutluluk
olduğunu dile getiren Bünyamin Kocabaş, şöyle konuştu: “Ağabeyimi
annemle birlikte ziyarete gittiğimde annem beni sık sık uyardı,
‘Etrafa dokunma. Bulaşıcı hastalıklar var dikkat et’ diye. O an
aklıma bir fikir geldi, ‘bakteri tutmayan yüzeyler olsa bulaşıcı
hastalıklar da olmaz’ diye düşündüm. O sıralarda izlediğim bir
belgeselde bazı bitkilerin su tutmayan özelliklerinin olduğuna
şahit oldum ve , ‘hem bakteri hem su tutmayan yüzeyler olabilir
mi?’ diye düşündüm. Araştırmalarım sonucunda bazı gıdalarda bulunan
zararsız asitlerin bazı maddelerde tepkimeye girerek su tutmama
özelliğini kazandığını gümüş-sülfat maddesinin de bakterileri yok
ettiğini öğrendim ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nin akademik
kadrosuna başvurdum ve kapılarını bana açtılar. Daha sonra ailem ve
ağabeyime teşekkür ettim. Onların sayesinde bu projeye imza attım.
Aynı projeyi biraz daha geliştirerek TÜBİTAK’ın 46.’ıncı
Liselerarası Proje Yarışması’na katılacağım ve danışmanlık
yapacağım.”
ÖNEMLİ BİR ADIM
‘Su ve bakteri sevmeyen kaplama malzemesinin sentezi’ isimli
projenin koordinatörü Gökhan Aldemir, çalışmanın özellikle hijyen
karşıtı olan türlü maddelere karşı geliştirilen önemli bir adım
olduğunu belirtti. Projenin içeriği ve kullanılacak sektörlere
ilişkin bilgi veren Aldemir; şunları söyledi: “Yapılan testler
sonucu bakteriyle olan kısmı tabi bakteriler ölümcül olduğu için
laboratuvar ortamında dört ölümcül bakteride yüzde 70 oranında yok
ettiğini gördük. Malum teknoloji ilerledikçe atıklar da o denli
tehlikeli hale geliyor. Sadece dünya değil uzayı da kirlettik ve
ikinci bir dünya arıyoruz. Sanayinin bu kadar hızlı gelişmesi
alternatif ürünlerin olması sağlık alanında daha etkin kullanımı
sağlayacaktır. Sanayi sektöründe hastanelerde hijyeni sağlamak,
araçların ön camında su tutmaması gibi. Örneğin; ayakkabıda
kullanıldığı zaman balçığa dahi batsanız ayakkabınız ilk günkü
yeniliğini koruyacaktır. Ya da evinizin duvarlarına yapacağınız
boyanın içinde kullanılacak ise, evinizde kesinlikle nem-küf etkisi
oluşmayacaktır. Özellikle temizlik sektörünün vazgeçilmez bir
seçeneği olacaktır.”
150 KAT DAHA UCUZ
Projenin dünyadaki pazar payı ve ekonomiye katkısı konusunda da
bilgi veren Aldemir; şunları söyledi: “Kaplama solüsyon normalde
dünyada nano-teknoloji yöntemi ile yapılıyor ve metre karesi 950 TL
iken biz bunu 7 TL’ye kadar düşürdük. Maliyetleri düşürme açısından
inanılmaz katkıları olacaktır. 150 kat ucuza mal etmiş
olacaksınız."
AMERİKAN BİLİM DERGİLERİNE KAPAK KONUSU
Çalışmanın kendisine sunulduğu gün şaşkınlığını gizleyemediğini
anlatan Aldemir, sözlerini şöyle tamamladı: “Tamamen tesadüf
mantıkla projeler ya da buluşlar tasarlanarak ya da hesaplanarak
yapılmaz. TV izlerken sus tutmayan bitkileri görüyor. Arkasından
bunları birleştiriyor ve ortaya çıkıyor. İlk fikir bana geldiği
zaman şaşırdım ve araştırma işine koyuldum. TÜBİTAK ve MEB’in
ortaklaşa çalışması olduğu için eşi ve benzerinin olmaması
gerekiyor. Biz bu anlamda dünya literatürünü taradık. Yakın zamanda
listede yer bulacak ve Haziran ayında Amerika’da çeşitli yayın
organlarında yayımlanacak.”
(İHA)