Hastalık hastası olmak büyük dert
Abone olBirinde gördüğünüz veya bir yerde okuduğunuz hastalıkları, kendinizde aramaya başladıysanız dikkat! Siz de hastalık hastası olabilirsiniz.
Hedef Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden
Uzman Psikolog Nurten Yıldırım Sancak 'Hipokondriyazis'i
anlattı.
Hipokondriyazis ya da halk arasında bilinen adıyla ‘‘hastalık
hastalığı’’ndan mustarip olan kişiler bu durumdan dolayı çok acı
çekerler ve yıpranırlar. Bu bozukluk yalnız kendilerine sıkıntı
vermez; aynı zamanda yakınlarını da bıktıracak seviyeye gelebilir.
Sürekli hastalıkları hakkında konuşan, bu konuda yazılan her haberi
kesip saklayan bu kişiler bulundukları her toplulukta da bu konuyu
açarlar. Aynı zamanda kimsenin kendilerini anlamadığını da
düşünürler. Toplumda çok sağlıklı görünen bazı insanlar bile
hastalık hastası olabilirler. Televizyonda duyduğu, birinde gördüğü
veya bir yerde okuduğu hastalıkları, kişi kendinde aramaya
başladıysa tehlike sinyalleri çalıyor demektir. Bu insanlar,
kendisinde olduğunu sandığı hastalık belirtilerini hangi hastalığa
yorması gerektiğiyle uğraşıp dururlar. Ayrıca bu kişiler oldukça
fazla ilaç ismi, bu ilaçların endikasyonlarını ve yan etkilerini
bilirler.
HİPOKONDRİYAZİS NEDİR?
Hipokondriyazis, halk arasında, evhamlılık ya da pimpiriklilik
olarak da adlandırılır. Fiziksel bir hastalığı olmadığı halde hafif
bir ağrıyı ölümcül hastalık olarak kendini gösterir. Bu yüzden halk
arasında adına ‘hastalık hastalığı’ da denir. Hipokondriyazis'in
belirgin bir nedeni saptanmamıştır. Fakat bazı psikoloji ekolleri
bu bozukluk ile ilgili değişik açıklamalar getirmiştir.
BEDENSEL HASTALIK ÜRETİYORLAR
- Psikanalitik yaklaşım: Kişi bilinç dışındaki çözemediği
çelişkilerden kaynaklanan kaygılarıyla doğrudan yüzleşemez. Bu
sebeple bedensel hastalık üretip bunlarla uğraşmayı yeğler.
- Davranışçı yaklaşım: Birey ancak hasta olduğu zaman ilgiyi kendi
üzerine çekebileceğini düşündüğü için hastalık hastası olur. Bu
düşünce çocukluktan itibaren oluşmaya başlar. Ancak bu bilinçli
olarak gelişen bir süreç değildir. Uzun yıllar fiziksel
rahatsızlıkları olmuş ve sonunda iyileşmiş kişilerde de
hipokondriyazis görülebilir. Aynı zamanda hastalık algısı kişinin
sorumluluklardan uzak kalabilmesinin tek meşru yoludur. Bu durum
ikincil kazançlar anlamında hipokondriyayı destekleyebilir.
Hipokondriayı “hastalık korkusu” kavramından çok “hastalık olacağı
inancı” daha iyi açıklar. Yukarıda da belirtildiği gibi birçok
hipokondriyak aslında çok ciddi bir hastalığı olduğunu ancak henüz
teşhis edilemediğini düşünür.
FİZİKSEL VE RUHSAL BELİRTİLERİ
Bozukluğa bağlı olarak çöküntü ve kaygı durumları sıkça görülür.
Dolayısıyla yorgunluk, bitkinlik, nefes darlığı, çarpıntı, üşüme,
terleme, uykusuzluk gibi belirtiler görülebilir. Kişi kendini
sürekli hasta hissettiği için kendini yeterince işine veremez ve iş
performansı çok düşer. Yalnız kaldıkça ve başka işlere dikkatini
veremediği için şikayeti artar ve daha kötüye gider. Hayatı hem
kendine hem de birlikte yaşadığı kişilere zehir eder. Ayrıca
sorunun psikolojik olabileceğine inanmadığı için psikiyatriste veya
psikoloğa gitmez. Dolayısıyla sorun kronik bir hal alır.
DEPRESYONA DAVETİYE
Hipokondriyazis de depresyon sık görülür. Bu da kişide uyku
bozukluğu, çabuk yorulma, istek azalması, umutsuzluk, hayattan zevk
alamama vb. şeylere yol açar. Bu durumda kişide hasta olduğu
inancını arttırarak daha fazla yatakta kalmasına neden olur
dolayısıyla hastalıkla ilgili daha çok düşünmesine neden olur.
Bütün bunlarda kişinin toplumsal, mesleki ya da önemli diğer
işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur. Bütün enerjisini
bedenine kaydırır ve kaygılarından dolayı diğer bütün ilişkilerini
sınırlandırır. Onun için tek önemli konu hayati hastalıklardır.
Bireysel, mesleki ve sosyal sorumluluklarını sürekli aksatır.
Kendini ifade etmenin tek biçimi hastalıklar olmuştur. Bu durum
kişiye ve çevresindekilere adeta cehennem azabı yaşatır. Durum bu
noktaya geldiyse, bir uzmandan yardım almanın zamanı gelmiştir.
SAĞLIKLI İNSANLARDA GÖRÜLÜYOR
Hipokondriyazis de aslında kişinin beden sağlığı genel olarak
yerindedir; ancak bütün dikkatini bedenine yöneltir. Sürekli kendi
bedeniyle uğraşır. Sağda solda yaptıkları araştırma sonucunda
öğrendikleri hastalık belirtilerini, kendi üzerinde kontrol sık
görülür. Sık doktora gitme benzer tetkikleri tekrar tekrar yaptırma
eğilimi gösterebilirler. Doktorun herhangi fiziksel bir bulgu
olmadığını söylemesi düşüncelerini genellikle değiştirmez. Bu
kişilerde yoğun bir ölüm korkusu da vardır. Bedeninde bir ağrı olup
olmadığını kontrol etmek amacıyla dokunur, bastırırlar. Aynı
zamanda kalbini dinlemeye, nabzını tutmaya çalışırlar. Doktorların
hastalıklarına çare bulamadıklarını düşünür. Hal böyle olunca,
denemedik kaplıca, aktarlarda kullanmadık ot bırakmazlar. Hatta
üfürükçülerden medet umanlar bile vardır.
EN ÇOK KİMLER RİSK ALTINDA
Hipokondriyazis'in sıklığı ve yaygınlığı ile ilgili bilgiler net
değildir. Erkeklerde ve kadınlarda eşit yaygınlık da görülmekte,
belirtiler en sık 20-30 yaşlarında başlamaktadır (fakat herhangi
bir yaş döneminde de görülebilir). Toplumsal konum, eğitim düzeyi
ve medeni durumdan etkilenmediği düşünülse de gelişmekte olan
ülkelerde daha yaygın olarak görüldüğü düşünülmektedir.