"Hasta adam" artık dirildi

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin sıkıntılarını birer birer aşarak bugünlere gelmesinin, Türk milletinin sayesinde gerçekleştiğini söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin sıkıntılarını birer birer aşarak bugünlere gelmesinin, Türk milletinin sayesinde gerçekleştiğini belirterek, bunda tek tek her ferdin sabırla, fedakarlıkla ve gayretle verdiği mücadelenin büyük payı bulunduğunu ifade etti.
Başbakan Erdoğan, 2003 yılının son Ulusa Sesleniş konuşmasına, vatandaşlara 2004 yılı için daha güzel günler dilekleriyle başladı. Türkiye'nin sıkıntılarını birer birer aşarak bugünlere gelmesinin, Türk milletinin sayesinde gerçekleştiğini belirten Erdoğan, bunda tek tek her ferdin sabırla, fedakarlıkla ve gayretle verdiği mücadelenin büyük payı bulunduğunu ifade etti. Erdoğan, "Bizim sizlere ve ülkemizin büyük potansiyeline inanıp güvendiğimiz gibi, sizler de bizlere inanınız, güveniniz. İnşallah bu güzel beraberliğin sonucunda, Türkiye'yi dünyanın parlayan yıldızı olarak göreceğiz. Bu gururu yine beraberce yaşayacağız" ifadelerini kullandı.
Hükümet olarak her vesileyle Türk insanına uzun zamandır duymayı beklediği güzel haberler, yüzleri güldürecek müjdeler verme gayreti içinde olduklarını belirten Erdoğan, Türkiye'nin artık zor ve sıkıntılı kriz zamanlarını aştığını vurguladı. Bütün ekonomik göstergelerin Türkiye ve Türk milletinin geleceği lehine olduğuna işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin geçen bir yıl içinde güven ve istikrar ortamını yakaladığını söyledi.

"ARTIK HİÇ KİMSE TÜRKİYE'YE 'HASTA ADAM' YAKIŞTIRMALARI YAPAMIYOR"
Politikaları kararlılıkla uyguladıklarını ve Türkiye için için pek çok proje geliştirdiklerini anlatan Erdoğan, bu projeler doğrultusunda, yapısal dönüşüm düzenlemelerini cesaretle gerçekleştirdiklerini ve ülkenin önünü açtıklarını belirtti. Türkiye'deki ve dünyadaki en kötümser ekonomik çevrelerin bile, bugün artık Türkiye'den bahsederken karanlık tablolar çizemediklerine dikkat çeken Erdoğan, artık hiç kimsenin Türkiye'ye 'hasta adam' yakıştırmaları yapamadığını vurguladı. Erdoğan şunları söyledi:
"Çünkü hepimizi üzen o acziyet tablosu artık bitmiştir. Hasta iyileşerek sağ salim ayağa kalkmıştır. Göreve başladığımız 18 Kasım 2002 tarihi, Türkiye'nin mkûs talihinden kurtuluşunun miladı olmuştur. 18 Kasım 2002, milletin azim ve kararlılıkla ayağa kalkışının başlangıcı olmuştur. Milletimiz 3 Kasım 2002'de, o karanlık sayfayı kapatmış; 18 Kasım 2002'de yepyeni bir sayfa açmıştır. Güneş doğmuş, aydınlık bir uçtan diğer uca ülkemizin bütün köşelerini sarmış, ısıtmaya başlamıştır."
Türkiye'yi geleceğe taşımak ve milletin yüzünü güldürmek dışında bir beklenti ve kazanç peşinde olmadıklarını kaydeden Erdoğan, bugüne kadar olduğu gibi, bugünden sonra da, milletin hayır dualarını beklediklerini ifade etti. Henüz Türkiye'nin bütün zorluklarını aştığını, bütün sıkıntılarını giderdiğini söyleyemediklerini dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin 2003 yılında ekonomik performansıyla, dünyanın en çok dikkat çeken, en çok hayranlık uyandıran ülkesi olduğunu vurguladı. Bu kanaatin, ülkesini çok seven kişiler olarak sadece kendilerinin dile getirdiği sübjektif bir kanaat olmadığına işaret eden Erdoğan şöyle konuştu:
"Dünyanın en önemli ve saygın ekonomik otoritelerinin de ortak ve objektif kanaatidir. İktidara geldiğimiz günden bu yana geçen 13 ayda, Başbakan ve bakan düzeyinde 60'ı aşkın ülkeye seyahat yaptık. Bu Türk siyaset tarihinde bir rekordur. Bu seyahatlerimizde, Türkiye'nin kısa bir zaman içerisinde gösterdiği büyük ekonomik iyileşmeye dair övgü dolu sözlere muhatap oluyoruz. Bu manzara, Türkiye'yi seven herkes için gurur ve memnuniyet verici bir manzaradır. Bu manzara, gittiğimiz yolun doğru bir yol olduğunu gösterir. Bu manzara, yürüttüğümüz programın yetkin bir program olduğunun ispatıdır. Bu manzara, çizdiğimiz Türkiye hedefinin asla bir masal olmadığını müjdeleyen bir manzaradır. Buna rağmen, eğer hl, milletçe ulaştığımız bu bereketli güzelliği görmeyen, bu heyecanı bizlerle paylaşmayanlar kaldıysa, onların da canları sağ olsun."

"ENFLASYON NİHAYET ELİNİ MİLLETİMİZİN CÜZDANINDAN ÇEKMEYE BAŞLAMIŞTIR"
Sözlerine inanmayanların, dünyanın belli başlı ekonomik çevrelerinin sitayiş dolu sözlerini işitmemiş olanların, rakamların ve göstergelerin yalın gerçekliğiyle yüzleşebileceklerini söyleyen Erdoğan, Türkiye'nin bir yılda nereden nereye geldiğinin objektif rakam ve göstergelerden rahatlıkla okunabileceğini ifade etti. Erdoğan, "Düne kadar bir enflasyon canavarımız vardı, hatırlarsınız. Çarşıya pazara, mutfağımıza çöreklenmiş, yakamızı şerrinden bir türlü kurtaramadığımız enflasyon canavarı. O canavar bugün dize getirilmiştir. Canavarın hızı kesilmiştir. Enflasyon nihayet elini milletimizin cüzdanından, çorba kasesinden, ekmek teknesinden çekmeye başlamıştır. İşte rakamlar ortada. Bu yıl için belirlediğimiz yüzde 20 enflasyon hedefini rahatlıkla yakalamış durumdayız. Önümüzdeki yıl yüzde 12'lere kadar gerilemiş bir enflasyon beklentisi içindeyiz. Ben hükümetime güveniyorum. Gece gündüz demeden çalışan ekonomi yönetimimize güveniyorum. Sizleri sıfır enflasyon, eksi enflasyon gibi kavramlarla tanıştıran ekonomi yönetimimiz, Allah'ın izniyle bu hedefin de daha iyisini yakalayacaktır. En kısa zamanda tek rakamlı enflasyon hayalini hep birlikte gerçekleştireceğiz" diye konuştu.
Türkiye'nin artık sürekli büyüyen, istikrarlı bir ekonomik gelişme çizgisi üzerinde olduğuna değinen Erdoğan, 2003 yılı için koydukları yüzde 5'lik büyüme hedefini tutturduklarını belirtti. Erdoğan, bunu Türkiye'nin yanıbaşında yaşanan savaşa rağmen gerçekleştirdiklerini anlattı.

"TÜRKİYE'NİN EN TEMEL PROBLEMİ YÖNETİM PROBLEMİDİR"
Bugüne kadar yaşanan kriz ve sıkıntıların bütün yükünü milletin çektiğini dile getiren Erdoğan, buna karşın iyimser tablodan milletin payına henüz büyük paylar düşmediğinin farkında olduklarını kaydetti. 1 yıl gibi kısa bir zamanda, bütün dengeleri bozulmuş, bütün damarları tıkanmış, bütün umutları tükenmiş hasta bir ekonomiyi yeniden sağlığına kavuşturmanın kolay olmadığını vurgulayan Erdoğan, bunun için gece, gündüz demeden çalıştıklarını, bozulan dengeleri yeniden kurmaya, tıkanan damarları açmaya, tükenen umutları tazelemeye uğraştıklarını bildirdi. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çok yol aldık, ama biliyoruz ki bu sadece başlangıçtır. Bilesiniz ki sizler daha rahat nefes almaya başlamadıkça, kapanan bütün fabrikalar yeniden işlemedikçe, dükkanların kepenkleri yeniden açılmadıkça, çarşıda pazarda esnafın işleri yoluna girmedikçe, mutfakta sevgili annelerin yüzü gülmedikçe bize de rahat ve huzur olmayacaktır. Bilesiniz ki emeğin hakkı son kuruşuna kadar sahibine verilmeden, kararan bütün gönüller şenlenmeden, kırılan umutlar yeşermeden bize rahat bir uyku yoktur. Milletin alın teri, hırsızlardan, arsızlardan, asalaklardan ve hortumculardan söke söke geri alınmadan bize rahat ve dinlenme yoktur. Bizler bu ülkede ters giden şeyleri düzeltmeye, haksızlıkları gidermeye ve sosyal adaleti tesis etmeye kararlıyız. Bu çabamızda bize tam destek vereceğinizden hiç şüphem yok. Millet olarak iyiliğin ve doğruluğun arkasında dimdik duracağımıza inancım tamdır. Ekonomimiz bir süre daha, çok dengeli, çok dikkatli bir yönetim anlayışına, sıkı bir programa ihtiyaç göstermektedir. Bu süre çok uzun sürmeyecektir. Ancak rehavete kapılacak durumda da değiliz. Geldiğimiz bu güzel noktayı daha da kalıcı hale getirecek
tedbirleri almak zorundayız. Asla rehavete kapılmadan bütün tedbirleri hakkıyla alacağımızdan, yapılması gereken herşeyi hassasiyetle, adaletle, kararlılıkla yapacağımızdan hiç şüpheniz olmasın. Bu zaman zarfında, sizin üzerinizdeki geçim yükünün ağırlığını da kademe kademe hafifletmek için çok çalışıyoruz. Sizi bir nebze olsun rahatlatabilmek için bütün imkanlarımızı sonuna kadar zorluyoruz. Popülizme düşmeden kaynaklarımızı sonuna kadar zorladığımızdan hiç şüpheniz olmasın.
Bize inanınız ve endişe etmeyiniz. En kısa zamanda, hak ettiğiniz refaha ve mutluluğa kavuşabilmeniz için gereken her şey hakkıyla yapılmaktır. Yol zorlu olsa da, inşallah menzil yakındır. İnşallah hep birlikte o güzel günleri de göreceğiz, yaşayacağız. Hem o güzel günlerin birer nişanesi olsun, hem de insanımızın acil dertlerine deva üretilebilsin diyerek hummalı çalışmalar sürdürüyoruz. Hal çaresi olabilecek yapısal düzenlemeler ve sosyal projeler geliştiriyoruz. Bu güzel misafirliği vesile kılarak bu çalışmalarımızdan bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Şunu her zaman söyledik; Türkiye'nin en temel problemi yönetim problemidir. Türkiye'de bürokrasi yönetilemeyecek kadar büyümüştür. Bu hantal ve iş görmez haliyle millete yük olur hale gelmiştir. Türkiye'nin önündeki bu büyük engeli kaldırmak için devleti yeniden işleyen dinamik bir yapıya kavuşturmak için önemli hazırlıklar içerisindeyiz. İnşallah bu hazırlıklarımız tamamlandığında devlet asl3 görev alanlarına çekilecek; böylece müthiş bir dinamizm kazanacaktır.
Yerel yönetimlere aktarılan yetkilerle vatandaşlarımızın sorunları yerinde ve hızla çözülür hale gelecektir. Bu düzenlemeyle kamu yönetimimiz, Türkiye için yük olmaktan çıkacak, büyük bir atılım ve hizmet aracı olacaktır. Yine bu anlayışla devlet, şeffaf, katılımcı, hesap verebilir, etkili, verimli, insan hak ve özgürlüklerine saygılı, hukuka dayalı bir niteliğe kavuşacaktır. Problemleri, daha doğmadan çözmeyi hedef alan, esnek ve süratli bir işleyişe bürünecektir. Gedikler tıkanacak, israfa son verilecek; obur devlet alışkanlıklarına dur denilecektir.
Türkiye'nin geleceği için çok önemli gördüğümüz bu yapısal düzenlemeleri en kısa zamanda hayata geçirmek kararlılığındayız. Bu sayede, hem ekonomimiz rahatlayacak, hem kamusal verimliliğimiz artacak, hem de sizlerin bugüne kadar devlet kapılarında çektiğiniz eziyetler son bulacaktır.
Devlet ile millet arasındaki soğuk duvarlar yıkılacak, sevgi ve güven bağı yeniden tesis edilecektir."

"BOĞAZ TÜP GEÇİT PROJESİ'NİN İNŞAATINA 2004 YILININ İLK AYLARINDA BAŞLANACAK"
80 yılda yapılan yolun yarısını Cumhuriyet döneminin en düşük ödeneği ile 8 ayda tamamladıklarını belirten Erdoğan, bin 600 kilometre bölünmüş, 364 kilometre tek istikametli yol yaptıklarını söyledi. Bu yollar sayesinde, 9 günlük bayram tatili boyunca meydana gelen kazalarda geçen yıla göre yüzde 44 azalma olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, İstanbul'un 2 yakasını birbirine bağlayacak, trafiği çok rahatlatacak Boğaz Tüp Geçit Projesi'nin inşaatına 2004 yılının ilk aylarında başlayacaklarını ifade etti. İstanbul-Ankara arasındaki yolculuk süresini 2005 yılı sonu itibariyle 3 saat 10 dakikaya indirecek demiryolu rehabilitasyon projesi çalışmalarına da başlandığını hatırlatan Erdoğan, 2003 yılı içerisinde, sosyal donatı ve alt yapıları ile birlikte 11 bin konutun ihalesini yaptıklarını, 2004 yılı sonuna kadar toplam 100 bin ailenin daha sıcak bir yuva sahibi olacağını söyledi. Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olmak üzere, ekonomik açıdan öncelikli yörelerde yatırımları teşvik etmek amacıyla bir kanun tasarısı hazırladıklarını ve Meclis'e sevk aşamasına getirdiklerini belirten Erdoğan, emekliler için yüzde 150'ye varan oranlarda iyileştirme yaptıklarını, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'na bu yıl ilk defa bütçeden 327 trilyon lira ayırdıklarını, 2004 yılında da fona 380 trilyon ödenek ayrılmasını öngördüklerini anlattı. 1.5 milyon aileye 800 bin ton kömür yardımı uygulamasının devam ettiğini ifade eden Erdoğan, asgari ücreti azami sefalet ücreti olmaktan çıkartıp nispeten daha tatminkar bir seviyeye getirebilmek için yaptıkları çalışmalara işaret etti. İşsizlik oranlarının düşme eğilimine girdiğini kaydeden Erdoğan, özel sektördeki canlanmanın da etkisiyle işsizlik oranlarının 2004 yılında önemli oranda düşeceğinin görüldüğünü söyledi. Erdoğan, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"2004 yılını ekonomimizin en temel sorunlarından biri olan işsizlikle mücadele yılı olarak görüyoruz. Bunun için istihdamı arttıracak tedbirler üzerinde hassasiyetle duruyoruz. Nüfusumuzun yüzde 40'ını teşkil eden tarım sektörümüzü ihmal etmemiz düşünülemez. Doğrudan Gelir Desteği kapsamında çiftçilerimize uyguladığımız desteğin 540 trilyonluk ilk dilimi 67 ilde dağıtılmaya başlanmıştır. İnşallah diğer iller de doğrudan gelir desteğinin yüzde 50'sini 2004'ün ilk 3 ayı içinde almış olacaklar. Yine çiftçilerimize verdiğimiz mazot desteğinin ilk taksiti olarak, 311 trilyon lira çiftçilerimizin hesaplarına yatırılmıştır. Kalan 332 trilyon da, önümüzdeki 3 ay içinde ödenecektir. Verimli ve bereketli bir hayvancılığın önü açılmıştır. Geçtiğimiz yıl içerisinde hayvancılığa verilen desteklerde 2002 yılına göre yüzde 115 oranında artış sağladık. 2004 yılında ise bu oranın yüzde 178 oranında arttırılması karara bağlanmıştır. Yine 2002 yılında bütçede tarımsal desteklemeye ayrılan 1.8 katrilyon liralık pay, 2003 yılında 2.8 katrilyona çıkarılmıştır. 2004 yılı bütçesinde ise 3.7 katrilyonluk bir destek planlanmıştır. 809 bin çiftçi ailemizi ilgilendiren Ziraat Bankası borçları yeniden yapılandırılmıştır. Yaklaşık 3 katrilyonluk çiftçi borcu yeniden yapılandırılarak 1.6 katrilyona indirilmiştir. 'Köye, köylüye, çiftçiye hizmet köyde olmalıdır' ilkesiyle başlattığımız '1000 Köye 1000 Ziraatçı' projesi bütün hızıyla sürdürülmektedir. Bu projede görev almak üzere şu ana kadar 8 bin ziraat mühendisi ve veteriner başvuruda bulunmuştur. Gördüğünüz gibi, geçtiğimiz 13 ay boyunca yaptıklarımızı anlatmaya şu sınırlı zaman kafi gelmiyor. İnşallah bundan sonraki buluşmalarımızda, Türkiye'nin diğer meselelerini enine boyuna konuşacağız. Ülkemizi geleceğe taşıyacak, hepsi birbirinden önemli plan ve projelerimizi yine sizlerle paylaşacağız. Şundan emin olunuz; Türkiye'de yaşayan insanların bir teki bile bundan böyle başı önünde dolaşmayacak, gözünü geleceğe çevirecektir. Umutlu olmak için fazlasıyla sebebimiz var. Yeter ki birbirimize inanıp güvenmeye devam edelim. Yeter ki, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da, bu hayırlı yolda birbirimize kenetlenerek beraberce yürüyelim. Bu birlikten 2 binli yıllara damgasını vuracak olan müreffeh ve muktedir Türkiye mutlaka doğacaktır."

Günün Önemli Haberleri