Haşimato hastalığı için lazer tedavisi umut oldu
Abone ol2014 yılında Brezilya'da yaklaşık 40 haşimato hastası üzerinde yapılan araştırma sonuçları hastalar için umut oldu.
Ömür boyu ilaç kullanması gereken ve toplumda yaygın bir
oranda görülen haşimato hastalarında uygulanan tedavi sonrasında
hastalığın iyileşme eğilimine girdiği görüldü. Türkiye'deki
kadınların da yüzde 35'inde görülen haşimato hastalığı için
uygulanan bu tedavi hakkında konuşan Genel Cerrah Prof. Dr. Yeşim
Erbil bu çalışmanın sonuçlarının uzun vadede görülebileceğini ama
şu an hastalar için bir umut olduğunu belirtti.
"TİROİD TEKRAR HORMON YAPIMINI SAĞLIYOR"
Şu anda uygulanan tedavilerle sadece eksik hormonun vücuda ilaç
olarak verildiğini ancak hastaların şikayetlerinin devam ettiğini
belirten Prof. Dr. Erbil çalışmayı şöyle anlattı:
"2014 yılında Brezilya'da yapılan bir araştırmada lazer tedavisi
ile haşimato hastalarından hastalığı ortadan kaldırıcı ve vücudun
tekrardan hormon yapımını sağlayan bir çalışmadan bahseden Prof.
Dr. Yeşim Erbil, bu tedaviyi Türkiye'de de uygun hastalar üzerinde
uygulamaya başladığını belirtti ve şunları söyledi:
40'a yakın vakada sonuçları aldıktan ve bir yıl takip
ettikten sonra yayınlamışlar. Benzer bir çalışma Rusya'da da var.
Onlar da da aynı şekilde antikorlar düşüyor 10 seanslık lazer
tedavisi sonrasında. İlaç dozları da kesilebiliyor ya da
azaltılabiliyor. Bir yıllık takipleri var. Ben bu çalışmayı yapan
kişilerle internet üzerinden bağlantıya geçtim ve hastalarının hala
tedavilerinin devam ettiğini, olumlu sonuç aldıklarını söylediler.
Bizim de şu anda uyguladığımız 35 hasta var. İlk hastanın takibi 6
ay sürüyor."
"KAN DEĞERLERİ NORMALE DÖNÜYOR AMA YORGUNLUK, KİLO ALMA
ŞİKAYETLERİ DEVAM EDİYOR"
Şu anda tüm dünyada uygulanabilen tek tedavinin hastalara ilaç
olarak hormon verilmesi olduğunu belirten Prof. Dr. Erbil,
"Buradaki problem kan değerlerinin bu hormonlar ile normale
dönmesine rağmen birçok şikayetin ortadan kalkmaması. Beslenme
şeklini tamamen değiştirmek gerekiyor. Selenyum ve D vitamini gibi
vitamin ve minerallerin doktor kontrolünde alınması gerekiyor.
Bunun da bir yaşam biçimi haline getirilmesi gerekiyor. Nasıl ki
sedefi olan bir hasta onunla yaşamayı öğreniyorsa haşimato ile de
yaşamayı öğrenmek lazım çünkü haşimatoyu ortadan kaldırıcı bir
yöntem ve tedavi yok. İlave mineraller, vitaminler ve daha elle
tutulur, objektif bir sonuç aldığımız için lazer tedavisi
yapılıyor. Şu an için günümüz biliminin bize gösterdiği şeyler
bunlar" dedi.
"HAŞİMATO HASTALARI BESLENME ALIŞKANLIĞINI
DEĞİŞTİRMELİ"
Haşimato hastalığının hücresel düzeyde tiroid iltihabı olduğunu ve
otoimmün bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Erbil, hastaların
hayat boyu alışkanlıklarını değiştirmeleri gerektiğini ve bu
hastalıkla yaşamayı öğrenmeleri gerektiğini belirterek şunları
söyledi:
"Behçet gibi, sedef hastalığı gibi otoimmün bir
hastalıktır. Türkiye'de kadınların yüzde 30-35'inde görülüyor.
Dünyada da benzer sıklıkta görülüyor. Tek bir nedene bağlı değil.
Viral, çevresel etkenler, kirlilik, çernobil, aşırı iyot fazlalığı
gibi nedenlerin hepsi haşimatoyu başlatan nedenler olabilir ama tek
bir neden olmadığı için ortadan kaldırılabilecek bir durum değil.
Bir de genetik özelliği var. Anne-kız hastalığı da deniliyor.
Özellikle kadınlarda çok yaygın bir hastalık."
"HAŞİMATO HASTALIĞINDA TİROİD HÜCRELERİ BİRBİRİNİ
PARÇALIYOR"
Haşimatonun tiroid iltihabı olduğu için tiroid hücrelerinin
birbirini yabancılayarak parçalamaya başladığını açıklayan Prof.
Dr. Erbil, hücrelerin yok olmasıyla birlikte hormon yapacak hücre
sayısının da azaldığını ve tiroid yetmezliği olduğunu belirterek
şunları söyledi:
"Hücreler yok oldukça hormon yapacak hücre sayısı azalıyor
ve tiroid yetmezliği oluyor, hastalar hiptiroidi dediğimiz duruma
giriyorlar. Her sene, gelişen bu hipotiroidi yüzde 5 oranında
derinleşiyor. Tiroid hormonu azalınca dışarıdan sentetik tiroid
hormonu veriliyor ama tiroid hormonunun verilmesi haşimatodaki o
yaygın şikayetleri tek başına geçirmiyor. Halsizlik, yorgunluk,
depresyon, uyku hali, kilo verememe, kilo alma vb. Biz eksik olan
hormonu sentetik olarak veriyoruz. Bilimsel yayınlar da zaten tek
başına hormon kullanımının bu şikayetleri geçirmediğini söylüyor. O
nedenle bir takım destek vitamin, mineral takviyeleri gerekiyor.
Mesela D vitamini eksikliği ile çok sık görülüyor. Dolayısıyla D
vitamini tedavisi yapmak lazım. Selenyum kullanmak lazım. Her
hastadaki eksikliğe göre magnezyum, çinko da verilmeli. Yine hasta
özelinde bir durum yoksa iyot almalı. İyotlu tuz kullanmayı
önerioruz çünkü tiroid hormonu yapılabilmesi için vücuda mutlaka
iyodun girmesi gerekiyor."