Haşim Kılıç'tan seçim barajı açıklaması
Abone olHürriyet gazetesi yazarı Taha Akyol'a konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, seçim barajıyla ilgili önemli açıklamayar yaptı.
İNTERNETHABER.COM -
Hürriyet gazetesi yazarı Taha Akyol, Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç'a seçim barajına ilişkin gelinen noktayı sordu.
Usul sorunu olduğunu belirten Haşim Kılıç, "Öylesine önemli usuli sorunlar ki, bunlar hakkında bireysel başvurulara bakan bölüm değil, AYM Genel Kurulu'nun karar vermesi gerekecek. Önce bu usul sorunları hakkında bir karar vereceğiz" dedi.
"Bunlar ayrıntılı olarak müzakere etmemiz gereken sorunlardır.
Usul konusunda bir
'kabul edilebilirlik' müzakeresi yapacağız" diyen Haşim Kılıç, şu
önemli notu düştü: "AYM'nin bu konuda vereceği karara göre, ya
esasa geçeceğiz veya usuli engellerden dolayı reddedeceğiz. Daha bu
müzakereyi yapmadık. Usul açısından dava 'kabul edilebilir' mi,
değil mi? Bu bile belli değilken
davanın sonucu hakkında hiçbir şey söylenemez."
Taha Akyol'un 'Baraj iner mi?' başlıklı bugünkü yazısı şöyle:
YÜZDE 10 BARAJI DÜNYADA
YOK
Yüzde 10 barajı Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilir mi, ya
da bunun hak
ihlali olduğu yolunda bir karar çıkar mı?
Böyle bir sorunun cevabı nasıl araştırılır?
Dünyada emsali bulunmayan yüzde 10 barajı konusundaki siyasi
görüşümüz ne
olursa olsun, bu sorunun cevabını hukuk açısından düşünmek
gerekir.
USUL SORUNLARI VAR
Önce AYM Başkanı Sayın Haşim Kılıç'a sordum, durum nedir diye...
Şu cevabı verdi:
"Bu konuda bireysel başvuruda bulunan partiler, bizden yüzde 10
barajının hak ihlali
olduğunu tespit etmemizi ve iptal kararı vermemizi istiyorlar.
Tabii şu aşamada esasa
dair bir şey söyleyemem. Öncelikle halledilmesi gereken önemli usul
sorunları var çünkü."
Çünkü hukukta "usul esastan önce gelir" diye temel bir kural
vardır.
AYM GENEL KURULU'NUN KARAR VERMESİ
GEREKECEK
Kılıç'ın sözlerindeki "önemli usul sorunları" deyiminin altını
çizmek gerekir. Bunları
şöyle anlattı:
"Raportörün raporunda bunlar ayrıntılı olarak anlatılmış. Öylesine
önemli usuli
sorunlar ki, bunlar hakkında bireysel başvurulara bakan bölüm
değil, AYM Genel
Kurulu'nun karar vermesi gerekecek. Önce bu usul sorunları hakkında
bir karar
vereceğiz."
KARARIN MUTAHABI HANGİ
MERCİ?
Bu usul sorunları kavramını basitçe şöyle anlatabilirim: Hak ihlali
sayılan bir işlemin
yapılmasından itibaren ancak 30 gün içinde AYM'ye bireysel başvuru
yapılabilir. Bir
ceza davasında tutuklama yıllarca sürmüşse bile son tahliye
talebini reddeden
mahkemenin kararına karşı 30 gün içinde AYM'ye başvuru yapılıyor
mesela.
Otuz yıldır uygulanan yüzde 10 barajı konusunda, herhangi bir
merciin böyle bir ara
kararı var mı? Yoksa otuz günlük süre çoktan geçmiş mi?... Olası
bir kararın
"muhatabı" hangi mercidir?...
Böyle çeşitli usul sorunları.
DAHA KABUL EDİLMEDİ
Başkan Kılıç şöyle devam etti:
"Bunlar ayrıntılı olarak müzakere etmemiz gereken sorunlardır. Usul
konusunda bir
'kabul edilebilirlik' müzakeresi yapacağız. AYM'nin bu konuda
vereceği karara göre,
ya esasa geçeceğiz veya usuli engellerden dolayı reddedeceğiz. Daha
bu müzakereyi
yapmadık. Usul açısından dava 'kabul edilebilir' mi, değil mi? Bu
bile belli değilken
davanın sonucu hakkında hiçbir şey söylenemez."
Mahkeme 30 günlük sürenin geçmediğine dair gerekçeler bulur da
"kabul
edilebilirlik" kararı verirse, işte o zaman yüzde 10 barajı insan
hakları ihlali midir,
değil midir diye bakacak.
Demek ki, AYM'nin daha esasa girmeden, davayı usul şartları
bakımından reddetmesi
ihtimali pekâlâ var. Bu aşamayı geçerse ancak ondan sonra esas
incelemesine
girecek.
Kılıç, bu "usul incelemesi"nin 2-3 hafta sonra başlayabileceğini de
söyledi.
HUKUK NE DİYOR?
Şahsi kanaatimce, usul bakımından, bireysel başvuru süresinin 30
gün olması çok
önemli bir faktördür.
Esas bakımından ise, yüzde 10 barajı konusunda DEHAP'ın başvurusu
üzerine AİHM
Büyük Dairesi'nin 2008 yılında verdiği bir karar vardır. AİHM'nin
ilgili dairesi yüzde
10 barajı hak ihlali saymamış, itiraz üzerine dosya AİHM'de "Büyük
Daire"ye gelmişti.
17 üyeli Büyük Daire'nin 4'e karşı 13 oyla aldığı karara göre, çok
özetle:
"Yüzde 10 barajı hiçbir demokratik ülkede görülmeyen 'aşırı' bir
orandır fakat seçim
sistemleri ülkelerin egemenlik haklarındandır, yüzde 10 barajı
insan hakları ihlali
sayılmaz." (Başvuru No. 10226/03)
Anayasa Mahkememiz de 1995 yılında yüzde 10 barajını "temsilde
adalet,
yönetimde istikrar" ilkesine aykırı bulmamış, sadece yüzde 10
barajı devam ederken
ilaveten yerel barajlar getirilmesini iptal etmişti. (Karar No.
1995/59)
Netice: Dosyada farklı kanıtlar yoksa, bu verilerle düşündüğümde,
ben AYM'den
yüzde 10 barajını "ihlal" sayan bir kararın çıkacağını pek
sanmıyorum.
Görüşüm, barajın yüzde 5'e inmesidir; fakat bunun sorumluluğu
yargıya değil,
yasamaya aittir.