Haşim Kılıç’ın açıklamaları...
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Anayasa Mahkemesi’nin uzun tutukluluk kararıyla ilgili Haşim Kılıç tarafından yapılan açıklamaları değerle...
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Anayasa Mahkemesi’nin uzun
tutukluluk kararıyla ilgili Haşim Kılıç tarafından yapılan
açıklamaları değerlendirdi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Filistin’in Ankara Büyükelçisi
Nabil Maarouf’u kabul etti. Başbakanlık Merkez Bina’da gerçekleşen
kabulde Filistin Büyükelçisi, Mescid-i Aksa’nın görüntüsünün yer
aldığı bir tabloyu Bekir Bozdağ’a hediye etti. Kabulün ardından
gazetecilere açıklamalarda bulunan Bekir Bozdağ, toplantıda
Türkiye-Filistin ilişkileri üzerinde değerlendirmelerde
bulunduklarını söyleyerek, Ramazan-ı Şerif’i tebrik etti.
Filistin Büyükelçisi Nabil Maarof ise, Türkiye’nin Filistin halkına
vermiş olduğu destekten dolayı teşekkürlerini iletmek üzere
geldiğini söyledi. TİKA’nın Batı Şeria ve Gazze’de yaptığı
yardımlar için de teşekkür eden Maarof, "Aynı zamanda Türkiye
eğitim alanında da Filistin’e çok büyük destekler vermektedir. Bu
anlamda Filistinli öğrencilere çok büyük sayıda burslar
verilmektedir" şeklinde konuştu.
Filistin Büyükelçisi ayrıca, İsrail hapishanelerinde yatan
Filistinlilerin ailelerine yardım etmesi için Türkiye’de bir vakıf
kurmak için çalıştıklarını anlattı.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ise, Filistinli esirlerin
ailelerine yardım amaçlı Türkiye’de kurulmaya çalışılan vakıf
hakkında Filistinli Büyükelçi’nin kendisine bilgi verdiğini
söyledi. Bozdağ ayrıca Kudüs’te merkezi bulunan Yunus Emre Kültür
Merkezi’nin Gazze ve Batı Şeria’da da şubesi açılması için
kendilerine talep geldiğini ve buna sıcak baktıklarını söyledi.
HAŞİM KILIÇ’IN AÇIKLAMALARI
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, açıklamalarının ardından
gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Bir gazetecinin Anayasa
Mahkemesi’nin uzun tutukluluklarla ilgili verdiği kararı
hatırlatarak, “Haşim Kılıç yasa koyucuya verilen 1 yıl süreyi
beklemeye gerek yok dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?”
şeklindeki sorusu üzerine şunları söyledi:
"Tutuklama bizim hukukumuzda bir tedbirdir, zorunlu bir uygulama
değildir. Yeni CMK yürürlüğe girmeden önce tutuklamayla ilgili bir
üst sınır yoktu. Dolayısıyla hakim veya mahkeme tutuklama kararı
verdiği zaman, bu uzunca bir zaman devam edebiliyordu. Yapılan bir
düzenleme ile biz bunu bazı suçlar için 2 yıl, bazı suçlar için 5
yıl, örgütlü suçlar bakımından, terör suçları bakımından da azami
10 yıl ile sınırladık. Yani mahkemenin takdirine bağlı bir olaydır
ama mahkeme bunu ilanihaye sürdüremez, sürdürmemesi lazım. Onun
için de bir azami sınır koyduk.
Esasında mahkemeler bu azami sınıra uymadan da tutuklama
kararlarını gözden geçirip tahliye kararları her zaman
verebilirler. Çünkü bunu tutuklamaya mahkemeyi mecbur kılan bir
düzenleme hukukumuzda olmadığı gibi tahliyeye mecbur kılan bir
düzenleme de yoktur. Bu tamamıyla mahkemelerin takdirindedir.
Sadece 10 yıllık o üst sınır tutukluluğun uzun sürmemesi için
konulmuş bir zorunlu süredir. O süre dolduğu zaman mahkeme artık bu
konuda ayrı bir değerlendirme yapmayacaktır. Tutukluluk haline bu
azami süre dolduğu için son vermek zorunda kalacaktır. Esasında bu
10 yıllık süre bir iyileştirme olarak getirilmiş bir adımdır.
Tabi bir başka adım daha attık biliyorsunuz. O da Adli Kontrol
Mekanizması’nı getirdik. Mahkemeler, hakimler hemen tutuklama
kararı vermesinler, tutuklama dışında başak tedbirler var, onları
da uygulasınlar diye o noktada Adli Kontrol de getirdik. Esasında
biz bu alanda mahkeme ve hakimlerin elindeki enstrümanı çoğaltan
adımlar attık. Tutuklamayı objektif nedenlere bağlayan başka
düzenlemeler de yaptık. Pek çok iyileştirmeler yaptık.
Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar, Sayın Kılıç’ın da açıkladığı
gibi 10 yıllık süreyi ölçülülük ilkesine aykırı görerek, fazla
bularak iptal eden bir karardır. 10 yıllık azami süre iptal
edilmiştir. Ancak bunun yürürlüğe girmesi için 1 yıllık bir süre
öngörmüştür yasama organına. Yasama organı bu 1 yıllık süre
içerisinde yeni bir yasal düzenleme ihtiyacı duyarsa onu
yapacaktır. Eğer yeni bir yasal düzenleme yapma ihtiyacı duymazsa
herhangi bir yasal düzenleme yapmayacaktır. Bu takdirde de 1 yıl
sonra 10 yıllık azami süre uygulaması kendiliğinden ortadan
kalkacak, onun yerine 5 yıllık azami süre uygulaması
gelecektir.
Tabi şuanda Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın söylediği ölçülülük
ifadesi, gerekçede nasıl gerekçelendiriliyor, başka neler var
gerekçede; onları ancak bu kararın gerekçesinin yayınlanmasından
sonra göreceğiz. Ondan sonra bir değerlendirme yapılabilir.
Tabi tutuklama demin de söyledim Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı
olsa da olmasa da, eski düzenleme yürürlükte olsa da, olmasa da
tamamen mahkemelerin takdirinde olan bir konudur. Mahkemeler takdir
içinde olan bu konuda dosya ve delil durumuna göre kendi
değerlendirmeleri sonucunda karar alma yetkisine her zaman
sahiptir.”
"TUTUKLAMA MAHKEMENİN TAKDİRİNDEDİR"
Bekir Bozdağ, başka bir gazetecinin “Peki neye göre karar
alacaklar. 5 yıl mı, 10 yıl mı azami süre?” sorusu üzerine şuan
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının gerekçesinin açıklanmadığını
hatırlattı. İptal edilen hükmün yürürlükte olduğunu söyleyen
Bozdağ, “Mahkeme bir değerlendirme yapacaksa, bu hükmün yürürlükte
olduğunu da dikkate alarak değerlendirme yapacaktır. Ama bu
yürürlükte olma hükmü, mahkemeyi de buna zorlayan bir hüküm
değildir. Yani siz tutukladığınızı 10 sene dolana kadar, tutuklu
yargılayacaksınız diye mahkemeleri zorlayan bir hüküm değildir. Bu
mahkemelerin takdirinde olan bir konudur” diye konuştu.
Bozdağ, üst sınırın belirlenmesi için bir düzenleme yapılıp
yapılmayacağı sorulması üzerine ise şunları kaydetti:
“Anayasa Mahkemesi’nin kısa kararından benim anladığım 10 yıllık
sürenin fazla olduğu ve Anayasa’ya aykırı olduğu yönündedir. Ama 10
yılın altında bir süre olur mu, olmaz mı, ne kadar olur olursa,
bunu yasamanın takdirine bırakan bir karar bu. Tabi buna dair
değerlendirmeyi gerekçeli kararı gördükten sonra ancak mümkün
olacaktır. Gerekçeli karar okunduktan sonra yasama organı belki bir
düzenleme yapma ihtiyacı duymayacaktır. 1 sene sonra yürürlüğe
girecektir. Belki de bir düzenleme yapma ihtiyacı duyacak, o zaman
da 10 yılın altında başka bir süre belirlemek gerekirse nasıl bir
süre belirleyeceğine karar verecektir. Ama bunun tamamı Anayasa
Mahkemesi’nin gerekçeli kararının yayınlanmasından sonra ancak
yapılabilecek değerlendirmeler sonucunda ortaya çıkacaktır.”
"ANAYASA MAHKEMESİ’NİN KARARI BANA GÖRE AÇIK BİR KARAR"
Bekir Bozdağ, üst sınırın 5 yıl mı yoksa 10 yıl mı olacağına dair
başka bir soru üzerine ise şunları kaydetti:
“Anayasa Mahkemesi kararı bana göre açık bir karar. O karar da
diyor ki, ‘bu hükmün 10 yıl olan kısmının iptaline ancak iptal
edilen hükmün yürürlüğünün de 1 yıl sonra yürürlüğe girmesine karar
veriyor. Dolayısıyla 1 yıl içerisinde azami sınıra ilişkin hüküm
yürürlüktedir. Yani karar bu noktada çok açık. Ama mahkemeler demin
de söyledim tutuklama kararı tamamen takdire bağlı bir karardır.
Mahkemeler bu konuda her zaman değerlendirme yapma hak ve yetkisine
sahiptir.”
(İHA)