Haşim Kılıç AYM'yi Gülenistlere verecek! ŞOK İDDİALAR
Abone olTürkiye gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, Haşim Kılıç'ın Anayasa Mahkemesi'ni Gülenistlere teslim edeceğini iddia etti.
İNTERNETHABER.COM
Yeni adli yıl açılışında konuşan Anayasa Başkanı Haşim Kılıç "Bana
da fişleme usulü bir liste geldi ve ben o listeyi kaldırdım attım"
ifadelerini kullanmıştı. Eleştirilerin hedefi
olan bu sözler çok tartışıldı.
Türkiye gazetesi yazarı Yıldıray Oğur ise bugünkü köşesinde AYM
Başkanı Kılıç'a bu sözleriyle ilgili kritik sorular
yöneltti.
Cemaatin Anayasa Mahkemesi'nin kadrolarında etkinliğinin
aşkar olduğunu yazan Oğur, 1 ay sonra emekliye ayrılacak olan
Kılıç'ın AYM'yi kendi deyimiyle 'Gülenistler'e teslim edeceğini
iddia etti.
Yıldıray Oğur'un 'Ankara’daki paralel Pleasantville' başlıklı
bugünkü yazısı şöyle:
BÜROKRATLARIN PARALEL DEVLET
PERFORMANSLARI...
98 yapımı filmde iki zıt karakterli kardeş televizyon izlerken
Pleasantville adlı siyah beyaz dizinin içine düşerler.
Pleasantville, bir mutluluk kasabasıdır, bütün aileler mesut, bütün
çocuklar başarılı, bütün sofralar tıka basa doludur. Şehirde her
şey tıkır tıkır işler. Suç yoktur, trafik yoktur, Yağmur yağmaz,
şimşek çakmaz. Cinsellik yoktur, tıka basa dolu kütüphanedeki
kitaplar da boştur...
Geçen hafta Ankara’da resepsiyonu, Adli Yıl açılışlarında
bürokratların paralel devlet performanslarını izlerken insan
Pleasantville’i hatırlıyor. Bütün bir memleket aylardır bu mevzuyla
sarsılırken, onlar mutlu mesut kasabalarında, Devlet
Mahalleleri’nde sorunsuz yaşayıp gitmektelermiş meğer…
Hesap vermeleri gereken bir mevzu hakkında bu kayıtsızlıkları bir
tarafa, bir de üstüne atar yapmasınlar mı?
PARALEL HUKUK BÜROLÜRO
VAR
Eh birinin Pleasantville’e girip hayatın gerçekleriyle onları
tanıştırması gerekiyormuş demek...
İstanbul’da kıdemli bir avukata gitseniz, Yargıtay’a gitmiş
davanızla ilgili, hangi dairenin cemaatin elinde olduğunu sorsanız,
size şap diye daireleri sıralar hatta üstüne size bu işi
halledebilecek paralel hukuk bürolarının adlarını verir. Ama Adli
Yıl açılışında konuşup yargıya siyasi müdahalelerden bahseden
Yargıtay Başkanı’nın bu iddialar umurunda değildir.
Hakimler görmedikleri dosyalar için Twitter’da “Selam örgütü
çözüldüğünde Pers yayılmacılığının derin kökleri de sökülmüş
olacaktır” yazar, savcılar Başbakan’a hakaret eder, sonun Kaddafi
gibi olacak, diye tehdit eder, “Açılım sürecindeki ihanetler o
kadar büyük ki” diye eser gürler, HSYK’nın dairesi haklarında tek
bir soruşturma izni veremez, ama Yargıtay Başkanı’nın Devlet
Mahallesi’ndeki mutlu mesut Pleasantville’nde internet çekmediği
için o bunlardan da haberdar değildir ve Adli Yılı İsveç
Yargıtay’ının başkanı gibi açar.
İŞİN İÇİNDEN
ÇIKIVERDİLER
Subayların eşlerinin saçı peruk mu gerçek mi, topuklarında namaz
izi var mı yok mu, içki içer mi içmez mi konularında ihtisas sahibi
bir ordunun komutanı, Wikileaks belgelerinde bütün dünyanın
okuduğu, sokaktaki insanların bile “şöyle şöyle yapıyorlar” diye
tarif ettiği ordudaki paralel yapılanma hakkında “Konuyla ilgili
MİT ve Emniyet’ten bilgi istedik, gelmedi. İmzasız ihbarla işlem
başlatmayız” deyip işin içinden çıkıverir.
Peki, habersiz kuş uçmaması gereken karargâhlarınıza muhtelif kargo
uçakları inip kalkarken “siz ne yaptınız, hangi idari soruşturma
açtınız, iddialarını soruşturdunuz mu? Yalansa çıkıp yalan dediniz
mi? Yoksa muhtemelen bir paralel cuntayla birlikte yaşıyoruz da
farkında değil miyiz” soruları nizamiyenin kapısından bile
giremez.
En acayibi, 2010 referandumunda halkın yüzde 58’inin yargı
sistemimizin tepesinde bir temyiz mahkemesine çevirdiği, büyük bir
sorumluluğu emanet ettiği Anayasa Mahkemesi’nin Başkanı’nın
sözleri.
YANIT VERECEĞİNE ATAR
YAPTI
Ayyuka çıkmış iddialar hakkında doyurucu bir cevap vereceğine,
kurumundaki paralel yapılanma hakkında "Bana da fişleme usulü bir
liste geldi ve ben o listeyi kaldırdım attım, bütün kuruma ilişkin
bir listeydi. Ne imza var ne bir şey var hiçbir şey yok. Kendine
göre bir fişleme yapmış” deyip atar bile yaptı.
CEMAAT MAHKEMENİN TÜM NOKTALARINI ELE
GEÇİRDİ
Halbuki daha bir ay önce kuruma bizzat kendisinin aldığı,
Harvard’da Soas’da eğitimini tamamlamış raportör Doç. Dr. Emir Kaya
kamuoyuna açık bir mektup yazıp şöyle demişti: “Fethullah Gülen
cemaati olarak bilinen oluşum, Mahkemenin tüm resmî ve gayriresmî
noktalarını ele geçirmiş, yumuşak-sert yöntemlerle nüfuzunu
arttırmış, kendi plan ve gündemlerini en belirleyici unsur hâline
getirmiştir. Bu durum, kurum içi haksızlıklar sistematiğinin olduğu
kadar, büyük ölçüde kontrol altında tutulan ve kamuya açık olmayan
yargılama süreçlerinin de ana etkenidir.”
Peki, haklı olarak imzasız ihbar mektuplarına, fişlemelere karşı
çalışanlarını koruyan Haşim Kılıç, raportörünün isim, rakam, olay
vererek anlattığı bu ciddi iddialarıyla ilgili ne yaptı? Herhangi
bir idari soruşturma açtı mı? İnceleme yaptırdı mı? Hayır,
raportörü işten çıkardı.
Peki Haşim Kılıç’ın aylardır etrafta dolaşan şu sorulara en yüksek
mahkemenin başkanı olarak mugalata, hukuk devleti demagojisi
dışında bir cevabı var mı?
Gerçekten de Anayasa Mahkemesi’nin genel sekreteri, genel sekreter
yardımcıları, bütün başraportörleri aynı cemaatin üyesi mi? Neden
sadece onlar AİHM’ye staja gönderildiler? Bu tuhaf bir durum değil
mi?
GÜLEN ALEYHİNE BAŞVURU YAPILABİLİR
Mİ?
Mahkemenin bireysel başvuru hakkına bakan mekanizmasındaki idari
kadrosunun hepsinin cemaatten olduğu doğru mu? Bu bir rastlantı mı?
Fethullah Gülen aleyhine bir bireysel başvuruda bu sistemin adalet
sağlayacağını garanti ediyor musunuz?
Her pazartesi saat 09.00’da mahkemede cemaatin AYM istişaresi
yaptığı iddiası doğru mu? ABD Yüksek Mahkemesi’nde Mormonların ya
da AİHM’de Opus Dei tarikatı üyelerinin benzer toplantıları var
mıdır?
Başvurular hakkında uzman olmayan üyelerin birbirinden habersiz
gibi benzer raporlar yazan başraportörler ve raportörler tarafından
yönlendirildiği doğru mu?
Aksi bir örnek olan Balyoz kararında raportörlerin direnmesine
rağmen kamuoyu beklentileri yüzünden karar verildiği iddiaları için
ne diyorsunuz?
Twitter kararında CHP’li vekilin başvurusunun bir gün sonra
incelemeye alınması, üyelerin okumadan kararın verilmesinin
arkasında herhangi gibi siyasi motivasyon, mesaj verme kaygısı,
organizasyon var mıdır?
HSYK'NIN CEMAATÇİLERİ AYM'YE Mİ
ALINIYOR?
HSYK’nın cemaatçi bilinen üyelerinin yakın akrabalarının mahkemede
başraportör, raportör, üst düzey idari memur olarak görev yapması
rastlantı mıdır, bu iki kurum arasındaki tuhaf paralellik rutin
midir?
HSYK üyesi Ahmet Hamsici'nin hükümete karşı yaptığı deklarasyonun
aç bir Anayasa Mahkemesi başraportörü tarafından yazıldığı doğru
mudur? Bu deklarasyon üzerine bir değerlendirme yazması için aynı
raportöre görev verdiğiniz doğru mu?
Mahkeme’deki bir törende "Yasamayı da, yürütmeyi de, yargıyı da
hizaya soktuk, sokacağız" dediğiniz doğru mu? Söylediyseniz bu
sözleri güçler aykırılığı ilkesiyle nasıl bağdaştırıyorsunuz?
KONUŞMAYI CEMAAT Mİ
HAZIRLADI?
En son yaptığınız konuşmayı cemaatten olduğu söylenen bir
raportörün hazırladığı iddiaları gerçek midir?
Mahkeme raportörlerinin yüzde 60’ının aynı cemaatin mensubu olması,
15 cemaatçi raportör yardımcısının 5 yıl sonra raportör olup 40 yıl
kurumda kalmayı garantileyeceği iddiaları dedikodu mudur, bu
iddialar soruşturulmayı hak etmemekte midir?
Ülkenin en önemli mahkemesinin bir cemaat tarafından ele
geçirilmesi, 40 yıllık kadrolarının şekillendirilmesi gibi iddialar
“yırtıp attım”la üzerini kapatabileceğiniz iddialar mıdır?
Bir hukuk devletinde böyle paralel kadrolaşmaya izin verilir mi? Bu
her vatandaş için endişe verici değil midir?
Bir sene sonra emekli olacağınız Anayasa Mahkemesi’ni
Kemalistlerden alıp Gülenistlere teslim etmek bir liberal demokrat
bir hukuk adamı için övünç kaynağı mıdır?
Sorumlu olduğunuz 70 milyon vatandaşa bir açıklama borcunuz yok
mu?
Ve son soru: Pleasantville filmini izlediniz mi?