Hasan Şaş, yavaş yavaş
Mısır'ın başkenti Kahire'nin ünlü
El Halil Çarşısı, bizim Kapalı
Çarşı'ya benziyor, ne ararsanız var bu çarşıda. Alış-veriş
günü El Halil Çarşısı'nda dolaşıyoruz.
Satıcıları Arapça ve İngilizce'nin dışında en
az bir dil biliyor. Türk olduğumuzu anlayan
satıcıların yüzündeki tebessüm beliriveriyor.
Mısır'da en meşhur Türk ise
Hasan Şaş. Mısır'da ne yana döndüysek,
"Siz Türk müsünüz?" sorusunun ardından şu sözler
dökülüyor ağızlardan:
-Hasan Şaş yavaş yavaş.
Peki nedir bu işin
sırrı?
Hasan Şaş Mısır'da neden bu kadar ünlü?
Hasan Şaş'ı Mısırlılar'a sevdiren iki neden
varmış.
Birincisi Hasan isminin Arapça oluşu, ikincisi
ise milli oyuncumuzun Dünya Kupası maçlarındaki mükemmel
performansı.
Boğazın kıymetini bilelim
Uzaklar.com sitesinde Mısır'la
ilgili yazılan tanıtım yazısında, Nil nehrinin
Mısırlılar için ne kadar önemli olduğu yazılıyor.
Uzaklar'ın editörü, "Eğer bir gün Mısır’a
yolunuz düşer de, Nil nehrinden su içerseniz geri dönüşünüz garanti
gibi bir şeydir" diyor.
Anlaşılan o ki, Uzaklar'ın editörü,
Mısır'dan hayli zamandır uzak kalmış!
Abant Platformu'nun 12'cisi için geçen hafta
Mısır'a gittim. Bırakın Nil nehrinden su içmeyi, o suya elini
sokanlar ülkesine sağlıklı dönemez!
Neden?
Her yer pislik içinde çünkü! Ama buna rağmen Mısırlılar, Nil nehri
ile İstanbul boğazını mukayese edebiliyor:
-Sizin boğazınız varsa, bizim Nil'imiz var.
Mısırlı garsonun bu sözlerinden sonra İstanbul
boğazı gözümde daha da büyüdü. Ne olur, bu güzelliğin
kıymetini bilelim... Bir tek boğaz mı, Türkiye'nin
kıymetini bilelim.
Mısır'ın o keşmekeş trafiğini, şehrin
göbeğindeki pisliği, Nil nehrinin etrafını saran o
çarpık kentleşmeyi görünce, ne yalan söyleyeyim, halimize
şükrettim.
Fenerbahçe bizi üzüyor!
Mısır'a keyifle gittik, Galatasaray Ali
Sami Yen'de Denizli karşısında iki puan
birden bırakmıştı çünkü. Pazar akşamı Antalya'dan gelen
haberle sarsıldık. Koyu Fenerbahçe taraftarı Eser
Karakaş, o kadar üzülmüştü ki, duyuyor ama duyduklarını
duymamazlıktan geliyordu.
Star'ın Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar'ın
8 yaşındaki oğlu Bora, üzülmesin diye, çok sevdiği
Fenerbahçe'den vazgeçmiş.
-Neden Bora?
-Fenerbahçe beni üzüyordu, üzülmemek için
bıraktım.
Bu yaştan sonra takım bırakacak değilim ama,
hakikaten Fenerbahçe bizi çok üzüyor.
Ne yapacağız bilmiyorum!