Hasan Cemal köşk için kime oy verecek?
Abone olHasan Cemal kişisel tarihinde ikinci kez kime oy vereceğini açık açık yazdı. Ama bu sefer geçen seferki gibi düşünmüyor... İşte Hasan Cemal'in oyunun rengi....
Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin hakkında,
'nüfuzunu kötüye kullanmak'tan ve 'yargıya müdahale etmek'ten
dolayı soruşturma açılması ve gözaltına alınıp saatler boyu
sorgulanması sonrasında Fransa'da başlayan demokrasi tartışmasını
köşesine taşıyan Hasan Cemal, T24'teki
köşesinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kullanacağı oyun
rengini açıkladı.
Hasan Cemal, bir yandan "Başbakan Erdoğan'ın sicili" başlığı
altında yapıtığını iddia ettiği şeyleri sıraladı, diğer yandan da
"Hangi birini yazayım?..Bunlar yazılmadan olur
mu?.." diye sordu.
YEREL SEÇİMDE İLK KEZ
AÇIKLAMIŞTI Gazeteciler, yazarlar hangi siyasi partiye oy vereceklerini açıklamalı mı, oy verecekleri parti için seçmenden oy istemeli mi tartışması dünya ve Türkiye medyasında tartışıla dursun, çok sık yapılan bu uygulamaya 30 Mart tarihindeki yerel seçimlerde de Hasan Cemal "kendisi için ilk kez" hayata geçirmiş ve oyunun rengini açıklamıştı. 24 Mart günü şöyle yazmıştı Hasan Cemal: Hayatımda ilk kez adını koyuyorum İyi güzel. Ama lafı yine uzattın Hasan Cemal. Ayrıca, senin oyunun rengi de belli. O zaman niye adını koymuyorsun? Haklısın birader. Ben de hayatımda ilk kez bir seçimde oyumun adını koyuyorum: 30 Mart'ta sandığa gidip oyumu CHP ve Mustafa Sarıgül'e atacağım. |
Ardından da Köşk seçimlerinde kime oy
vereceğini açıkladı.
İşte Hasan Cemal'in yazısından çarpıcı bir bölüm:
SANKİ BAŞBAKAN BUNLARI
YAPMADI
Olacak şey değil.
Sanki bu Başbakan, kendi iktidarına,
kendi bakanlarına, kendi oğluna uzanan yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarını
durdurmadı.
Dosyaları kapattırmadı.
Sanki bu Başbakan, yolsuzluk ve rüşvet
dosyalarını takip eden savcıları, polisleri bir anda görevlerinden
uçurmadı.
Sanki bu Başbakan, yolsuzluk ve rüşvetle
ilgili soruşturma dosyalarını takiple görevli savcıların emirlerini
dinlemeyen polislerin atamalarını yaptırmadı.
Böylece, bir ‘yargı
darbesi’nin altına imza
atmadı.
Sanki bu Başbakan, ‘böcek
soruşturması’yla ilgili beş
polis mahkeme tarafından serbest
bırakılınca, bas bas bağırıp onların tekrar tutuklanmasını
sağlamadı.
Sanki bu Başbakan, hem yeni
HSYK Kanunu’yla, hem
de Yargıtay’ı da kapsayan son yasal düzenlemelerle,
yürütme olarak
‘yargı’yı
kuşatmadı, teslim almadı.
Sanki bu Başbakan, bir telefonla
Adalet Bakanı’nı
Yargıtay nezdinde devreye sokarak bir büyük işadamının beraat
kararını bozdurmak istemedi.
Sanki bu
Başbakan, “Kırın evinin kapısını alın o
gazeteciyi! Savcı mırın kırın mı ediyor, alın onu da içeri!
Gerekirse sonra kanun da çıkarırız” diyerek hukuk adına ne varsa
yerle bir eden Başbakanlık Müsteşarı’nı İçişleri Bakanı yapmadı.
Sanki bu Başbakan, bir devlet ihalesini
bir büyük gruptan aldırıp diğerine verdirmedi.
Sanki bu Başbakan, Danıştay’a o değil bu
yargıcın, üniversite rektörlüğüne o değil bu profesörün seçilmesi
için telefon talimatı vermedi.
Sanki bu Başbakan, ‘Alo Fatih’ hattıyla haber
attırmadı.
Gazeteci attırmadı.
Yazar attırmadı.
TV’de program sansür ettirmedi.
Kimin televizyona çıkıp kimin çıkmayacağına dair talimatlar
vermedi.
Sanki bu Başbakan, bir medya sahibini
telefonda ağlatıncaya kadar azarlamadı.
Erdoğan’ın sicili örtbas edilemez
Hangi birini yazayım?..
Bunlar yazılmadan olur mu?..
(...)
Benim oyum kime?
Yazın bir kenara:
Demokrasilerde hiç kimse hukukun üstünde
olamaz.
Ve unutmayın:
Demokrasi ve hukuk bir gün Türkiye’de geçerli
olacaktır.
Az daha unutuyordum.
10 Ağustos’ta oyum hangi adaya mı?
Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyumu, HDP adayı
SelahattinDemirtaş için
kullanacağım.