HAS Parti'nin Süryani kurucusu
Abone olHAS Parti siyaset sahnesindeki yerini aldı. Partiye katılan farklı isimler dikkat çekiyor. İşte onlardan biri de Süryani Ferit Özcan.
Kurtulmuş’un yeni partisi üzerinde herkes çok konuştu, çok şey
söyledi. HAS Parti özellikle, farklı görüşlerden insanları bir
araya getirdiği kurucular kurulu listesiyle dikkatleri çekti.
HAS Parti’nin kurucuları arasındaki en farklı isim bir Süryani olan Ferit Özcan… Süyani Kadim Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan Özcan; cemaati içerisinde sevilen, sayılan, sözüne başvurulan kadim bir şahsiyet aynı zamanda. Zümrüt Sönmez Ferit Özcan ile HAS Parti’yi ve Türkiye’deki Süryanileri konuştu.
HAS Parti’ye nasıl katıldınız?
Diyarbakır
Eski Müftüsü Abdülbaki Erdoğmuş aracılığıyla Numan Bey’le tanıştım.
Saadet Partisi genel başkanlığı sırasında cemaatimizi ziyarete
gelmişti. Sayın Kurtulmuş o ziyarette yapmış olduğu konuşmayla
cemaatimizin yöneticilerinin bulunduğu hazirunun gönüllerini
fethetmişti. Dolayısıyla benim de dostum oldu. Birçok konuda
fikirlerimizin ortak olduğunu gördük, birbirimize inandık. Numan
Bey daha sonra bana HAS Parti için teklifte bulunduğunda çekinmeden
kabul ettim.
Sayın Kurtulmuş, tüm farklılıkları bir arada tutabilen, her ferdin, her bireyin hak ve hukukuna riayet edebilen bir ruha ve düşünce tarzına sahip. Benim siyasetten herhangi bir beklentim söz konusu değil ama sırf Sayın Numan Kurtulmuş’un ve HAS Parti’nin düşüncesinin başarıya ulaşması için Ferit Özcan olarak elimden gelen her şeyi yapmaya hazırım.
Partide Saadet Partisi geleneğinden gelen İslami
hassasiyetlerine bağlı insanlar da var. Bu sizin için bir endişe
oluşturmuyor mu?
Bilakis onlardan çok istifade
edeceğimi düşünüyorum. Hiçbir endişe duymuyorum. Zaten onlarla
birlikte yaşamayı arzu ediyorum. Onları çok seviyorum ve onların da
beni seveceğini biliyorum. Birbirimizi tanımakta sakınca olmadığı
kanaatindeyim. Böylelikle birbirimizi daha fazla seveceğimize ve
anlayacağımıza inanıyorum. Hiçbir yararı olmazsa da toplumdaki bazı
fanatik görüşlerin zamanla eriyip gitmesine bir faydası olur diye
düşünüyorum.
Süryani Cemaati içinde aktif bir göreviniz var
mı?
Süyani Kadim Kilisesi Vakfı yönetim kurulu
başkanlığı yaptım. Benden öncekiler rahmete kavuştuğu için şu anda
yaşayan en kadim başkan benim. Bu nedenle cemaatimiz sağ olsun
lüzum olduğunda bize başvuruyor. Yöneticilerimizle de sürekli fikir
teatisinde bulunuyoruz.
Türkiye’de Süryani nüfusu ne kadar? Çoğunlukla hangi
bölgelerde yaşıyorlar?
Cumhuriyet kurulduğunda
nüfusumuz 800 binin üstündeydi. Şu anda ise Süryani nüfusu çok
azalmış durumda. Bizdeki rakamlara göre 25-30 bin civarında ve
çoğunlukla İstanbul’da bulunuyorlar.
Süryanilerin çoğunlukla Güneydoğu bölgesinde yaşadığı
bilinir oysa…
Süryani topluluğunun asıl vatanı eskiden
olduğu gibi şimdi de Güneydoğu’dur. Ancak bazı olumsuz şartlar
nedeniyle göçler yaşandığından çoğumuz Güneydoğulu olmakla birlikte
İstanbul’da toplanmış bulunuyoruz.
Ne gibi olumsuz şartlar?
Farklı inançlarla
ilgili bilgi eksikliği ve cehalet sebebiyle bir takım zorluklar,
sıkıntılar yaşandı. Özellikle ekonomik zorluklar, bölgenin varlıklı
kimseleri üzerinde baskıların oluşmasına neden oldu. Süryaniler
ekonomik açıdan varlıklı insanlardı. Cehaletin sebep olduğu olumsuz
davranışlar dönemin politik ve sosyal şartlarıyla da birleşince
gittikçe tazyiklendi, çatışmalar yaşandı. Avrupa’nın da Türkiye’den
işçi talebi vardı o zamanlar. Süryani gençler çoğunlukla Avrupa’ya
yöneldi. Şu anda Avrupa’da muhtelif yerlerde, çoğunlukla da
İsveç’te yaşayan 500 binin üzerinde Süryani bulunuyor.
Hükümet bir açılım hareketi başlatmıştı. Açılımın sadece
Kürtleri değil tüm azınlıkları kapsadığı da ifade edilmişti. Bu
hareketi yeterli bulmadınız mı?
Ben en başta bu
“açılım” kelimesini doğru bulmuyorum. Hepimiz bir değil miyiz?
Güneydoğu’nun tarihini araştırdığınızda, eserlerini incelediğinizde
oranın en eski kavimlerinden biri olarak Süryanileri görürsünüz.
Hepimiz birbirimizden türemişiz. Bir ayrılık yok ki açılım olsun.
Sayın başbakanımız “hoşgörü” kelimesini de çok sık dile getiriyor.
Ama ben onu da pek uygun görmüyorum. Hoşgörüde “lütfen” kabullenme
var. Ama gerçek böyle olmamalı. Hoşgörü göstermek değil gönülden
kabullenme olmalı. Hoşgörü çok hatalı bir kelime, bundan
vazgeçelim. Kendi içimizdeki farklılıkları koşulsuz kabullendiğimiz
zaman Avrupa’ya karşı da daha sağlıklı bir bakışımız olur.
“TBMM’DE TEMSİL EDİLMEMEMİZ TÜRKİYE’NİN EKSİĞİ”
Türkiye siyaset sahnesinde aktif bir aktör olarak sizi
temsil edecek bir milletvekili ya da bakan yok. Yeterince temsil
edildiğinizi düşünüyor musunuz?
Bir milletvekilimiz yok
ama yerel yönetimlerde görev yapan cemaat mensuplarımız var.
Mecliste temsil edilmememiz ise bence büyük noksanlık. Bu,
Türkiye’nin eksiğidir. Bugün hem Türkiye’de hem de yurtdışında
yaşayan binlerce Süryani vatandaşımız var. Onların da dertlerini
rahatlıkla anlatacakları bir temsilcilerinin olması lazım. Türkiye
pek çok farklı etnik ve inanç unsurunu bir arada barındıran bir
ülkedir. Dolayısıyla bütün farklılıkların temsil edilmesi
gerekir.
Bunun eksikliğini hissediyor musunuz?
Biz
bunun bir hak olduğunu söylüyoruz. Üstelik Türkiye açısından da
faydası olacaktır. Ben Avrupa’ya bir Süryani olarak gittiğim zaman
hitap şeklim bir Müslüman’ınkinden daha farklı, daha rahat olur.
Çünkü onlarla dinimiz bir. Tenkit etsem de hoş karşılanırım. Bu
noktada Süryaniler Türkiye’nin batıya açılan yüzü olabilirler.
Alparslan’ın danışmanlarının çoğunun Süryani ilim adamları olduğunu
hatırlayın.
Partiniz sizi aday gösterirse, milletvekili olarak
meclise girmek ister misiniz?
Benim böyle bir beklentim
yok. Ama partimin böyle bir talebi olursa, faydalı olacağımı
düşünürlerse elimden geleni yapmaktan çekinmem. Sadece Süyanileri
değil, tüm Türkiye halkını temsil ederim. Böyle bir ayrımı
kesinlikle kabul etmiyorum. Benim en güvendiğim arkadaşlarım,
Müslüman kardeşlerimdir.
Türkiye’de başka azınlıklar da var. Sizin bu tercihiniz
onlar için de bir anlam ifade edecek mi?
Bu cemaatlerin
Yöneticilerinin çoğu tanıdığımdır. Onlar için de anlamlı olduğunu
düşünüyorum. Benim bu tavrım aslında bir ilktir. Şimdiye kadar
farklı inançtaki vatandaşlarımız, bir takım nedenlerle siyasetten
uzak durmuşlar, çekimser davranmışlar. Belki de benim bu hareketim
bunun yıkılmasını sağlar.
Kurucusu olduğunuz HAS Parti’nin Süryaniler, Ermeniler,
Rumlar ve diğer azınlıkları memnun edecek bir siyaset
geliştirebileceğine inanıyor musunuz?
İnşallah
geliştiririz. Has Parti’nin Türkiye’deki tüm farklılıkları
kucaklayacak bir siyaset yapacağına ve iktidar olacağına
inanıyorum. Bu uğurda elimden geldiği kadar çalışacağım.
HAS Parti’nin amblemi GÜNEŞ. Kurtulmuş bunu MEDENİYET
güneşi olarak tanımladı. Bu güneş Osmanlı armasında da bulunuyor.
Osmanlı döneminde Müslüman, Hıristiyan, Süryani, Musevi, Ermeni tüm
halkların barış içinde yaşadığına bir gönderme mi bu. HAS’ın
amblemi hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Alparslan
Anadolu’ya girdiğinde ilk olarak Süryanilerle, Süryanilerin bilge
adamlarıyla karşılaşmıştır. Onlarla diyalog kurmuş, Bizans hakkında
bilgilerine başvurmuştur. Tarihe baktığınızda Süryani ilim
adamlarının Osmanlı devletinde müşavirlik görevi yaptığını
görürsünüz. Osmanlı, hakimiyeti altındaki halklarla diyalog
içerisinde olmuş, halklar da inancı ne olursa olsun Osmanlı’ya
katkı yapmıştır. Yani Osmanlı güneşi Süryani kavme yabancı
değildir. Hatta Osmanlı’nın Medeniyet güneşinin oluşmasında
Süryanilerin büyük katkısı vardır.
Kurtulmuş, konuşmalarında sık sık Hazreti Ömer’in
Süryanilere verdiği bir emannameye atıfta bulunuyor. Nasıl bir
emanname bu, sizin için önemi nedir?
Bütün dinlerin
temeli birdir. Hepimiz Hz. İbrahim’e dayanıyoruz. Bu yüzden Hz.
Ömer de Osmanlı da bu hakikate göre davranıp, farklılıkları
korumaya çalışmıştır. Bu doğru bir politikadır. Daha sonra çıkan
ayrılıklar, ırkçılık temellidir ve dinlerle bir alakası yoktur.
Irkçılık mefhumu dinle de akılla da bağdaşmaz. Ve bence ırkçılığın
dünya üzerinde bir geleceği de yoktur. Dinlerin amacı insanları
birbirine yaklaştırmaktır. Hz. Ömer’in emannamesi bunun en güzel
örneğidir. Türkiye de bu yüzden Süryani kültürünü yaşatmalıdır.
Süryani kültürü Türkiye’nin hazinesidir.
“TÜRKİYE OSMANLI’YI DA GEÇECEKTİR”
Peki, bugünkü Türkiye bunu başarabilir
mi?
Bence biz Osmanlıyı da geçeriz. Türkiye’mizin
mazisini bilmeden geleceğini görmek mümkün değil. Peri bacalarının
bulunduğu bölgeye bakarsanız orada muazzam bir Hıristiyanlık
kültürü olduğunu görürsünüz. O kadar iç içe geçmişiz. Bunu yok
etmenin kimseye bir faydası yok. Bilakis tarihsel ve kültürel
olarak korumakla mükellefiz.
Bir Süryani olarak Türkiye’de rahatsızlık duyduğunuz
şeyler var mı?
Vatandaşlarımızın bizi sevdiğini ve bize
güvendiğini yaşayarak görüyoruz. Bu inancı sağladık. Toplum da bizi
olduğumuz gibi kabul ediyor. Evet, eskiden türlü sıkıntılar
yaşanmış. Ben de çok mücadele verdim. Ama haksızlıkları ekseriyete
yaymak doğru değil. Ferdi olaylar her zaman olur. Medeniyet
seviyemiz yükseldikçe bunlar azaldı, ilerde daha da azalacak.
Size haksızlık yapıldığını düşündüğünüz durumlar yok mu,
ya da geçmişe dair kırgınlıklarınız…
Biz söylemeden
evvel sizler söylüyorsunuz. Bir sıkıntı olduğu zaman bizden önce
sizler koşuyorsunuz. Mardin’deki Müslüman arkadaşlarım bizim
eserlerimizi bizden fazla korumaya çalışıyorlar. Süryanilerden
ziyade Süryanilerin eserlerine sahip çıkıyorlar. Bu seviyeye
geldik, korkulacak bir şey yok. Geçmişte bize haksızlık yapanlar da
yaptıklarının farkına vardılar. Artık bundan sonra kimse bizim
aramızı açamaz.
Artık eski imaj yıkılmıştır. Ben de bunu göstermek için HAS Parti’de yer aldım. Artık bir arada bulunabiliyoruz demek için bunu tercih ettim. Biz 12 kardeşiz 10 kardeşim Avrupa’da yaşıyor. Ama ben bu havayı teneffüs ettiğim zaman hayat buluyorum. Biz mademki burayı bu kadar seviyoruz, buradakiler de bizi o kadar sevmeliler diye düşünüyorum. Atalarım Midyat’ın kurucularındandır. Yani benim tarihim Midyat’ın tarihiyle başlar. Bundan öte bir şey var mı?
Kaynak: Haber7