Haritalarla Mavi Marmara baskını
Abone olTürkiye, İsrail baskınıyla ilgili nihai raporunu Birleşmiş Milletler'e sundu. Raporda baskınla ilgili haritalarda yer aldı.
Türkiye'nin Mavi Marmara Saldırısıyla ile hazırladığı
nihai raporda, "İsrail, 31 Mayıs 2010 tarihli saldırısının sonucu
olarak, diğer unsurların yanısıra, yolcuların yaşam hakkını, kişi
özgürlüğü ve güvenliği hakkını, keyfi tutuklama veya gözaltı
yasağını; ayrıca, işkence veya diğer zalimane, insanlıkdışı veya
aşağılayıcı muamele ya da cezalandırma yasağını ihlal etmiştir"
denildi.
İsrail'in Mavi Marmara saldırısının ardından, BM Güvenlik
Konseyinin kabul ettiği Başkanlık Açıklaması uyarınca, BM Genel
Sekreterinin talebiyle oluşturulan Soruşturma Paneline
Türkiye'nin sunduğu nihai rapor açıklandı.
Nihai raporda, açık denizlerde seyir özgürlüğünün "öteden
beri evrensel olarak kabul gören bir uluslararası hukuk
kuralı" olduğu vurgulanarak, açık denizlerin,
"barış zamanı hukuku"na tabi olduğu kaydedildi.
"Deniz ablukası hukuku"nun sadece uluslararası
silahlı çatışmalarda uygulandığının hatırlatıldığı raporda,
"İsrail, Filistin'i Devlet olarak tanımamaktadır. Dolayısıyla
İsrail, Hamas ile olan uyuşmazlığına mütemadiyen, uluslararası
nitelik taşımayan bir silahlı çatışma muamelesi yapmıştır.
Uluslararası toplum ve BM, İsrail'i, Gazze Şeridi'ni de içeren
Filistin Toprakları'nda işgalci güç olarak görmeyi sürdürmektedir.
İsrail tarafından Gazze Şeridi'ne uygulanan 'deniz ablukası'
uluslararası hukuk kapsamında hukuka aykırıdır ve dolayısıyla bu
ablukanın icrası hukuk dışıdır" denildi.
"Abluka"nın hayata geçirilmesi ve uygulanması bakımından da hukuka
aykırı olduğunun savunulduğu raporda, şunlar vurgulandı:
"Abluka'nın 'ucu açık' niteliği uluslararası teamül hukuku
kapsamındaki zorunlu bildirim şartlarına, bilhassa da süre ve
kapsamla ilgili şartlara uymamaktaydı. 'Abluka' makul, orantılı ve
gerekli olmadığından hukuka aykırıydı.
SALDIRI ESNASINDA MAVİ MARMARA GEMİSİNİN
BULUNDUĞU HARİTALARI GÖRMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ BUTONU
TIKLAYINIZ
'Abluka' beklenen askeri avantajla kıyaslandığında Gazze
Şeridi'ndeki halkı uğrattığı zarar bakımından aşırı nitelikteydi.
'Abluka' Gazze Şeridi'ndeki bütün sivil halka yönelik toplu
cezalandırma teşkil etmiş olması nedeniyle hukuka aykırıydı.
İsrail'in 'abluka' ile amaçladığı nihai hedef, Gazze
Şeridi'ndeki halkı Hamas'ı destekledikleri için cezalandırmak
olmuştur. İsrail'in 2007 yılında, başka seçenekleri olmasına rağmen
'abluka' uygulamayı tercih etmiş olması ve kendisinin sözde askeri
amaçlarını karşılamamasına rağmen bunu ısrarla sürdürmesi bu
yüzdendir."
"İSRAİL, YOL AÇTIĞI ZARARLARIN VE KAYIPLARIN TAZMİNİNDEN
SORUMLUDUR"
Uluslararası toplumun, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik
'ablukasını' bir toplu cezalandırma biçimi olarak kınadığının
belirtildiği raporda, "Uluslararası teamül hukuku uyarınca, insani
yardım taşıyan gemilere hukuka uygun biçimde saldırılması mümkün
değildir" denildi.
Nihai raporda, İsrail'in saldırısının hukuki sonucu ve İsrail'e
uygulanması istenen yaptırımlar şu şekilde yer aldı:
"İsrail, 31 Mayıs 2010 tarihli saldırısının sonucu olarak,
diğer unsurların yanısıra, yolcuların yaşam hakkını, kişi özgürlüğü
ve güvenliği hakkını, keyfi tutuklama veya gözaltı yasağını;
ayrıca, işkence veya diğer zalimane, insanlıkdışı veya aşağılayıcı
muamele ya da cezalandırma yasağını ihlal etmiştir.
İsrail yol açtığı zararların ve kayıpların tazmininden
sorumludur.
İsrail'in saldırısının kınanması gerekmektedir. Bunun
dışındaki her türlü tasarruf, son derece önemli açık denizlerde
seyir özgürlüğü hakkından, tehlikeli bir emsal teşkil edecek sapma
oluşturacaktır."