Hapse atılırız diye Erdoğan'dan korkuyoruz!
Abone olTamer Karadağlı "Ben dahil bütün sanat camiası 'hapse atılırız' diye Erdoğan'dan korkuyor" dedi.
Ünlü oyuncu Tamer Karadağlı, AK Parti iktidarı
ile sanatta özgürlük olmadığını belirterek, "Sayın Recep Tayyip
Erdoğan’dan korkuyoruz. Ben de dahil hepimiz bu korkuları
yaşıyoruz" dedi. "Herkes ‘aman ters gitmeyelim, yanlış
algılanmayalım’ derdinde" diyen Karadağlı, "Kaç kişi tanıyorum
yıllar önce farklı, şimdi farklı olan. Korkulan şey ekmeğinden olma
korkusu; aman yanlış bir şey söylemiş olurum içeri alınırım" diye
konuştu.
Millet gazetesine konuşan Tamer Karadağlı'nın
açıklamalarından satır başları şöyle:
-Gelelim sanata. Son zamanlarda en çok sorulan soru:
‘sanatta özgürlük var mı?’
Şu andan bahsediyorsan, elbette ki yok. Sanatçılar kendilerini
rahatça ifade edebiliyorlar mı, korkmadan çekinmeden
konuşabiliyorlar mı? Elbette hayır. Her dönem hükümete yakın ünlü
sanatçılar vardı. Ama son zamanlarda o daha da yoğun olarak
gözlemlenmeye başladı.
-Türkiye bu durumdan nasıl çıkılabilir?
Genel bir korku var herkesin üzerinde ‘Aman şimdi ters gitmeyelim
iş bulamayız, kanallara baskı olur, rol bulamam, aç kalırım" diye
korkuyor insanlar. Maalesef bu böyle bir dönem. Bu sadece
sanatçılar için değil, iş adamları için de böyle. Herkes kıyma
yemiş kedi gibi.
'İçeri alınırız diye Erdoğan'dan
korkuyoruz'
-Korkuyoruz diyorsunuz, peki neden korkuyoruz?
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan korkuyoruz. Ben de dahil hepimiz bu
korkuları yaşıyoruz. Herkes ‘aman ters gitmeyelim, yanlış
algılanmayalım’ derdinde. Kaç kişi tanıyorum yıllar önce farklı,
şimdi farklı olan. Korkulan şey ekmeğinden olma korkusu; aman
yanlış bir şey söylemiş olurum içeri alınırım.
-Peki korktuğunuz için "Aman ben de o kesime yakın olayım
"diye bir düşünceniz oldu mu?
Korku tehlikeli bir şey, korkuyla bir şey yapmamalısınız. Sayın
Cumhurbaşkanı ile ortak bir platformda tanışıp sohbet
edebilirsiniz. Benim makama saygım sonsuz. Üstelik bunu yıllar önce
söyledim diye bu ülkede herkes küfür etti bana..
-Ne söylemiştiniz ki?
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun kürsüden Sayın Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan demesi gerekirken Recep Bey demesinin makama saygısızlık
olduğunu söyledim. Neticede Recep Tayyip Erdoğan'ı sevmek zorunda
değilsiniz ancak makama saygısızlık edemezsiniz.
- Peki sizi bu duyguya iten şeyler neler?
Gezi olaylarına gittikten kısa bir süre sonra yarışma programım
bitti. Ve nedense ikisi aynı döneme denk geldi. Sizce ben daha
farklı ne düşünebilirim? Ben de açıkçası bu olayların hepsini
onlara yordum ve buna inandım. İşte bunlar bizi korkutuyor. Ayrıca
korkuyoruz diye farklı da algılanıyoruz. "Niye korkuyorsunuz acaba,
demek ki korkacak bir şeyiniz var" gibi etiketler yapıştırılıyor.
Ama ne yazık ki öyle değil, Türkiye’de bir korku silsilesi var.
-Kızınız Zeyno’yu nasıl yetiştiriyorsunuz; korkak
mı?
Hayır tabii ki! Fikirlerini söylesin, doğrularının peşinden gitsin.
Benim gibi; ben de doğruların arkasından gidiyorum. Korkuyorum evet
ama sebebi kızım Zeyno'dur. Kendimden niye korkayım, en fazla ne
olur ki! Allah'tan başka kimseden korkmam. Ama çocuğun için endişe
duyuyorsun. Sanatçı özgürce kendini anlatamıyor. Bırak sanatı,
yaşarken hiçbir şeyde özgürlük yok. Her şey Sayın
Cumhurbaşkanımızın iki dudağı arasında. ‘Dövme kötü’ dedi; eyvah
herkes dövmeleri sakladı. ‘O kötü’ dedi hop herkes o tarafı
sakladı. Tek adam, tek söz sahibi insan. Diğerleri; bütün kabine
bakanlar, bakan yardımcıları hepsi fasarya. Sayın Cumhurbaşkanımız
ne derse odur. Onun söylemesi yeterli, o bir şeye karar verecek de
karşısındakiler itiraz edecek öyle mi?
-Bu korkudan kurtulmak için bir öneriniz var
mı?
Ben bilmem; Sayın Cumhurbaşkanım daha iyi bilir bunu; tek karar
mercii kendisi çünkü. Kimse onun ak dediğine kara diyemez.
- Peki siz ister miydiniz Sayın Erdoğan ile karşılıklı bu
sorunları konuşmayı? Yılın belli zamanlarında Başbakanlık ya da
Cumhurbaşkanlığı resepsiyonu yapılıyor. Ve birçok ünlü gidiyor.
Oradan birisi çıkıyor ve "Sayın Cumhurbaşkanım ya da Başbakanım ben
havalimanlarındaki CIP sorununun çözülmesini istiyorum" diyor.
Sayın Erdoğan'ın karşısına bu insanlar çıkarsa ne olur ki?
Sanatçı kimliğinizi bir yana bırakarak vatandaş Tamer
Karadağlı’ya soruyorum. Sizi rahatsız eden şey nedir?
Ben basit bir oyuncuyum. Herkes ufak ufak konuşuyor, herkes
dedikodu yapıyor, bir şeyler söylüyor ama karanlıklarda söylüyor;
bu korku maalesef insanları bu hale getiriyor, en azından benim
çevremde bu korku fazlasıyla var. Hepimizi rahatsız eden o kadar
çok şey var ki, 1950 ve 1960'lardaki Rusya gibi olduk. Kimse
kimseye güvenmiyor. Herkes paranoyak bir şekilde "Acaba dinleniyor
muyum?” diye soruyor. Karı koca bile artık birbirine korkuyla
bakıyor. Durumumuz bu!
‘Beni de yerden yere
vurmuşlardı’
-Sanırım adalet duygumuzu yeniden kazanırsak birçok şeyi
yeniden toparlayacağız.
Şimdi kendimi Sayın Cumhurbaşkanımızın yerine koyuyorum. Bana 10
yıl boyunca küfreden insanlar olacak ve 10 yıl sonra karşıma
çıktıklarında onlara verecek cevabım olmayacak! Bu mümkün mü? Ben
yaşadım. Bir dönem beni yerden yere vurdular. O zaman benim elimde
bir güç olsaydı onlara karşı kullanmaz mıydım? Öyle bir uğraşırdım
ki!
‘Hülya'nın evi eminim ki çok
lükstür’
-Yakın dostluğunuz olan Hülya Avşar'ın AK Saray için yapmış
olduğu "Çok abarttınız benim evim daha lüks" açıklaması hakkında
bir yorumunuz var mı?
Aferin ne güzel cevap vermiş. Vallahi ben AK Saray'ı da, Hülya
Avşar'ın evini de görmedim. Bu yüzden hangisi hangisinden daha lüks
bunu bilemeyeceğim. Ama eminim Hülya'nın ki daha lükstür…
‘Gezi Parkı’na ben de gittim. Ancak
propaganda yapmaya değil, çevrecilere destek
olmaya...’
Hep mi karşı tarafı eleştireceğiz? Bu korkuyu biraz da biz
kendi kendimize salıyoruz. en basit örneğiyle Gezi olaylarında
Sayın Erdoğan Başbakan'ken birkaç sanatçıyı kabul ederek karşılıklı
istişare yapmak istedi. Orada yaşanılan sorunları anlatacak birini
bulabildi mi?
Tabii ki hayır. Sayın Cumhurbaşkanı karşısında akıllı bir muhatap
bulamadı ki! Kimsenin böyle bir altyapısı yok ki! Yazık değil mi
şimdi Sayın Cumhurbaşkanına da? Ayrıca Gezi’de olan gençlere de.
Yani orada kimse kimseyi anlamadı.
“Gezi olayları bir milattır" dediler. "Gezi gençliği başka” dediler
de ne oldu; tırt! evet ben de gittim ama propaganda için gitmedim.
pKK için bayrak açılırken onların içinde yer almadım. Doğayı
korumak için orada olan gençlere destek verdiğim şeyler olduğu
kadar, desteklemediklerim de var.