Hangileri Fethullahçı medya?
Abone olBugün ve Star gazeteleri Gülen cemaatinin emrine mi girdi. Ahmet Hakan yazdı...
’Fethullahçı medya’ neden imkánsızdır
DUYDUNUZ mu?
"Hocaefendi" medya alanında "büyüme" kararı almış.
Yıllardır Zaman Gazetesi ve Samanyolu Televizyonu ile
yetinilirken...
Olayın çapının büyütülmesine karar verilmiş.
"Çap büyütme operasyonu" iki gazeteyle başlamış:
Bugün Gazetesi ve Star Gazetesi...
"Bugün", cemaate mensup etkin bir işadamı tarafından satın alınarak
"hizmet"e adanmış.
"Star" ise, Kıbrıslı bir işadamı tarafından satın alındıktan sonra
"cemaat"in etkin bir isminin emrine tahsis edilmiş.
Amaç "ehli dünya" olmayan medya organlarının sayısını artırarak
"hizmet"in önünün açılmasını sağlamakmış.
Bu yazdıklarımı okuyan "azılı Gülen düşmanları"nın öfkeli tepkiler
verdiklerini, "Gülen dostları"nın ise "Maşallah! Maşallah!" diyerek
gururlandıklarını işitir gibiyim.
Ama bence...
Ne "azılı Gülen düşmanları" öfkelenmeli...
Ne de "Gülen dostları" gururlanmalı.
***
Hadi açıkça söyleyelim:
Güçlü, etkin, vurduğu yerden ses getiren, ekonomik dengeleri
oturmuş bir "Fethullah Gülen medyası" imkánsızdır.
Çünkü:
Her şeyden önce...
"Dindarlık" ile "gazetecilik" arasında iflah olmaz çelişkiler
vardır.
Aradaki muazzam fark, "gazetecilik neyi gerektirir" sorusuyla, "din
neyi talep eder" sorusunu peş peşe sorduğumuzda ortaya çıkar.
Şöyle bir "acı gerçek" tablosuyla karşı karşıya geliriz:
Din der ki: Abartma!
Gazetecilik der ki: Abart!
Din der ki: Dikkat çekme!
Gazetecilik der ki: Dikkat çek!
Din der ki: Başkalarının hayatlarıyla ilgilenme!
Gazetecilik der ki: Başkalarının hayatları senin görev
alanındır.
Din der ki: Egonu yen, mütevazı ol!
Gazetecilik der ki: Yüksel ki yerin burası değildir.
Ne dersiniz, devam edeyim mi?
İşte tam da bu nedenle "gazetecilik mesleği"nin hakkını veren
adamların ya da kadınların, "dinin temel yaklaşımlarıyla uyum
sağlama" konusunda her daim sorunları olmuştur.
Dikkat! "Faizli bankada çalışan bir müminin yaşadığı çelişki"den
çok daha derin bir çelişkiden söz ediyorum.
***
Bu kadarla kalsa iyi.
Hadi diyelim ki bir biçimde "dindarlık" ile "gazetecilik"
arasındaki iflah olmaz çelişki aşılabildi.
Bu kez bir sosyolojik sorun devreye gidecektir.
Çünkü:
Öyle bir hedef kitleye sesleniliyor ki...
O kitlenin "gazete okuma kültürü" yok.
Gazete, o kitlenin dünyasında "sabah kahvaltısının vazgeçilmez
unsuru" olarak görülmüyor.
Bayiden gazete almak, bir ihtiyaç olarak hissedilmiyor.
Peki bu durumda ne yapılacak?
Ya zorlamanın zorlaması yapay yöntemlerle...
Mesela "dava şuuru" filan devreye sokularak gazete satışı
artırılacak.
Ya da gazete denilen araç, bir tür "politik tavır koyma" aracı
haline getirilecek.
Hangi yönteme yaslanılırsa yaslanılsın sonuçta ortaya bildiğimiz
anlamda bir gazetecilik faaliyeti çıkmayacaktır.
***
Yani demem odur ki:
Paniğe gerek yok.
"Gülen dostları" boşuna gururlanmasın.
"Gülen düşmanları" da boşuna öfkeye kapılmasın.
Operasyondan bir şey çıkmaz.
Çünkü:
Güçlü bir "Fethullah Gülen medyası"nın önünde, aşılması hayli güç,
çok esaslı felsefi sorunlar var.
Ahmet Hakan
Hürriyet