Hanedan üyeleri neden başı açık?
Abone olYazar, tarihçi ve akademisyenler canlı yayında Osmanlı hanedanını enine boyuna her yönüyle tartıştı.
İNTERNETHABER- Sarayda doğan son şehzade Ertuğrul
Osman'ın vefatı sonra gözler Osmanlı hanedanına
çevrildi.
Dindar insanların laik ve batılı bir hayat tarzını benimsemiş Osmanlı hanedan üyelerine gösterdikleri ilgi CNN Türk'te yayınlanan Ahmet Hakan'ın sunduğu "Tarafsız Bölge"de masaya yatırıldı.
Hanedan üyelerinin hayat tarzı, milli mücadeleye
katkıları ve sürgün yıllarında sefelet çekip çekmedikleri
konuşuldu.
Ahmet Hakan Osmanlı hanedanın hayat tarzının daha İslami olduğu
düşüncesinin yaygın olduğunu hatırlattı. İsmailağa Cemaati lideri
Mahmut Efendi'nin Osmanlı şehzadesi Ertuğrul Osman'ın cenazesine
katılmasının ne anlama geldiğini sordu..
Araştırmacı yazar Altan Tan:
Eğer Mahmut Efendi dini saikle halife kabul ediyorsa gitmiş
olabilir. Ama Ertuğrul Osman meşru halifenin meşru temsilcisi
değil. Kaldı ki bu insanlar siyasi anlamda İslamcı değil. Modern
hayatı kabul etmiş ama şeri hukuku hayatın dışına atmış..
Zaman yazarı Mustafa Armağan:
Batılı hayat tarzlarına daha önceden sahiplerdi. Ünlü besteci
Wagner, Abdülhamit'ten opera açılışına gelerek şereflendirmesini
istedi. Özellikle tanzimattan sonra Osmanlı hanedanı karmaşık işe
girdiler. İslamla birlikte modern çağın verilerini birlikte
yürütmek istediler. Abdülhamit'in dindar olarak bilinir ama bir
taraftan da bütün çocuklarına piyano öğretmiştir.
Sabancı Üniversitesi'nden Dr. Hakan Erdem:
Hayat tarzı başka bir şey politik duruş başka bir şey. Hayat
tarzından yola çıkarak çelişki görmemek gerek. Halifenin defin
törenine geldiklerini zannetmemek lazım. Çünkü halife Abdülmecid
ile birlikte bu iddia tükenmiş durumda. Ali Nihat Efendi de Osman
Fuat da halife olarak görmüyor. En son şehzadenin de öyle bir
iddiası da olmadı. Sultanlar evliya değil. Din konuları ulemenın
işiydi.. Padişahlar oturup fetva yayınlamıyordu.
Ahmet Hakan "hanedanın kadınlarının bir tanesinin başı kapalı
değil, mensupları içki içiyor. Laik ve batılı bir hayat tarzını
benimsemişler. Dindarların burada işi ne?" yorumlarını konuklarına
sordu.
Mustafa Armağan:
Halkta şahıslarda değil de aileye karşı derin bir sevgi var, aşk
var. Emrullah Hatipoğlu hoca da Sultanahmet'i örnek verirken buna
atıfta bulunuyor. Ataları bu eserleri yapmışlar dolayısıyla bizim
bugün burada oluşumuzun sebebi bu ailedir. Kolayca atlanabilecek
bir yaklaşım değildir.
Cumhuriyet yazarı Ali Sirmen:
Emrullah hoca "Burada oluşumuzun sebebi bu aile" dediyse bu tarihin
çok basit yorumudur. Cumhuriyetin getirmek istediğinin belirli
yaşam tarzı Tanzimatla bize gelen ve egemen çevrelerde yaygın olan
yaşam tarzı ise cumhuriyetin felsefesi ben buna hiç bir diyeceğim
yok yandaşlığım yok. Eğer cumhuriyetin felsefesi üretime dayanan
bir ekonomi, eğer cumhuriyetin felsefesi artık çağını geçirmiş olan
yapının değiştirilmesi ise o zaman bunlarla Osmanlılarla bağlantı
yok.
Milli mücadele döneminde Osmanlı ne yaptı?
Ali Sirmen:
Mustafa Kemal'in büyüklüğü bu olayı görmüş olmasıdır. Anadolu çok
önemliydi. Kasım 1918'de Mondoros mütarekesinden sonra Kars
şurasında Japon imparatoruna 'Asya Asyalılarındır' ilkesi gereği
bizi tanıyın diye.. Halk oyuyla toplanmış kongreler var.
Destekleyen ve giderek onlarla bütünleşen Mustafa Kemal var.
İstanbul desteklemiyor.
Sabancı Üniversitesi'nden Dr. Hakan Erdem:
Mustafa Kemal görüyor onlar görmüyor, ikilem yaratıyor. Açıklık
getirmek için söylüyorum. Milli mücadelenin beyni bir ara
İstanbul'da. Harbiye nezareti burada. Anadolu'ya çıkmak bu kadar
önemliyse Mustafa Kemal'den önce Kazım Karabekir daha önce bir ay
önce çıktı. Bir takım söylemleri benimsiyoruz. Mondoros
mütarekesinde 'silahlar teslim edildi ordular terhis edildi'
deniyor hayır efendim. Mütarekeden sonra İngilizler de Osmanlı
taraflar anlaşmaya uymadı. İngilizler Musul'u işgal etti. Ama
Osmanlı da asıl silahları tuttu, ordu tatamen değil kısmi terhis
edildi.
Mustafa Armağan:
Silahla destekledi elemanlarını gönderdi. Vahdettin'in yabancı
basına yaptığın açıklamalar var. 'Milli mücadelenin yanındayım
destekçisiyim' dedi. İstarnbul'daki Genelkurmay Anadolu'daki
terfileri yapıyor..
Sürgün sonrası sefil hayat mı yaşadılar?
Mustafa Sirmen:
Sultan Vahdettin'in elindeki paraları savurduğu yazılıyor. Nesi
varsa nesi topladıysa birikimsizlik, basiretsizlik söz konusu. Bu
adamlar parasız mı çıktı? Parasını idare edememiş. Bu adamlar gadre
uğramış değil, hain değil ama bunlar da kahramandır Mustafa Kemal'i
gönderdiler gibi laflar öederseniz biraz tuhaf oluyor. Gadre
uğramış laflarını bırakınız.
Altan Tan:
Efendim niye bırakalım. Artılara artı eksilere eksi. Cenazesi
binbir güçlükle Şam'a defnedildi. Cenazesini götürecek parası yok.
4 yıl sonra. Mütevazi parası yetmedi ona.
Erciyes Üniversitesi Tarih Bölümü Prof. Dr. Metin
Hülagü:
Vahdettin'in parası yoktu. Çko şey söyleniyor. Şöyle götürdü böyle
götürdü. Topkapı'nın kıymetli madenlerini götürdü? Nereye götürdü,
kime götürdü? İspatlayın kime sattı? Buyrun hodri meydan..
Kelimenin tam anlamıyla rezil oldu, sefil oldu. Bütün hanedan sefil
oldu. İngiliz belgelerine göre kitap yazdım. Belgeler diyor ki
giderken 20 bin sterlini vardı. Türk parasıyla 50 bin lira.. Parayı
İngiltere Barclay bankasına transfer ediyor. Bu paraya Dışişleri el
koydu. Paranın bır kısmi çek ve tahvil cinsinden. Paranın tümü bu
kadar. Mektup yazıp para isteyenler var. Yalvarıyorlar para yok
diye.. İngiltere kralına, zengin müslüman ailelere "evde satacak
eşya kalmadı sefil durumdayız. Para pul yok" diye mektuplar
yazılmış. Hanedan üyelerine sınırı aşacak sonra 10 gün yetecek para
kadar verip gönderdiler