'Hamileyken itip sandalyeden düşürdü' iddiasına bakın ne dedi! Muharrem Sarıkaya TGC'den istifa etti
Abone olHabertürk canlı yayını sırasında , İHA Gaziantep kameramanı Ahmet Demir'i tokatlayan Muharrem Sarıkaya, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nden sitem ederek istifa etti. Sarıkaya, Aslı Işık'ın "7 aylık hamileyken beni sandalyeden iterek düşürdü." iddiasına da yanıt verdi.
Geçtiğimiz hafta İHA kameramanı Ahmet Demir'e attığı tokatla
gündeme gelen Gazeteci Muharrem Sarıkaya, yeni açıklamalarda
bulundu. Çirkin hadisenin ardından görevinden ayrılan Muharrem
Sarıkaya, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından kendisine
gönderilen mektuba cevap vermek istemediğini iletti.
Twitter'dan açıklamalarda bulunan Muharrem Sarıkaya, vereceği
cevabın hataya mazerete dönüşebileceğini aktararak, Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti'nden isitfa ettiğini duyurdu. Sarıkaya,
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nun isnat ettiği
suçların hükme ulaştırılmasından önce, Türkiye Gazetecileri Hak ve
Sorumluluk Bildirgesi’ni anımsaması gerektiğine vurgu yaptı.
"Savunmaya ihtiyaç duymadan hüküm veriyor"
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin kendisine yönelik tutumunu
eleştiren Sarıkaya, "Yönetim Kurulunuz savunmaya ihtiyaç
duymadan, 'Hakaret etmeniz, tokat atmanız…' diyerek hüküm veriyor.
Kitlelerdeki zihniyetin tekleşmesi kanununun, TGC yönetimine de
hâkim olduğuna tanıklık ediyorum." açıklamasında bulundu.
Sarıkaya'nın, "Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim
Kurulu'na" ifadeleriyle başladığı istifa açıklamasında şu
cümlelere yer verildi:
"Amacım tarihe not düşmektir"
"Tarafıma yolladığınız 21 Aralık 2021 tarih ve 590/E-157 sayılı
mektubunuzu aldım. Yayında yaşananlara hiçbir mazeret
aramayacağımı, tekrar yaşanmaması için genç nesillere meslek hatası
olarak aktaracağımı daha ilk günden belirttim. Size vereceğim
yanıt, hataya mazeret şekline dönüşebilir diye savunma yapmıyorum.
Amacım tarihe not düşmektir.
"Basın emekçisine karşı yaptığım davranış
hataydı"
Ardı sıra gelen teknik aksaklıklar sırasında, istemeden yapılan bir
hareketin, ne denli büyük sorunlara yol açacağının, kimlere fırsat
yaratacağının ve nasıl bir olumsuz mesleki deneyime yol
açabileceğinin bir de benim cephemden görülmesi için yazıyorum…
Gazeteciliğin her aşamasında bulunmuş, emeği ile bu günlere gelmiş,
gazetecilik dışında başka iş yapmamış biri olarak, bir basın
emekçisine karşı yaptığım davranış hataydı.
"Hiddetli çocuk davranışının şimdi çilesini
çekiyorum"
Yaşamımın ve 42 yıllık meslek hayatımın hiçbir aşamasında
arkadaşlarımın kişiliğine yönelik kötü söz söylemedim, şiddet
uygulamadım. Yetişme kültürümde olmayan, stres altında içimden
yükselen hiddetli çocuk davranışının şimdi çilesini çekiyorum.
Detaylarına girmeyeceğim, nedenlerine sığınmayacağım… Öfke kontrolü
yapamadım. Canlı yayını fiilen imkansızlaştıran, neredeyse bilinçli
diyebileceğim müdahalelere karşı yayını koruma hassasiyetime yenik
düştüm. Ani ve ölçüsüz bir tepki idi ama bilinçli şiddet
değildi…
"Özür diledim"
Hata yaptığımı anında fark ettiğim için de yayın biter bitmez
kameraman Ahmet Demir’den ve İHA Bölge Müdürü Orhan Akın’dan özür
diledim. Bir saat sonra ve ertesi gün tekrar arayıp özrümü
yineledim. Bunları da detay kamerası çekiminin, iki gün sonra
sosyal medyaya gizlice servis edilmek üzere kaydedildiğinden
habersiz yaptım. Her üç konuşmamızda, kendileri de yaşananları
canlı yayın stresine bağlı bir durum olarak görüp, özrümü kabul
etti.
"Kin kusmak için aportta bekleyen arena kitlesi ruhlu
kişiler"
Önü arkası incelenmeden, sosyal medyada bilinçli alevlendirilen
amaçlı lince, medyada birilerine kin kusmak için aportta bekleyen
arena kitlesi ruhlu kişilere TGC Yönetim Kurulu’nun da katıldığını
görüyorum. Kitlelerdeki zihniyetin tekleşmesi kanununun, TGC
yönetimine de hâkim olduğuna tanıklık ediyorum. Mektubunuzda,
“Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu olarak, 20 Aralık 2021
günü yaptığı toplantıda bu olayın değerlendirildiğini”
belirtiyorsunuz…
"Hiç kimseye hakaret etmedim"
“Toplantıda meslektaşınız İhlas Haber Ajansı kameramanı Ahmet
Demir’e hakaret etmeniz, tokat atmanız TGC Tüzüğü’ne, Türkiye
Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne, meslek onur ve
saygınlığına aykırı bulunmuştur…” diyorsunuz… Yönetim Kurulunuz
savunmaya ihtiyaç duymadan, “hakaret etmeniz, tokat atmanız…”
diyerek hüküm veriyor. Sosyal medyaya sızdırılan kayıtlarda da
görüleceği gibi, o yayında ve sonrasında hiç kimseye “hakaret”
etmedim.
"Bilinçli şiddet uygulamadım"
Ani ve ölçüsüz bir harekette bulundum, bilinçli şiddet uygulamadım.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nun, 42 yıllık
meslektaşı hakkında isnat ettiği hükme ulaşmadan önce, Türkiye
Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ni anımsaması gerekirdi.
TGC ödüllerini almış bir gazeteci olarak, yaşamım boyunca
sergilediğim mesleğime olan saygıyı, etiği, meslek onurunu koruma
çabası ve bedelini ödeme iradesini, bu mektubun yollanmasına
aracılık edenler de bundan böyle gösterebilmiş olsun…
"TGC'nin işini kolaylaştırmak için istifa
ediyorum"
Başta da belirttiğim gibi, yazdıklarım ne bir mazeret ne de bir
savunmadır; tarihe düşülmüş nottur. Hatasını anlayıp anında özür
dileyen, mesleğine kendi kararıyla ara veren tarafıma yargısız
infaz uygulayan Yönetim Kurulunuzun işini kolaylaştırmak için
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden istifa ediyorum. Muharrem
SARIKAYA."
Gazeteci Aslı Işık'a tepki
gösterdi
İstifa açıklaması sonrası Sarıkaya Twitter
hesabından gazeteci Aslı Işık'a tepki gösterdi. Sarıkaya
paylaşımında "Olay sonrası tanıyıp tanımadığım birçok kişi hakkımda
ağır sözler söyledi, bazıları da ithamda bulundu. Bunlardan biri de
Aslı Işık idi. Beni, Ağustos 2009’da “Yedi (7) aylık hamile iken
sandalyesini itip düşürmekle” suçladı. Oysa, Aslı Işık bu
iddiasını, o tarihte Habertürk Ankara Büro Haber Müdürü olan
gazeteci Ahmet Dirican hakkında dile getirmişti." dedi.
"O gün haber merkezinde bulunanlar tarafından iddiasının gerçek
olmadığı yüzüne söylendiğinde Aslı Işık, “Ama olsaydı sandalyeden
düşebilirdim” diye ilginç bir gerekçeye sığınmıştı" diyen Sarıkaya
"Bu gelişmelerden o dönem sonradan bilgi sahibi oldum. Onbir (11)
yıl önce Ahmet Dirican için söylediği, sonrasında hiç dile
getirmediği gerçek dışı suçlamasını, dönüp dolaşıp bugün de bana
isnat etmiş olmasının şaşkınlığı içindeyim. Başta açtığı davadaki
mahkeme tutanakları olmak üzere, o an haber merkezinde bulunanlar
ve gazeteci Ahmet Dirican bunun tanığıdır. İddiası gerçek dışı,
koca bir yalandır." ifadelerini kullandı.
Aslı Işık ne demişti?
Habertürk’ün eski Ankara muhabiri Aslı Işık Twitter’da yaptığı
paylaşımda, Ankara’daki haber merkezinde yaşadığı şiddeti "Putin 7
Ağustos’ta Ankara’ya gelmişti. Basın toplantısını izlemeye başka
bir muhabir gönderdiler. Sonrasında ise gece 10 gibi, yardımcısı
Ahmet Dirican haberi benim yazmamı istedi. Ben de 'izlemediğim bir
haberi nasıl yazacağım' deyince, Sarıkaya uzaklardan hışımla gelip
beni oturduğum sandalyeden iterek düşürdü. Şiddet gördüğü esnada
büroda birçok muhabir ve yönetici yardımcılarının bulunduğunu
belirten Işık, "Olay, gece 10 sularındaydı. O sırada birçok
muhabir ve Sarıkaya'nın yardımcıları da büroda bulunuyordu. Birçoğu
olayı gördü... Hamile olduğum için sürekli mobbing uyguluyordu.
Günde 4 işe gönderiyordu ve eşim işsiz olduğu için mecbur olduğumu
bilerek istifaya zorluyordu. Çok uzun ve yorucu bir süreç oldu, 3,5
yıl dayandım. Dava açtım hem işe iade hem tazminat aldım. Ama
mobbingde avukat şahit istedi" diye konuşmuştu.
"Medyadan soğudum ve mesleğimi bıraktım"
Yaşadığı mobbing nedeniyle mesleğinden soğuduğunu ve işini bırakmak
zorunda kaldığını belirten Işık, “Bu süreçte olmayan şeylerden
defalarca savunmamı istediler haklı gerekçe olmadığı için işten
çıkaramadılar. Süt iznimi kullandırtmadılar. Çok üzüntü verici bir
süreçti. Kısaca bir hayatın üstünü örtmek istediler ki bir bakıma
örttü de medyadan soğudum ve mesleğimi bıraktım. Bu meslek bana
insanların haklarının peşinde koşarken, kendi haklarını korumaktan
aciz olma çaresizliğini hep yaşatmıştır. Yanlış anlaşılmasın, kendi
adıma hak arayışından hiç vazgeçmedim. Sadece duyarsız insanların
çoğunlukta olduğu bir meslekte kalmak istemedim" ifadelerini
kullanmıştı.
"Zaten olayı da beni de hatırlamıyorsundur
kesin"
Sarıkaya’nın Twitter’daki özür açıklamasını alıntılayan Gazeteci
Fergün Atalay ise, "Muharrem abi, yıllar önce Ankara Devlet
Konukevi’ndeki bir basın toplantısında konuşanı göremediğin
gerekçesiyle itip kaktığın, mikrofonunu çekiştirdiğin muhabir de
bendim. Ama kayıt olmadığı için özür dilemedin tabii. Zaten olayı
da beni de hatırlamıyorsundur kesin" demişti.