Hamas’ın İsrail’e saldırısının arkasında yatan 4 neden belli oldu
Abone olHamas İsrail'e karşı düzenlediği eşi benzeri görülmemiş saldırının arkasında 4 neden yatıyor. Gazze'ye abluka, Mescidi-Aksa'ya saldırılar, Filistin topraklarına yerleştirilen Yahudi yerleşimciler ve İsrail'le normalleşmeye başlayan Arap ülkeleri olarak sıralanıyor.
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim
sabahı İsrail'e "Aksa Tufanı" adıyla kapsamlı saldırı başlattı.
Gazze'den İsrail yönüne binlerce roket atılırken, Filistinli silahlı gruplar Gazze-İsrail sınırındaki Beyt Hanun-Erez Sınır Kapısı'na baskın düzenleyerek burayı ele geçirdi.
Silahlı gruplar daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girmiş, İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi'ne saldırı başlattı.
Peki bu eşi benzeri görülmeyen saldırının arkasında yatan nedenler ne? BBC Türkçe, İsrail'e düzenlenen operasyonun arka planını araştırdı.
Gazze
Gazze Şeridi, İsrail, Mısır ve Akdeniz arasında 41 km
uzunluğunda ve 10 km genişliğinde bir bölge. Yaklaşık 2,3 milyon
kişiyi barındırıyor ve dünyadaki en yüksek nüfus yoğunluklarından
birine sahip. Batı Şeria ve Doğu Kudüs ile birlikte Filistin
topraklarının bir bölümünü oluşturuyor.
Yüzde 80'i dış yardıma muhtaç
Birleşmiş Milletler'e (BM) göre Gazze nüfusunun yaklaşık yüzde 80'i uluslararası yardıma bağımlı ve yaklaşık bir milyon kişi de günlük gıda yardımına muhtaç.
Günde ortalama 13 saat elektrik
Bu da orada yaşayan insanlar için günlük hayatın zor olduğu
anlamına geliyor. BM'ye göre 2021 yılında elektrik günde sadece
ortalama 13 saat verilebildi.
Dünya Sağlık Örgütü, bir insanın içmek, yıkanmak, yemek pişirmek ve
banyo yapmak için günde 100 litre suya ihtiyacı olduğunu söylüyor.
Gazze'de ortalama tüketim yaklaşık 88 litre.
İsrail Gazze üzerindeki hava sahasını ve kıyı şeridini kontrol
ediyor, sınır kapılarından kimlerin ve hangi malların giriş
çıkışına izin verileceğini kısıtlıyor.
Aynı şekilde Mısır da Gazze sınırından kimlerin girip çıktığını
kontrol ediyor. Bunun güvenlik için hayati olduğunu
savunuyorlar.
Şimdi ise İsrail hükümeti Cumartesi günkü saldırıya yanıt olarak
Gazze'ye yönelik "tam abluka" ilan etti.
Gazze'de her gün elektrik kesintileri yaşanıyor.
Gazze, İslamcı grubun şiddetli bir anlaşmazlığın ardından o zaman
iktidardaki Filistin Yönetimi’ne sadık güçleri geri çektiği
2007'den bu yana Hamas'ın kontrolü altında.
2014 yılında Hamas'la yaşanan kısa süreli çatışmanın ardından
İsrail, kendisini roket saldırılarından ve militanların sızmasından
korumak için Gazze çevresinde bir tampon bölge ilan etti, ancak bu
bölge insanların yaşaması ve tarım yapması için mevcut arazi
miktarını azalttı.
Mescid-i Aksa
İsrailliler ile Filistinliler arasındaki gerilimi Doğu
Kudüs'teki Mescid-i Aksa'dan daha fazla simgeleyen çok az yapı var.
Bir tepede yer alan Mescid-i Aksa, İslam'ın en kutsal üçüncü mekanı
ancak aynı zamanda onu Harem-üş Şerif olarak bilen Yahudiler için
de en kutsal yer.
Hamas'ın askeri kanadı El Kassam Tugayı'nın komutanı Muhammed el
Deif, saldırı sırasında yayınlanan bir ses kaydında, şiddetin,
“Mescid-i Aksa'nın avlusunda Peygamber Efendimiz’i aşağılamaya
cüret eden İsraillilerin Mescid-i Aksa'ya yönelik günlük
saldırılarına” misilleme olduğunu söyledi.
Son yıllarda İsrailli köktendinci milliyetçilerin yerleşkeye olan
ziyaretlerini artırması Filistinlileri endişelendiriyor.
Yerleşkede ibadet eden Filistinlilerle İsrail güvenlik güçleri
arasında sık sık çatışmalar yaşanıyor. Nisan ayında İsrail polisi,
dini faaliyetlerle ilgili çıkan bir anlaşmazlığın ardından ses
bombası ve plastik mermi kullanarak camiye baskın düzenledi.
2021'de bir İsrail baskını, İsrail ile Hamas arasında 11 günlük
çatışmaya yol açtı.
Hamas'ın Lübnan'daki üst düzey temsilcisi Osama Hamdan, BBC’ye
İsrail hükümetinin Mescid-i Aksa kompleksiyle ilgili niyetlerinden
endişe duyduklarını belirterek, herhangi bir değişikliğin "çok açık
bir kırmızı çizgi" olacağını söyledi. İsrail yetkilileri burada
ibadet özgürlüğünü korumaya kararlı olduklarını söylüyor.
Yahudi yerleşimleri
İsrail'in 1967 savaşından sonra toprakları işgal etmesinden bu
yana, başta Batı Şeria'da olmak üzere Yahudi yerleşimlerinin sayısı
artmaya devam ediyor. BM, işgal altındaki bölgede 2022 yılında
yaklaşık 700.000 Yahudinin yaşadığını tahmin ediyor.
BM ve pek çok ülke, yerleşimleri uluslararası hukuk nezdinde yasa
dışı buluyor, ancak İsrail aynı fikirde değil.
Bu yıl aşırılıkçı İsrailli yerleşimcilerin işgal altındaki Batı
Şeria'da Filistinli sivillere karşı uyguladığı şiddette önemli bir
artış oldu ve BM'ye göre ayda 100'den fazla olay bildirildi. BM,
2022’nin başından bu yana yaklaşık 400 kişinin topraklarından
sürüldüğü uyarısında bulunuyor.
Tartışmalı topraklardaki Yahudi yerleşimleri İsrailliler ile
Filistinliler arasında gerilim kaynağı olmaya devam ediyor.
Hamas'tan Osama Hamdan'a göre Filistinliler, İsrail'in
"Filistinlileri Batı Şeria'dan atmayı planlamasından" korkuyor.
İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkiler
İsrail, 1979 ve 1994'te imzalanan barış anlaşmalarının ardından
sadece iki Arap komşusu, Mısır ve Ürdün ile tam diplomatik
ilişkilerini sürdürüyor. Ancak son yıllarda Birleşik Arap
Emirlikleri (BAE) gibi diğer önemli bölgesel aktörlerle de benzer
anlaşmaların önünü açtı.
Eylül ayında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman,
ABD merkezli televizyon kanalı Fox News'e ülkesinin İsrail ile
ilişkileri normalleştirmeye "her geçen gün yaklaştığını"
söyledi.
Suudi Arabistan daha önce herhangi bir anlaşmanın bir Filistin
devletinin kurulması yönünde ilerleme gerektireceğini ifade etmiş
olsa da Hamas, normalleşmenin İsrail'in Filistin taleplerini
tanıması yönündeki baskıyı hafifleteceğini söyleyerek, bu adıma
karşı çıkıyor.
Hamas lideri İsmail Haniye, 7 Ekim'de televizyonda yayınlanan
konuşmasında Arap ülkelerinin İsrail’e karşı uzlaşmacı bir tutum
benimsemesini hedef aldı.
"Bu kuruluşla imzaladığınız normalleşme anlaşmalarının hiçbiri bu
çatışmayı çözemez" dedi.