Halk baskılara tepki gösterdi
Abone olDemokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, Gezi Parkı’nda yaşanan olayların basit 3-5 ağaç kesilmesi olmadığını söyledi.<br/>DSP...
Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, Gezi
Parkı’nda yaşanan olayların basit 3-5 ağaç kesilmesi olmadığını
söyledi.
DSP Genel Başkanı Masum Türker, partisinin Ordu’daki Genel
Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Gezi Parkı’nda yaşanan olaylara
değindi. Türker, yaptığı konuşmada, Taksim’deki yaşanan olayların
nedeninin basit üç beş ağacın kesilmesi olmadığını, vatandaşların
artık Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın kabadayı tavırlarının halkı
canından bezdirdiğini, çözüm sürecinde vatandaşları dinlemek için
gönderilen Akil İnsanlar, TC yazısının kurumlardan kaldırılması,
alkol düzenlemesi, İstanbul’a yapılacak köprünün adının Yavuz
Sultan Selim konulması ve Taksim Gezi Park’ında eylem yapan
vatandaşlara polisin sert müdahalesi ile halkın galeyana geldiğini
savundu.
ÖZGÜRLÜK İÇİN BAŞ KALDIRININ ZAMANI GELMİŞTİR
Masum Türker, dünkü olayların basit olmadığını belirterek sözlerini
şöyle sürdürdü: "Taksim gezisindeki olay beş ağaç için olmuş
değildir. Bu hükümet öylesine baskı yapıyor ki toplum, insanlar
özgür değil. ‘Artık özgürlük için baş kaldırının zamanı gelmiştir’
demiştim. Bunu dediğim gün, Salı günüdür. O gün bütün medyaya
dağıtıldı. Kimse bu haberi medyanın manşetlerine taşımayı
düşünmedi. Ben o lafı boşuna söylemedim”
Türker, Başbakan’ın artık söylemlerinin kabadayı tavrı olduğunu
anlatarak sözlerine şöyle devam etti: "Ben kimseyi dinlemem kimseyi
takmam tavrı halkı canından bezdirdi. Halkı kızdıran, ilk üzen şey,
devlet kamu kurumlarında valiliklerde, TC ibaresinin kaldırılması
olmuştur. Barış süreci yapılmıştır. Ortaya akil insanlar
koyulmuştur. Akil adamları halk dinlemeye gidiyor, akil adamlarda
bilmiyor ne barışı olduğunu, kan dökülmesin diyorlar. Herkes kan
dökülmesin istiyor. Ne ödün vermişsin sen, Abdullah Öcalan ile
nasıl bir anlaşma yapmışsın, hiçbir açıklama yapmıyorlar. Akil
Adamlar tek görevleri ‘Canım bu yapılanlar güzeldir’ diye millete
dayatmaya çalışıyor. Allah’a şükür görevleri sona erdi. Şimdi rapor
yazacaklar. Bu akil adamlarda olumsuz oldular”
ALLAH EMRETTİYSE NEDEN BİR KANUNLA GEÇİRMEK İSTİYORSUN
Başbakan’ın ‘iki ayyaş’ cümlesi ile bazı kesimlerin Atatürk ve
İsmet Paşa’yı kast ettiği söylemlerine katılmadığını ifade eden
Türker, şöyle konuştu: “Başbakan tuttu ‘Alkolü sınırlandırayım’
dedi. ‘iki ayyaş’ dedi. Şimdi bu iki ayyaşı bazı kesimler Atatürk
ve İsmet Paşa’ya mahal etmeye çalışıyor. Ben red ediyorum. O
bilmiyor mu? 23 Nisan 1920’de kabul edilen 6 kanundan bir tanesi o
tarihte içkilerin men’idir. Alkolü men etmişlerdir. O zaman Atatürk
ve İsmet Paşa’nın olduğu mecliste alkol men edilmiştir. İki ayyaş
ile tüm parlamentoyu kast ediyor. Milletvekillerine ayyaş diyor. AK
Partili milletvekillerine de ayyaş diyor. Kanunları parlamento da
AKP geçiriyor. AKP’lilerinde içinde bulunduğu içki içme olasılığı
olan insanların laflarını mı dinleyeceğiz. Orada da insanlar
köpürdü. Niye köpürdü. Parlamentodan bu kanun geçmeden ‘Bu Allah’ın
kelamıdır’ diyerek bazı şeylerimi dayatacak bize diye düşünmeye
başladı. Çünkü ne dedi ‘ İki ayyaşın kabul ettiğine uyuyorsunuz,
Allah’ın emrettiğini kabul etmiyorsunuz’ dedi. Allah emrettiyse
neden bir kanunla geçirmek istiyorsun. Demek ki beyninde ’ben ne
dersem yapacaklar’ geçiyor. Bu da hayat tarzı ile oynanmasını
istemeyenlerin tepki koymasına neden oldu.”
KÖPRÜNÜN ADINI ALEVİLERE MEYDAN OKURCASINA YAVUZ SULTAN SELİM
KOYDU
İstanbul’a yapılacak köprünün isminin Yavuz Sultan Selim
konulmasının Alevi vatandaşlara meydan okurcasına konulduğunu
kaydeden DSP Genel Başkanı Türker, şöyle konuştu: “Alevi
vatandaşlarımıza meydan okurcasına köprünün adını İstanbullulara
danışmadan, halka danışmadan köprünün adını Yavuz Sultan Selim
koydu. Şimdi yazarlar Yavuz Sultan Selim’e iftira atıyor, iftira
atan yok. Bu ülkede yaşayan alevi arkadaşlar, doğdukları günden bu
yana yaşadıkları sürece kendilerine Yavuz Sultan Selim zamanında
haksızlık yapıldığına inanıyorlar mı? İnanıyorlar. Şimdi sen
istediğin kadar de böyledir, şöyledir. Senin anlatacağın geçerli
değildir. O insanların düşündükleri duygulardır. Yavuz Sultan
Selim’i söyleyince, ben alevi değilim ama ben bile tepki koydum.
Bunu anlamadı. O arada başka bir şey yaptı. O günlerde yalnız
Taksim gezisi civarında olan dava açmışlar, mahkeme bitene kadar
bekleyenlerin direnişi vardı. Bu direniş demokratik bir haktır.
Sivil itaatsizlik olarak kabul edilen siyasal iletişimin bir
aracıdır. Başbakan köprünün açılışında polise talimat verdi.
İçişleri bakanını, emniyet müdürünü dikkate almadı. Dedi ki, ‘Onlar
oradan çıkartılacak’ hiçbir talimata gerek kalmaksızın hemen orada
biber gazı operasyonu başladı. Biber gazı operasyonu ile başladığı
günden beri arkadaşlarım orada takip ediyor."
Oraya gelen vatandaşların hiçbirisinin siyaset yapmadığını anlatan
Türker, sözlerini şöyle tamamladı: "Oradaki gelen insanların ortak
bir duruşu var. Diyorlar ki, ‘Biz bu hükümetin, bu başbakan’ın
kabadayı tavrı ile bu ülkeyi yönetmesine razı değiliz’ bu iş böyle
basit üç beş ağacın kesilmesi olayından çıkmıştır. Neden çünkü bu
olayı örtbas etmek için polisin şiddete baş vurması orantısız güç
kullanması orada özellikle biber gazını yoğun bir şekilde
kullanması halkı daha fazla galeyana getirmiştir. Halk ’Ben de bu
nöbette varım’ diye Taksim’e hücum etmeye başlamıştır.”
(İHA)