Beşiktaş'taki patlamada şehit olan bir polisin cenaze töreni
geldi ekrana önceki gün...
Cenaze namazını kıldıran imamın, "Hakkınızı helal ediyor
musunuz?" sorusuna arkasındaki cemaat hep bir ağızdan
"ediyoruz" diye cevap verdi.
Keşke dedim içimden...
Keşke o an musalla taşındaki şehide de aynı soru
sorulabilseydi.
"Peki sen bize hakkını helal edebiliyor musun ey bu vatan için
kırılıp toprağa düşen şehit oğlu şehit?" diye sorma imkanı
olsaydı.
Hakkını helal eder miydi sizce?
Hiç sanmıyorum.
Katliamın üzerinden hepi topu 4 gün geçti. Çocuklarını, eşlerini,
kardeşlerini toprağa indirenlerin acısı henüz çok
taze...Yüreklerinde hissettikleri acının tarifi, tamiri, tesellisi
yok.
Ve hiçbir zaman olmayacak.
Oysa biz normal hayatlarımıza döndük bile. Ah vahların yerini
espriler ve şen kahkahalar aldı. Alışveriş merkezleri yılbaşı
alışverişi yapanlarla dolup taştı yeniden...
Havai fişeklerin patlatılacağı, 10'dan geriye sayılacağı günü
bekliyoruz heyecanla...
İtiraf edin hadi!
Hissiyatımızı, inancımızı ve en önemlisi insanlığımızı
kaybettik.
Yanı başımızda bir ülke küle ve köze döndü. Halep'ten arşı titreten
feryatlar yükseliyor. Son yüzyılın en büyük vahşetlerinden
biri yaşanıyor bu kadim kentte. Yukarıdan kimyasal silahlar ve
fosfor bombaları atılırken, hanelerde ise bambaşka bir vahşet
yaşanıyor.
Anneler, çocuklarının gözleri önünde tecavüze uğradıktan sonra
işkence edilerek katlediliyor. Şebbihalar tarafından tecavüze
uğrama ihtimali olan kadınlar öyle çaresiz ki intihar etmek için
din görevlililerinden fetva istiyor.
Bugüne kadar ÖSO'ya direnmeyenler cayır cayır yakılıyor. Çocuklar
kurbanlık koyun gibi kesiliyor.
İzliyoruz.
Bir yandan da hala "Bütün bunlar Erdoğan yüzünden oldu"
diyen ahmaklara laf anlatmaya çalışıyoruz.
Birileri Libya'yı, Mısır'ı, Irak'ı ve Suriye'yi baştan sona
yağmalayarak Türkiye'ye, "Sıra size geliyor" diyor ama bunu
içimizdekilere kabullendiremiyoruz.
Bağdat düştü.
Kahire düştü.
Trablus düştü
Şam düştü.
Halep düştü.
Hedefte Ankara var!
"Suriye'deki operasyon tamamlandığı andan itibaren hedef
Türkiye olacak. 15 Temmuz'da başarılı olamayanlar bu kez tek
saldırı haline gelip açıktan müdahalede bulunacak" diyor ama
anlatamıyoruz.
"Bu ülkelerde yaşananlar yarın senin ülkende yaşanacak.
Gözlerinin önünde bu kez senin namusuna çökecekler. Senin
çocuklarını katledecekler. Seni mülteci durumuna düşürecekler ve
sen gidecek bir ülke dahi bulamayacaksın" diyor ama
inandıramıyoruz.
Yapmamız gereken tek şey birlik olmak ama,
başaramıyoruz. Konuşamıyor, tartışamıyor, anlaşamıyoruz.
Martin Luther King, "Ya birlikte kardeş gibi yaşamayı
öğreneceğiz ya da aptallar gibi hep beraber yok olup gideceğiz"
sözünü sanki bugünlerin Türkiye'si için söylemiş.