Hala âşık olmak istiyor musunuz?

Nesrin YILMAZ nesriny@internethaber.com

Başlarda, sanırsınız ki o herkesin aradığı adamı/kadını buldunuz…

 

Sizden mutlusu yoktur hayatta…

 

O bulunan değerli, bir başkadır…

 

Herkesten farklıdır…

 

Gözünüz ondan başka hiçbir şeyi, hiç kimseyi görmez…

 

Böyledir aşk, kördür gözü…

 

*

 

Âşıkken…

 

Gönül gözünüze perdeler iner, gerçekleri göremezsiniz…

 

Kalbiniz bir zavallı olur, göz göre göre yalanı seversiniz…

 

Zaman akıp gider mutlu, mesut…

 

Öyle zannedersiniz…

*

 

Ama aşkın tek sahibi ayrılık, gelir çalar kapınızı bir gün…

 

Hazırlıksız yakalanırsınız…

 

Zira gözünüze bandı, kalbinize mührü vuran sizdiniz…

 

Ayrılık, oturup beklenmez ki, haklısınız…

 

Ama o gelir, kaç kilometre hızla geldiği bilinmemektedir…

 

Yakar, yıkar her şeyi…

 

Öylece bakakalırsınız… Siz anlamadan gider gidecek olan…

 

*

 

İşte böyledir aşk...

 

Yüreğinizde büyütürsünüz, belki de hiç büyümemesi gerekeni…

 

Daha önce gönlünüzde büyüttüğünüz bütün değerleri yer bitirir…

 

 O varken yanınızda, yeşilinize dokunmuş, pembenizi karartmış, beyazınızı lekelemiş, hiç umurunuzda olmaz…

 

Kalakalırsınız, o hiçbir şey söylemeden gittiğinde, onun, yüreğinizi sömürmüş ruhuyla baş başa…

 

Karanlık, yol alır oradan bütün bedeninize…

 

Ruhunuza…

 

Sonra sorup durursunuz,

 

“ben nerede yanlış yaptım” diye, kendi kendinize…

 

O, tozu dumana katıp giderken, sizi süpürürken hayatından, sizin için yaptıklarıyla, size söyledikleriyle, birlikte yaşadıklarınızla avunursunuz…

 

Çaresi yok anlarsınız…

 

O akan zaman vardı ya hani…

 

Bir daha geri getiremezsiniz…

 

Gözyaşlarınızı silemez, kalbinize söz geçiremez, dövünüp dizlerinize vurursunuz…

 

Hala âşık olmak istiyor musunuz?