“Baykal’a ince bir
soru” başlıklı yazımızda, TBMM’de bir milletvekilinin ‘aşkı’ uğruna
bir birime yaptığı baskından söz etmiş, milletvekilinin nüfuzunu ve
gücünü böyle bir biçimde kullanmasını eleştiren bir yorum
yapmıştık.
Bu konudaki temel
düşüncemiz aynı kalmakla birlikte o olayda ilginç bazı gelişmeler
yaşandığı için bu konuya yeniden dönmek gerekti.
Haber kaynaklarımın ‘bazı
detaylarda’ abartılı bilgiler aktardığı konusunda şüpheye
düştüm.
Bunlardan biri
‘vekilin sevgilisinin çalıştığı birime baskın yaptığı ve
orada çalışan herkesi karşısına toplayıp fırça çektiği’ne
ilişkin bölüm.
Kaynağım yeminlerle
anlattığı bu bölümle ilgili ‘ben de başkasından duydum, gözümle
görmedim’ noktasına geldi.
Bir de ‘vekilin
sevgilisine amirlerinin iş buyuramaz noktaya gelecek kadar
korkutuldukları’na ilişkin bölüm. Bu konu da çok sarih görünmüyor. Bazı yeni
kaynaklar ise ‘aksine çok çalışkan bir arkadaş’ diye yorumlar
yaptı.
Yazının üzerinden geçen 15
günde ana haber kaynağımda ilginç geri dönüşler olması ve teyid
için başvurduğum diğer kaynaklarımın da her geçen gün suskunluğa
bürünmesi; beni de ‘acaba haksızlık yapmış olabilir miyim? diye
düşünmeye itti ve yeni bir yazı yazma noktasına getirdi.
Kaynak diye güvendiğim
kişinin kişisel bir sorunu varmış. Bir başka suçlama ile karşı
karşıya olduğunu öğrenip araştırmaya başladığım 20 yıllık bu devlet
bürokratının ‘kendini kurtarmak için’ olayı abartmış olduğu
kanısına ulaştım. Bu iddianın doğru
çıkması ve bu kişinin de TBMM’deki görevinden istifa etmek zorunda
kalması, benim nezdimde güvenirliliğini yitirmesine yol
açtı.
Kaynaklarım kaynaklanan
abartılı aktarımlara bu köşede yer verdiğim için üzüldüm.
Gazeteciler zaman zaman haber kaynaklarının abartığı detaylar
karşısında hataya düşebiliyorlar.
Bu olay da sanırım böyle
oldu.
O vekilin ve de o
bayanın; kaynağımın abartılı anlatımlarına bu köşede yer verdiğim
için üzgün olduğumu bilmelerini isterim…