Hakimden manifesto gibi Gezi kararı!
Abone olDenizli'de hakim öyle bir karar verdi ki! Gezi eylemlerine katıldıkları için haklarında dava açılan 9 şüpheli beraat etti.
Hakim kararın gerekçesinde, 'farklı düşünen bir avuç
gencin, devlet için tehlike görülmemesi' gerektiğini, 'farklı
seslerin yükselmesinin demokrasinin oluşup yerleşmesi için gereken
davranış olduğunu' belirtti.
Denizli'de gezi eylemlerine katıldıkları için Ali Şimşek, Kerem
Yıldırım, Güldane Pekdoğan, Recai Altuntaş, Cem Dikmen, Cüneyt
Çelik, Süleyman Can Bayram ve Mustafa Kayhan hakkında geçen yıl
'Kanuna Aykırı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Düzenleme, Yönetme
ve Bunların Hareketlerine Katılma' suçlamasıyla 1.5- 3 yıl hapis
cezası istemiyle dava açıldı. Denizli 7'nci Asliye Ceza
Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasında sanıkların tümü
hakkında beraat kararı verildi.
İŞTE GEREKÇELİ
KARAR
Denizli 7'nci Asliye Ceza Mahkeme Hakimi Öncü, kararın
gerekçesinde çağımızda demokrasi ve özgürlüklerin tanımını yaparak
şunları yazdı:
İLERİ DEMOKRASİ ÖZGÜRLÜK SINIRLARININ
ARTTIRILMASIDIR
"Demokrasinin kelime anlamı; Tüm üye veya vatandaşların organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir. İleri demokrasi ise, 21'inci Yüzyıl'ın teknolojisini kullanarak demokrasiyi geliştirmeyi amaçlamak, bunun için basın, fikir ve düşünce ile ifade özgürlüğü konularında ileri düzeyde çaba sarf ederek, insanların özgürlük ve sınırlarının arttırılması çabasının görüldüğü bir yönetim biçimi olacaktır, daha doğrusu olmalıdır."
SANIKLAR İÇİN 'AYDIN
TOPLULUK'
Mahkeme hakimi Haki Öncü, sanıkların sosyal ve eğitim
durumlarını da değerlendirdiği gerekçeli kararda şöyle
dedi:
"Toplantı ve gösteri yürüyüşü yaptıkları ileri sürülen ve sanık
olarak yargılanan bu kişilerin eğitim durumları incelendiğinde,
ağırlıklı olarak üniversite mezunu ve aydın olarak
nitelendirilebilecek bir topluluk olduğu görülecektir. Sanıkların
dosya kapsamı ve delil durumu incelendiğinde bir araya gelme,
toplanma ve basın açıklaması yapma düşüncelerindeki amaç; daha
önceden yapılan farklı zaman ve yerlerdeki gösteri yürüyüşlerine,
güvenlik güçlerince orantısız güç kullanılması neticesi birden çok
göstericinin ölmesine duyulan üzüntünün dile getirilmesine
çalıştığı ve bu toplanma amacının demokratik tüm ülkelerde olağan
bir davranış olduğu aşikardır. Ülke tarihimize baktığımızda, daima
farklı düşünen değerlerin ağırlıklı olarak ölümleri sonrasında
zenginlik olarak kabul edildikleri, yaşarken tehlike olarak görülen
bu kişilerin ölümü ile birlikte iadeyi, itibarlarının verilmesine
çalışıldığı, hatta ülkemiz dışında olan bazı mezarların
getirilmesine çabalandığı görülmektedir."
"SES KESMEK İLERİ DEMOKRASİYLE
BAĞDAŞMAZ"
Denizli 7'nci Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Haki Öncü, eylemlerde
ayakta duranı, oturan, yürüyen, tencere -tava çalanı, ışık
yakıp-söndüreni tehdit, tehlike olarak görme, sesini kesmek için
mücadele etmenin ileri demokrasi ile bağdaşamayacağını
vurguladı.
Hakim Öncü, terörü destekleyen bir etnik gruba dahi
olgunlukla el uzatan devletin, aynı olgunluğu farklı düşüncelere de
göstermesi gerektiğini belirtirken gerekçeli kararda şöyle devam
etti:
BERKİN ELVAN'IN ÖLÜMÜNE YANAR
DURURUZ
"Yaşanan darbe sonrasında 'farklı düşünüyor' diye 17 yaşında
asılan Erdal Eren'in ardından yazılan 'Son bakıştaki o
gözler kaldı aklımızda' şarkısını dinler, rahmetli Muhsin
Yazıcıoğlu'nun Mamak Cezaevi'nde yapılan işkenceleri anlatan
'Üşüyorum' şiirini okudukça yapılan zulümlere yanar, farklı
düşünüyor diye yazar Sabahattin Ali'yi Istıranca Dağları'nda
öldürdüğümüze yanar, farklı düşündüğü için ülkemizden kaçmak
zorunda kalan Nazım Hikmet'leri, Ahmet Kaya'ları başka
ülkelerindeki mezarlarında ziyaret eder, çiçek bırakır, Fatiha
okur, son olarak da gezi parkı protestoları sırasında polis
memurları tarafından atılan gaz bombasının başına isabet etmesi
sonucu 268 gün komada kalan 15 yaşındaki Berkin Elvan'ın ölümüne
yanar dururuz.
FARKLILIKLARDAN GÜZELLİK
DOĞAR
Anadolu'nun kilimi gibi, motiflerdeki renkler gibi farklılıklardan
güzellik doğar. Ülkemizde son 30 yıldır yaşanan terör sonrası
terörü destekleyen bir etnik gruba dahi olgunluk ile el uzatan
kucak açan devletimizin, aynı olgunluğu farklı düşüncelere de
göstermesi gerekir. Bu cennet vatan hepimizindir. Doğu'suyla,
batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle, hangi etnik kimliği olursa olsun,
hangi inanca hizmet ederse etsin, farklılığı, zenginlik olarak
görüp kabul etmek gerekir. Ayakta duranı, oturanı, yürüyeni,
tencere tava çalanı, ışık yakıp söndüreni, tehdit, tehlike olarak
görmek, sesini kesmek için mücadele etmek, bırakın ilerisini
demokrasi ile bağdaşmaz. Şiddet unsuru taşıyamayan, sadece etkiye
tepki ölçüsü doğrultusunda tepki gösteren, bu sanıkların suç işleme
kastı ile hareket etmediklerinin düşünülmesi gerekir. El ele, kol
kola, göstericimizle, polisimizle, askerimizle, sağcısıyla,
solcusuyla, inananıyla, inanmayanıyla, bir halay çeker gibi
aydınlık geleceğe yol olmamız gerekir."
"TOMA ARAÇLARI İTFAİYEDEN FAZLA SU
KULLANIYOR"
Hakim Öncü, çoğunluktan farklı düşündüğü ileri sürülen bir
avuç gencin, devlet için tehlike görülmemesi gerektiğini söyledi.
Öncü, farklı seslerin yükselmesi, farklı düşünce, demokrasinin
oluşması ve yerleşmesi için olması gereken davranışlar olduğunu
kaydederek şöyle konuştu:
"Valilik makamı tarafından çoğunluğun görüşünde olmayan hiçbir
gösteri için ağırlıklı olarak izin verilmediğinden, farklı olan
farklı düşünen hiç kimsenin ülkemizde gösteri veya toplanma hakkı
ne yazık ki görülmemektedir. Bırakın toplantı ve gösteri yürüyüşüne
valilik makamlarının izin vermesi, bu günlerde Cumhuriyet savcıları
tarafından yapılması düşünülen operasyonların dahi izni validen
alınması gerekiyor. Bu durum ne hukuk devleti ne de demokrasi ile
bağdaşmıyor. Ne yazık ki ülkemizde şu an, farklı düşünen kitlenin
sindirilmesi sürecinde, ülke genelinde itfaiyelerin kullandığı
sudan çok TOMA araçlarının su kullandığı ve göstericilere su
sıktığı ortadadır. Sıkılan suyun da insan için zararlı olacak
kimyasal madde ile karıştırılmış su olması, gösteri yapmaya çalışan
vatandaşların direkt meydanlarda sıkılan kimyasal sularla
cezalandırılmasının amaçlandığı gerçektir."