"Hakemler ev sahibini tutar"
Abone olBu iddia Hürriyet Gazetesi'nden Ayşe Özek Karasu'ya ait. Peki yazar bu yargıya nasıl ulaşıyor. İşte cevabı...
"HAKEMLER EV SAHİBİ TAKIMI TUTUYOR" ! Hürriyet Gazetesi'nin Dış
Haberler Müdürü Ayşe Özek Karasu, "futbolda ev sahibi takımın
avantajlı" olduğunu kanıtladı. Peki nasıl ? Futbolda ev sahibi
takım avantajlıdır. İyi de, neden avantajlıdır? Siz seyirci desteği
diyebilirsiniz. Ancak iki ayrı araştırmanın sonuçları farklı şeyler
söylüyor. Birincisi İngiltere'de yapılmış. Buna göre futbolcular,
evde oynadıkları maçta salgıladıkları testosteron sayesinde maç
kazanıyorlar. Çünkü aynı saldırıya uğrayan hayvanlar gibi içgüdüsel
olarak kendi egemenlik alanlarını savunuyorlar. İkinciyi ise
Avusturyalı ekonomistler, Bundesliga'yı baz alarak yapmış.
Çıkardıkları istatistik, Türkiye'de asla bitmeyen bir tartışmanın
kahramanlarını hedef gösteriyor: HAKEMLER. Genelde ev sahibi takım
lehinde düdük çaldıkları için konuk takımın şansı azalıyor.
Hakemlerin maç sonrası televizyon programlarında bizdeki kadar ince
dilimlendiği, yenilen takımdan mutlaka çamur yediği bir başka ülke
var mı bilmiyorum. Ama, dünyanın en fazla horlanan, en fazla alay
edilen ve küfür yiyen meslek mensupları arasında yeşil saha
düdüklerinin de bulunduğu kesin. Bu gerçek bilimsel araştırmalarla
kanıtlanmış durumda. İngiliz uzman Nick Neave, ülkedeki liglerden
birinde görev yapan 42 hakemin hal ve gidişini inceledikten sonra
şu sonuca varmış: Bu adamlar, polis ya da askerle aynı hizada
çalışıyor, şartları zor. Bu işte ancak çelik gibi sinir sistemine
sahip olanlar ayakta kalabilir. Çünkü sahada 22 adamı birden idare
etmek zorundalar ve aldıkları her kritik karara mutlaka 11 kişi
birden itiraz eder. Her hakem bir maçta ortalama 10 km koşar. Bu
nedenle maçtan sonra ne durumda olduğu sorulan hakemlerin yüzde
70'i fiziksel olarak sıfırlandığını söylüyor. Bu açıdan bakınca,
aslında hakemler, polis ve askerden daha zor koşullar altında
çalışıyor. Çünkü diğer iki meslek grubundakiler, hakemler gibi
40-50 bin kişinin hep bir ağızdan sarf ettiği küfürlere maruz
kalmıyorlar. Dr. Neave'nin araştırmasından bir not daha; hakemler
asla ve asla yanlış karar vermediklerini düşünüyorlar. KONUK TAKIMA
İKİ EV SAHİBİNE BİR KART Hakem tartışmasına ışık tutacak bir başka
araştırma da Avusturya'nın Innsbruck Üniversitesi'nde yapılmış.
Matthias Sutter ve Martin Kocher adlı iki ekonomist, sosyal ve
ekonomik alanda birey veya birey gruplarının sistematik haksızlığa
uğrayıp uğramadığını araştırırken, deplasmana giden futbolcuların
durumunu da incelemişler. 2000-2001 sezonunda Alman Birinci
Ligi'nde oynanan bütün maçları alıp, penaltı atışlarını ve uzatma
dakikalarını analiz etmişler. Ortaya çıkan sonuç şöyle: Eğer ev
sahibi takım bir gol gerideyse, hakem ev sahibi takımın önde veya
berabere olduğu durumlara göre oyunu ortalama 40 saniye daha fazla
uzatıyormuş. Penaltı atışlarında da hep ev sahipleri kollanmış.
Hakemler, ev sahibi takımdan bir oyuncunun rakip ceza sahası içinde
iki ayağı üzerinde duramadığı hallerde daha fazla penaltıya
hükmetmiş. Bu durum ikinci yarılarda daha da keskinleşmiş. Ev
sahibi takımlardan yana 38 penaltı, konuk takım lehine ise sadece
10 ceza atışı verilmiş. Ev sahibi takım oyuncularının rakip kaleye
daha fazla hücum ettiğini, dolayısıyla penaltı kazanma şansının
daha yüksek olduğunu düşünen iki ekonomist, futbol dergisi
Kicker'deki uzmanlara başvurmuşlar. Bu uzmanlar da onların
çıkardığı sonucu doğrulamış: Deplasman takımlarına hak ettiği iki
penaltıdan sadece biri verilirken, ev sahibi takımda bu oran yüzde
81'e kadar çıkıyormuş. Bunların yüzde 85'i de golle
sonuçlanıyormuş. Konuk takım oyuncularının gördüğü sarı ve kırmızı
kart sayısı da ev sahibi oyuncuların tam iki katı. CAZGIR
SEYİRCİLER HAKEMİ ETKİLİYOR Futbolsever iki ekonomist, İspanya
Birinci Ligi'ni de incelemişler ve orada deplasmana giden
takımların daha da feci durumda olduğunu keşfetmişler. Ev sahibinin
bir gol geride olduğu karşılaşmalarda Alman hakemler maçı bitirmek
için 40 saniye oyalanırken, bu süre İspanya'da iki dakikaya kadar
çıkıyormuş. Peki, hakemler sonucu değiştirebilecek kritik kararları
alırken tribünlerden ne kadar etkileniyorlar? Bu konuda da
basketbol tribünlerini temel alan bir araştırma var. ABD'deki
Maryland Üniversitesi'nden psikolog Thomas S.Wallston
liderliğindeki bir ekip araştırmış ve hakemlerin kesinlikle seyirci
cazgırlığından etkilendiği sonucuna varmış. Çünkü hakemlerde, insan
sürülerinin gözüne girme dürtüsü gelişmiş. ALMANYA'DA HAKEMLER
BAYERN MÜNİH’İ TUTAR Avusturyalı iki ekonomistin yaptığı istatistik
çalışmasıyla ilgili bir sorun var. Sutter ve Kocher'in incelediği
Bundesliga 2000-2001 sezonunun son maçında hakemin kayıp süreyle
ilgili verdiği karar o kadar kritikmiş ki, şampiyonu belirlemiş.
Bayern Münih ile Schalke 04'ün karşılaştığı maçta hakem, üç dakika
uzatma oynatınca Bayern şampiyon olmuş. İşte bu şampiyonluk,
‘‘hakem ev sahibi lehinde düdük çalar’’ tezini çürütüyor. Çünkü
Bayern, o maçta deplasmandaymış. İki ekonomiste göre bu durum,
hakemlerin ev sahiplerinin yanı sıra hemen her zaman Bayern
Münih'ten yana düdük çaldığı anlamına geliyor. Spor basınında da
hayli yaygın olan bu görüşün istatistiklere dayalı bir kanıtı ise
yok. Ev sahibi takım testosteron sayesinde kazanıyor Hakemlerin
psikolojik ve fizyolojik durumunu araştıran İngiliz nöropsikoloji
uzmanı Dr. Nick Neave'nin ‘‘ev sahibi takım neden kazanır’’
başlıklı bir çalışması da var. Northumbria Üniversitesi'nde görevli
olan Neave'nin tezine göre ev sahibi takımın oyuncuları, bir çeşit
hayvani dürtüyle kendi egemenlik alanlarının, düşman tarafından
saldırıya uğradığı psikolojisiyle hareket ediyorlar. Sadece direk
ve ağlardan oluşan kaleyi değil, sembolik anlamda da ‘‘kalelerini’’
savunuyorlar. Bu ruh hali daha fazla testosteron salgılamalarına
yol açıyor. Böylece motive olup fişekleniyorlar ve dolayısıyla
performansları artıyor. Uzmanlara göre testosteron hormonu mücadele
gücünü artırıyor ve refleksleri kamçılıyor. İngiliz Premier
Ligi'nde maçların yüzde 70'ini ev sahibi takımlar kazanıyor.
Kazanılan zaferlerin ardında ise seyirci desteğinden çok
testosteron hormonunun bulunduğu düşünülüyor. Çünkü psikologların
yaptığı incelemelere göre seyircilerin tezahüratı çoğunlukla maç
kazandıracak kadar yüksek desibellere tırmanmıyor. Dr. Neave'nin bu
araştırmanın sonuçlarını açıklamasından sonra, İngiliz Premier Ligi
takımlarından birinin her maç öncesi oyuncuların testosteron
ölçümlerini yapıp ona göre takım kurmak için araştırma ekibiyle
temas halinde olduğu söyleniyor. Hormon düzeyi düşük olan
oyuncuların terapi görebileceği ve maçtan önce seksin
yasaklanabileceği belirtiliyor.