Hakan'ın İmam Hatip pişmanlığı
Abone olCoşkun, "Çok safmışım. Yanıldım" diye başladığı yazısında Oktay Ekşi'ye de ima yoluyla göndermeler yapıyor.
Evet, gerginlik! İşte buraya yazıyorum: Yanılmışım.. Evet, saflık
yaptım. ``Aman gerginlik çıkmasın, uzlaşma olsun`` diyenlerin
içtenliğine güvendim. Herkesi acayip iyi niyetli filan zannederek,
tuttum imam-hatiplilerin ``iki dünya arasında sıkışmışlıkları``nı
yazarak, yüreklerde insani bir duyarlılığın ateşini yakmaya
kalkıştım. O yazıda anlattıklarımın ideolojik bir kavganın
malzemesi yapılacağını bilemedim.. Bu ülkenin son yarım asrına dört
darbe sığdırmayı başaranların daha neleri ``başarabilecekleri``ni
hesap edemedim. Onların konvansiyonel suskunluğunu hayra yordum,
bir anda büyük bir kampanyanın gönüllü propagandistleri
olabileceklerini hesaba katamadım. İnsani duyarlılığın bütün
ideolojik hesapları altüst edebilecek bir güce sahip olduğuna
inandım. Ve işte itiraf ediyorum: Yanılmışım!. Ne meslek lisesi, ne
de düz lise hüviyetinde olan imam-hatiplerin, eğitim sistemi
içindeki ``çarpık`` duruşunu düzeltmek.. Sandım ki tek dertleri
budur. Bu nedenle tuttum, ``Tamam, imam-hatipler sınırlandırılsın
ve meslek lisesi haline dönüşsün ama buna karşılık düz liselere
seçmeli din eğitimi dersleri konsun`` dedim. Amacım bir `uzlaşma`
noktası yakalayabilmekti.. Ama şimdi görüyorum ki, onların dertleri
ne mevcut eğitim sistemi içinde imam-hatiplerin çarpık duruşunu
düzeltmektir, ne de soruna bir çözüm getirmektir! Onların tek
dertleri sığ pozitivist bir algıyla ``din eğitimi``ni ortadan
kaldırmaktır. İtiraf ediyorum: Biraz geç oldu ama sonunda anladım.
Geç olduğu için üzgünüm. Ama zaten her şey biraz geç gelmiyor mu
yurdumuza? Cemal Süreyya`nın dediği gibi ``1929 buhranı bile geç
gelmedi mi?`` Aslında beni uyandıran Oktay Ekşi oldu, bu açıdan
kendisine minnettarım. Oktay Bey, malum imam-hatiplerin kapatılması
gerektiğini savunuyor, mezunlarının üniversiteye girmelerine
şiddetle karşı çıkıyor. Ben de ``Aman Oktay Bey gibiler daha fazla
gerilmesin`` diye onlara şöyle seslendim: ``Madem siz şu imam-hatip
mekteplerinden haz etmiyorsunuz, sizi mi kıracağız, tamam kapatalım
bu okulları! Ama ortaya çıkacak olan boşluğu da düz liselere
seçmeli din eğitimi dersleri koyarak dolduralım``. Oktay Bey`den
yanıt geldi: ``Hayır! Bu da olmaz! Kabul etmeyiz!`` Yani durum şu:
Oktay Ekşi`nin gerilmemesi için imam-hatipler kapatılacak, yine
Oktay Bey gerilmesin diye düz liselere din eğitimi dersi
konmayacak. Böylece Oktay Bey gerilimden uzak mutlu günler
geçirecek ama çocuklarına din eğitimi vermek isteyen milyonlar,
kimsenin umurunda olmayacak. Bunun adı da ``uzlaşma`` olacak.
İstenilen, talep edilen bundan başkası değildir. Ey Tayyip Erdoğan!
Ey Hüseyin Çelik! Sakın geri adım atmayın! İşte söylüyorum: Ben
yanıldım, sizin hazırlıksız filan olduğunuzu düşündüm. Gerilim
yaratılmadan bu iş çözülür sandım. Meğer siz haklıymışsınız. Aman
geri adım atmayın! Oktay Ekşi ve benzerlerinin gerilimsiz günler
geçirmelerini sağlamak adına milyonlarca kişinin ömürlerini
gerginlik içinde geçirmelerine neden olmayın! Hem bilin ki
Ekşi`lerin gerginliği bir türlü bitmez. Bugün imam-hatip lisesi
mezunlarının sadece sözel bölümlerde birkaç fakülteye girmeleri
karşısında gerilirler, yarın başka mevzuda.. En iyisi geçirin o
yasayı!