Hakan Şükür, biz
Fenerbahçeliler'in canını çok kez yakmasına
rağmen, sevdiğim ve takdir ettiğim bir
futbolcuydu.
Siyasi kimliği bendeki Hakan Şükür
sevgisini değiştirmedi. AK Parti'yle ilgisi yok,
CHP'li de olsaydı, Hakan Şükür'e karşı
duygularım değişmezdi. Ben onun kişiliğini, spor
ahlakını sevdim çünkü. Şunu da belirteyim; Hakan
Şükür'le tanışıklığımız yok, yüzyüze hiç gelmedik,
telefonla dahi konuşmadık.
***
Hakan Şükür'ü seviyor olmam, onu eleştirmeyeceğim anlamına
gelmiyor. Ona, daha doğrusu kişiliğine ve spor ahlakına olan
sevgim, yaptığı yanlışları yazmama engel değil!
Milliyet'i şikayet tarzı şık değildi mesela.
IPAD önünde, Meclis sıralarında maç
izliyor. O görüntü bana göre de haberdir. "Hakan
Şükür'ün IPAD keyfi" de diyebilirsin, başka şey de
yazabilirsin. Arkadaşlar, özel bir haber üretmemiş
zaten, fotoğrafı haberleştirmişler.
Ayrıca...
Hakan Şükür, Meclis'te maç izlesin diye seçilmedi!
Bugün maç izlersin, yarın tavla oynarsın, olmadı bir de
bilardo masası koyalım oraya.
***
Ben Hakan Şükür'ün neye kızdığını da anlamış değilim!
Haber doğru mu kardeşim?
Doğru?
Fotoğraf her şeyi anlatıyor mu?
Evet!
O halde itirazın neye?
***
Kızdın, öfkene hakim olamadın
eyvallah!
Ama bu işin de bir adabı var...
Yıllarca futbolun içinde bulunan bir kişi
olarak, teknik direktör dururken, başkanla konuşmanın, meramını
basın yoluyla başkana duyurmanın etik olmadığını en iyi
Hakan Şükür bilir. Buna rağmen,
Milliyet'in teknik direktörü
Ercüment İşleyen'in üzerinden
Erdoğan Demirören'e vurmak niye?
Erdoğan Demirören bu haberi ne bilsin,
yayın sırasında sitenin başında olan Ercüment
İşleyen'dir. Patron da, Hakan Şükür gibi orada
yayımlanan haberleri yayın yapıldıktan sonra görüyor.
***
Hakan kardeşim kusura bakmasın ama, yaptığı
açıklama, şikayet tarzı ve patron üzerinden iş bitirme anlayışı
benim gözümdeki büyüklüğüne katkı
sağlamadığı gibi, bir parça alıp götürdü.
Eğriye eğri, doğruya doğru!
GÜRSEL TEKİN'İN MEDYADAN
ŞİKAYETİ
"Ahhh ne çektin be, ne çektin :)"
Bizim şu politikacılardan çektiğimizi bir biz biliriz, bir de
Allah. Hangi mecliste otursak, anında iğneleme başlıyor.
Ne yandaşlığımız kalıyor, ne candaşlığımız, ne de
yalakalığımız.
CHP'li sevgili dostum da almış sazı eline,
vurdukça vuruyor medyanın tellerine.
Neymiş, rating veya tık kaygısı yüzünden CHP'ye verip
veriştiriyormuşuz!
BİR- CHP iyi bir rating veya tık malzemesi
değil.
İKİ- Bir gazete yalan yazdı diye, bütün gazeteler
yalan yazıyor anlamına gelmez. Bir gazeteci yalancı diye tüm
gazeteciler yalancı sayılmaz.
ÜÇ- Medya ile kavga etmek, medyanın desteği ile
bulunduğu konuma gelen Gürsel Tekin'e bir şey kazandırmayacağı gibi
kaybettirir.
Dost acı söyler!