Hakan Şükür istifa etti AK PARTİ
Abone olHakan Şükür, AK PARTİ'den istifa etti Ankara çalkalandı. Şükür'ün AKP'den istifa mektubu da olay. Zira istifadan çok Cemaat manifestosu gibi.
İstifa kararını, yazdığı bir mektupla duyuran Şükür,
dershane tartışmalarından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi, KCK
benzetmesinin kendisini yaraladığını söyledi. İşte Şükür'ün sitem
dolu istifa mektubu;
Uzun süredir AK Parti'deki parti faaliyetlerine katılmayan İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, dün akşam saatlerinde partisinden istifa ettiğini duyurdu. Haftanın ilk günü Meclis'teki komisyon çalışmalarına katılan Şükür, akşam saatlerinde ise partisinden istifa ettiğini duyurdu. İşte Şükür'ün istifa mektubundan bazı ayrıntılar;
"DERSHANE TARTIŞMASI RENCİDE ETTİ"
AK Parti son 11 yılda Türkiye’de çok önemli başarılara ve reformlara imza attı. Ancak dersanelerle başlayan süreçte takınılan anlamsız tavırlar pek çok vicdan ehlini rencide etti.
Uzun süredir AK Parti'deki parti faaliyetlerine katılmayan İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, dün akşam saatlerinde partisinden istifa ettiğini duyurdu. Haftanın ilk günü Meclis'teki komisyon çalışmalarına katılan Şükür, akşam saatlerinde ise partisinden istifa ettiğini duyurdu. İşte Şükür'ün istifa mektubundan bazı ayrıntılar;
"DERSHANE TARTIŞMASI RENCİDE ETTİ"
AK Parti son 11 yılda Türkiye’de çok önemli başarılara ve reformlara imza attı. Ancak dersanelerle başlayan süreçte takınılan anlamsız tavırlar pek çok vicdan ehlini rencide etti.
Türkiye’de eğitimin halledilmesi gereken onlarca problemi
varken, sanki sorunun tek kaynağı dersanelermiş gibi göstermek
hakperest bir yaklaşım değildir. Bu yaklaşım tarzı partinin
11 yıldır temsil ettiği çizgiyle örtüşmemektedir. Daha
önce, gösterilen tepkilerden ötürü bazı kararlarından dönme erdemi
gösteren Sayın Başbakan’ın bu konudaki bütün ısrarlı anlatımlara,
sitemlere ve taleplere kulaklarını tıkamasını anlayabilmiş
değilim.
Hakan Şükür'ün nikahını Başbakan Erdoğan kıymıştı. Şükür'ün nikah şahitliğini ise Fethullah Gülen yapmıştı. İşte o görüntüler;
KCK BENZETMESİNE TEPKİ
Hakan Şükür'ün nikahını Başbakan Erdoğan kıymıştı. Şükür'ün nikah şahitliğini ise Fethullah Gülen yapmıştı. İşte o görüntüler;
KCK BENZETMESİNE TEPKİ
Dersaneler konusunun samimi insanların taleplerine kulak
verilerek olumlu bir noktaya geleceği ümidini bugüne kadar
besledim. Bunu beklerken dersanelerin benim de bulunduğum
bir ortamda KCK yapılanmasına benzetilmesi ve özür dilenmek bir
yana bu açıklamalara Sayın Başbakan ve parti yönetimi tarafından
bir tepki verilmemesi vicdanımı derinden yaralamıştır. Bu
tartışmanın daha sonra başka alanlara çekilmesi de hiç hoş
olmamıştır.
VEFASIZLIK SUÇLAMASI
VEFASIZLIK SUÇLAMASI
Ben yirmi seneden fazla bir süredir hizmet hareketini ve
Muhterem Hocaefendi’yi tanıyor ve seviyorum. Referandum başta olmak
üzere milletin hayrına gördükleri bütün meselelerde hükümeti var
güçleriyle destekleyen, kapı kapı dolaşıp insanları ikna eden, yurt
dışından binlerce insanı fedakârca oy kullanmaları için taşıyan, AK
Parti kapanmasın diye dualar eden bu samimi insanların şimdi düşman
muamelesine tabi tutulması en hafif tabirle vefasızlıktan
başka bir şey değildir.
"AMAÇ DERSHANELER DEĞİL"
"AMAÇ DERSHANELER DEĞİL"
Dersaneleri kapatılan, mensupları devlet dairelerinden tasfiye
edilen, parti yöneticilerimiz tarafından ahlaksızlık olarak
nitelenen fişlemelere ve baskılara maruz kalanlar bu milletin
evlatlarıdır. Buna rağmen bu insanların sanki karanlık
işler içinde olduklarını ima eden yayınlar, bu yönde atılan
iftiralar, ithamlar maalesef bir aymazlık örneği olarak tarihe
geçecektir. Hele yeni yeni tedavüle sokulmaya çalışılan
'örgüt' kelimesinin bu gönüllüler hareketi için
kullanılmaya çalışılması amacın sadece dersaneleri kapatmak
olmadığı düşüncesini de akıllara getirmektedir.
Bazı çevrelerce moda bir tabir haline getirilen,
'Bazıları rahatı görünce değiştiler' ifadesiyle
hizmet hareketi mensuplarının kastedildiğine dair yorumlar yapıldı.
Ben Sayın Başbakan’ın böyle bir kasıt içinde olacağına ihtimal
vermek istemiyorum. Ama bu yorumlar doğruysa milyonlarca fedakâr
insanın hakkına girilmiş olmaktadır. Dünyanın dört bir yanında
milletimizi, bayrağımızı temsil adına karın tokluğuna bir bursla,
dünyevi hiçbir beklentiye girmeden hizmet veren insanlar mı rahatı
bulmuşlardır. Ya da yirmi metrekarelik hasırla kaplı odasında on
beş senedir gurbet hayatı yaşayan ve ziyarete gelen misafirlerin
ağırlandığı vakıf binası bir kısım medya tarafından insafsızca
'malikâne' gibi sunulan Muhterem Hocaefendi mi rahatı bulmuştur?
Hayatı boyunca dinine, milletine ve insanlığa hizmetten başka bir
gayesi olmayan bu müstesna gönül insanını olmadık iftiralarla,
ithamlarla karalamak, gönlünü yaralamak ehl-i imanın ve insaf
sahibi hiçbir insanın gönülden onaylayacağı bir tutum
değildir.
"HAKARETLERİ ÜZERİME ALIYORUM"
"HAKARETLERİ ÜZERİME ALIYORUM"
Bu millete ve insanlığa hizmet etmekten başka amacı olmayan bu
hareketin milyonlarca gönüllüsünden biri olarak hizmete ve Muhterem
Hocaefendi’ye karşı takınılan hasmane tavırları, atılan mesnetsiz
iftiraları, yapılan bütün hakaretleri ben üzerime alıyorum. Beni
tanıyan herkes, özellikle Sayın Başbakanımız bilir ki, siyasi
hayatım boyunca hiçbir dünyevi beklenti içinde bulunmadım. Şahsım,
ailem ve yakınlarım adına hiç kimseden herhangi bir talebim olmadı.
Amacım sadece eğer bir faydam olursa doğru işler yaptığını
düşündüğüm bu siyasi harekete mütevazı bir katkı sunmaktı. Fakat bu
noktadan sonra bunun mümkün olmadığı da ayan beyan
ortadadır.
"SUSMALARI DOĞRU DEĞİL"
"SUSMALARI DOĞRU DEĞİL"
Ayrıca dost bildiğim pek çok çevrenin bu 'cemaati
bitirme' korosuna gönüllü ya da baskıyla katılmış
olduklarını veya hiç ses çıkarmadıklarını görüyorum. Bu da maalesef
beni derinden üzmektedir. Hocaefendi’yi defalarca ziyaret eden,
toplantılarına, olimpiyatlarına katılan, iyi günde hizmete övgüler
yağdıran insanların bir anda susmaları oldukça şaşırtıcıdır.
Haksızlık karşısında susanın dilsiz şeytan olduğunu benden daha iyi
bildiklerine inandığım bu dostların yapılan haksızlıklara, atılan
iftiralara karşı tavır almak yerine sessizliği tercih etmeleri
anlaşılır gibi değildir. Gerek gazeteci, gerek ilim adamı, gerek
din adamı veya milletvekili, bakan, bürokrat vesaire, kim olurlarsa
olsunlar o insanlardan bir kaçının en azından ortamı yumuşatmak ve
bu yanlıştan dönülmesini sağlamak için yüreklice çıkıp tavır
belirtmelerini beklerdim. Ama maalesef sınırlı sayıdaki insaflı ve
vicdanlı kanaat önderinin ve gazetecinin dışında bu yürekliliği
gösteren de olmadı.
İSTİFAYA TEPKİLER
İSTİFAYA TEPKİLER
Açıklayacağım bu karardan sonra şahsıma yönelik bir kısım
karalama kampanyalarının da başlayacağını biliyorum. Sporculuk
hayatımdan beri, benzerlerini defalarca yaşadığım bu duruma
alışkınım. Daha 2002 yılında merhum M. Ali Birand’a 32. Gün
programında Hocaefendi’yi sevdiğimi söylemiş ve bunun bir suç
olduğu algısını oluşturmak için DGM’de ifadeye çağrılmıştım.
İfademde de söylediğimi inkâr etmeden aynı duygularımı
belirtmiştim. Bugün de düşüncemde hiçbir değişiklik olmamıştır. Bu
duygularla açıklamama son verirken büyük umutlarla girdiğim AK
Parti’den üzülerek istifa ettiğimi, milletin vekili sıfatıyla
siyasi hayatıma bağımsız olarak devam edeceğimi bildiriyorum.