Hakan Şükür ahireti bekliyor
Abone olGalatasaray'ın eski yıldızlarına görülen revaya Hakan Şükür fena içerledi. Hedefinde ise Adnan Polat var.
Rekorların rekortmeni Hakan Şükür; Türk futbolunu, G.Saray'dan
ayrılışını, kırgınlıklarını ve Cimbom'un bu sezonki performansını
HaberTürk'e anlattı.
AHİRETTEKİ RÖVANŞI BEKLİYORUM
'İnanç da iyi bir motivasyondur'
“Herkes aynı şekilde düşünmek zorunda değil. Ancak herkes birbirine
gerekli saygıyı da göstermeli. İnanç da sonunda iyi bir
motivasyondur, belki arkanıza aldığınız bir rüzgardır. Bunlar bile
zamanında kamuoyuna çok daha bir farklı şekilde yansıtıldı.
Fettullah Gülen'i ise kızlarımla Orlando'ya gittiğim dönemde
ziyaret ettim.”
'Türkiye'de yönetici yetişmiyor'
“O gün, o şartlarda bu teklif kime yapılsa kabul ederdi. Kısa
süreceği belliydi. Çünkü Bülent de bazı şeyleri ona söylendiği gibi
yapamazdı. Aynı teklif bana gelse, 'G.Saray çağırdı' der, kabul
ederdim. Ülkemizde oyuncu, hakem yetişiyor ama yönetici yetişmiyor.
Geçen yıl G.Saray 5. oldu ama arşivlerde eleştirel bir tablo yok.
Ya Bülent gönderilecekti ya da transferle gündem değiştirildi. Bu
da G.Saray'a zarar verdi.”
Siz, Bülent Korkmaz ve Hasan Şaş'a jübile yapılmaması,
oyuncuların Florya'dan küs ayrılması bir alışkanlık halini mi
aldı?
Biz hiçbirimiz G.Saray'ın tapulu malı, Florya'nın demirbaşı
değiliz. Elbette bir gün ayrılacaktık. Ama ayrılma sürecinde
stratejik planlar, kamuoyunu yanlış yönlendirmeler oldu. Güçlü
gördükleri, kolay gönderemeyeceklerini bildikleri için yanlış
haberler üretildi. G.Saray'ın şu anki yönetim yapısına bakınca bunu
rahatça görebilirsiniz.
Ayrılık sürecinizde neler yaşandı?
Ayrılacağımı söylemiştim. Sonra “Sen ayrılamazsın, ona biz karar
veririz” havası yaratıldı. Bu da Metin Oktay'dan sonra camiaya 2.
bir ismin mal olmasını engellemek içindi. Çünkü G.Saray camiası 2.
bir Metin Oktay'ı kaldıramazdı. Samimiyetsiz bir dönem yaşanıyor,
beraberken birbirinin yüzüne gülünüyor, yöneticiler gittikten sonra
arkasından konuşuluyor. İnsani tavırların az olduğu bir süreç.
Adnan Polat, sizi futbol okulunun başına düşündüğünü
açıkladı. Neden kabul etmediniz?
Böyle teklifleri samimi bulmuyorum. Bir yandan strateji uygulayıp
ardından “Heykel” diyeceksiniz. G.Saray'a heykelim dikilsin diye
gelmedim. Bu heykelin yapılması, adımın verilmesi beni ezer. Böyle
şeylere hiç talip olmadım. Hiçbir şey olmamayı kabul etmiş bir
Hakan'ım. En büyük güç de bu. Hiçbir yere bağlanmadan
yaşamak...
Futbolu bırakırken bu süreçte sizi en üzen şey ne
oldu?
Kendi isteğimle olsa, belki futbolu daha önce bırakacaktım. Onların
isteğiyle bırakmış olmak üzdü. Bir de içten vurulmak.
Başarılarınızı kıskanan, isminizin camiayı aştığını düşünenler
kabul edemedi. Tarihimizde içten vurulmalar çok var, herhalde
büyüklerimiz çok tarih okumuş. Bunları yapanların duygusuz
olduğuna, kalbinin, inancının olmadığına, başka kimseyi
düşünmediğine inanıyorum. Yüksek yerlerdekilerin kendilerini
görmesi zordur. O makamların şatafatı çoktur. Kendinizi görmek
zordur, ne zaman ayrılırsınız, o zaman görürsünüz. Burada
görmezseniz, ahirette görürsünüz. İşte ben oradaki karşılaşmayı
sabırsızlıkla bekliyorum.
'ARDA TURAN SAKIN BAŞKANI DİNLEMESİN'
Arda'nın G.Saray'da kaptanlığa getirilmesi hakkında ne
düşünüyorsunuz? Adnan Polat “Arda'ya transfer teklifi yapan kulüp
liginin ilk 5'i içinde değilse izin vermem” diyor. Bu yaklaşımı
doğru mu?
Kaptanlığın yaşı yoktur. Arda konuşmaları ve davranışlarını kontrol
edebilecek düzeye geldi ve bu sorumluluk duygusu ona verildi. Bunu
kaldırabilir. Bazen zorlanacak. O dönemlerde “Yapamıyor” demek
yanlış. İlginçtir, beni Torino'ya gönderen isim de Adnan Polat'tı.
Ama Torino İtalya Ligi'nin ilk 5'inde değildi. Arda'ya tavsiyem,
kariyer planlamasını kendisi yapsın.
Arda'ya Lincoln'ün 10 numaralı forması da verildi. İlk
günden beri sorun çıkartan Sambacı için ne
düşünüyorsunuz?
Geç kalınmış bir karar. Bazı şeylerin önüne uzun zaman önce
geçilebilirdi. Maddi ve manevi kayıplar oldu. Lincoln iyi bir insan
ama futbol hevesi bitmiş, artık materyalist bakıyordu. Gitmediği
deplasmanlar, oynamadığı maçlar ortada. Türk futbolcu, yabancının
her şartta yanında olmasını bekler. Hagi, Taffarel ve Popescu gibi.
Bunu görünce, ücreti 10 katı fazla da olsa rahatsız olmaz. Tersinde
ise ücreti de batar, hareketleri de. Biz de onu oynatabilmek, moral
vermek için çok fedakarlık yaptık. Aldığı araçtan gittiği mekanlara
dek yardımcı olduk. Hep verdik ama karşılığında bir şey görmedik.
Göz göre göre bir kayıp oldu.
Takıma faydalı olmamasına karşın taraftarın Lincoln'ü
sürekli desteklemesi, Galatasaray'ın motivasyonunu bozdu
mu?
Bu zamanla dile de getirildi. Her şeyini veren bizler, işler kötü
gidince camia ve taraftarımızca en ağır şekilde eleştirildik.
Hiçbir şey yapmayan, hiçbir şey üretmeyen birinin, yaratılan
sansasyon sayesinde bu kadar ilgi görmesi bazı arkadaşlarımın
motivasyonunu bozdu.
'BİZİM UEFA KADROSU BU TAKIMI YENER'
Transferleri gündem değiştirme hamlesi olarak mı görüyorsunuz?
Takım kayıpsız gidiyor, performansını nasıl
buluyorsunuz?
Mart'ta kongre var. G.Saray başarılı olmak durumunda. Eğer transfer
kendi başarınız için yapılmışsa, başarısız olur. Belki bugünü
kurtarabilirsiniz, seçim kazanabilirsiniz. Ama ben bundan sonraki
sürecin G.Saray için zor olacağını düşünüyorum. Taraftar gibi cevap
verirsem, takım çok iyi. Hatta UEFA Kupası'nı kazanan kadrodan bile
iyi. O kadro, “5. bile olamaz” denilen, dibe vurmuş ama dipten
sonra 4 yıl şampiyon olan, UEFA Kupası kazanan bir kadroydu. “O
kadro mu, bu kadro mu?” derseniz, vitrin olarak bu kadro daha iyi.
Ama kazanılmış başarı üzerinden ve o başarıların nasıl
kazanıldığını konuşursak, tabii ki UEFA kadrosu. 2 takımı bugün
karşılaştırın, maç yaptırın, bugünkü kadro yenemez.
'MİLLİ TAKIM'IN ŞANSI ÇOK AZ'
Bosna yenilgisi sonrası Milli Takım'ın 2010 Dünya Kupası
finallerine katılma şansı nedir?
Çok az. Kendi elimizle avantajı rakiplere verdik. Grupta durumu
onların performansı belirleyecek. Yine de her şey olabilir. Bosna
ile kıyaslayınca, kadro kalitesi itibarıyla Dünya Kupası'na gitmeyi
hak eden biz olsak da futbol mücadele edenin, kendisini daha çok
verenin kazandığı bir spor. Milli Takım'ın handikapı, bazı maçları
birkaç oyuncunun kişisel performansıyla kazanması. Emre ve Arda'nın
fiziksel yapıları da bunda etkili oluyor. Yoklukları mutlaka
hissedilecektir.