'Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 3 hali'
Abone olHakan Fidan'ın MİT Müsteşarlığı'na geri dönmesinin ardından en çok tartışılan konulardan biri Erdoğan için Hakan Fidan'ın önemi ve istifanın perde arkası oldu.
İNTERNETHABER.COM- Hakan Fidan’ın AK Parti'den aday
adaylığı için MİT Müsteşarlığı'ndan istifa etmesinin ardından
geçtiğimiz günlerde adaylıktan çekilerek MİT’in başına tekrar
dönmesi gündemin birinci maddesi haline geldi Fidan'ın istifasının
gerekçelerine dair tartışmalar farklı bir boyut kazanarak geri
dönmesinin asıl sebepleri tartışılır halde geldi.
"ERDOĞAN'IN SİYASİ KONUM VE ALGISI"NA DAİR ÜÇ
HAL
Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu bugünkü yazısında Hakan Fidan'ın
MİT Müsteşarlığı'na geri gelmesi üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
siyasi konum ve algıları için 3 farklı 'okuma' yaptı.
Bu okumalardan birincisi; "Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı'nın hareket
alanıyla ilgili yeni bir yorum yapmış ve “siyasi etkinlik” olarak
bundan böyle nasıl davranacağına dair işaretler vermiş olması" ,
ikincisi ise "Erdoğan'ın AK Parti’nin aday politikaları üzerinde
açık bir tasarrufta bulunduğu" çıkarımı oldu.
"ERDOĞAN İÇİN MİT MÜSTEŞARLIĞI'NIN ÖNEMİ"
Bayramoğlu'nun özellikle 'Fidan'ın milletvekili seçilmesi
durumunda, Davutoğlu tarafından muhtemelen Dışişleri Bakanlığı'na
getirilmesinin söz konusu olacağını, bu olmasa bile kritik bir
bakanlığın başına getirileceğini' vurguyarak şöyle bir çıkarımda
bulundu: "Bu durum veri alınırsa ortaya çıkan sonuç odur ki,
Erdoğan için MİT Müsteşarlığı, Dışişleri ya da İçişleri
Bakanlığı'ndan daha önemlidir. Peki neden? Bu sorunun yanıtı
Cumhurbaşkanı açısından Gezi olayları, 17-25 Aralık hadiseleri ve
sonrasında ortaya çıkan güven sorunu, sadakat arayışıyla ve bu iki
hususun vurguladığı bir algının iyice ön plana geçmesi üzerinden
verilebilir mi? Yanıt evetse, bu algının da Türk siyasetinin önemli
bir parçası olduğunu görmek gerekir."
İşte o yazıdan çarpıcı satırlar:
(...)
ERDOĞAN'IN BELİRLEYİCİ ROLÜ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu olayın başından sonuna kadar
belirleyici bir rol oynadığı açık. Fidan’ın milletvekili adayı
olmasını istememiş, MİT Müsteşarı kalmasının gereğine ve bu konuda
kendi takdirinin önemine değinmiş, bunları Fidan ve Davutoğlu’nun
aksi yöndeki tutumlarına karşın kamuoyu önünde yapmış ve istediği
sonucu almıştır.
Bu durum kendi başına siyaset içi dengelere yönelik bir okuma için önemlidir. Buradan kimi anlamlar çıkarmak, Erdoğan’ın siyasi konumu ve siyasi algılarına ilişkin kimi sonuçlara varmak mümkündür.
"ERDOĞAN CUMHURBAŞKANI'NIN HAREKET ALANINA İLİŞKİN YENİ
BİR YORUM YAPTI"
Önce şu açıdan bakılabilir:
Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak, MİT’in başındaki kişinin devlet politikaları ve devlet alanının kontrolu açısından yerinde kalmasını arzu etmiş, bu istikamette nihai karara doğrudan müdahale etmiştir. Ancak MİT Müsteşarı'nın kimliği MGK’dan Cumhurbaşkanı'na kadar pek çok kurum ve aktörü ilgilendiren ve geniş istişareyi gerektiren bir mesele olsa da, gerek atanma biçimi, gerek teammüler açısından bu tür bir müdahale Türkiye’nin alışık olduğu bir durum değildir. Bu durumda söylenecek şudur: Erdoğan Cumhurbaşkanı'nın hareket alanıyla ilgili yeni bir yorum yapmış ve “siyasi etkinlik” olarak bundan böyle nasıl davranacağına dair işaretler de vermiştir.
"ERDOĞAN'IN ADAY POLİTİKALARI ÜZERİNDE AÇIK
TASARRUFU"
İkinci bakış açısı şudur:
Erdoğan AK Parti’nin aday politikaları üzerinde açık bir tasarrufta bulunmuştur. Mevcut Anayasa, Cumhurbaşkanı'nın tarafsızlık ilkesi, Gül dönemi de dahil olmak bugüne kadar gelen uygulamalar dikkate alınırsa, bu açıdan ortada hem bir sorunun hem yeni bir durumun olduğu muhakkaktır. Halk tarafından seçilen, icraya müdahil Cumhurbaşkanı olmanın ötesinde, bir siyasi partinin aday politikasına doğrudan müdahale ya da bu açıdan sonuç verecek bir hamle Fidan olayının en önemli yönlerinden birisidir. Bu yön, önümüzdeki dönemdeki fiili alanın nasıl ve nerede oluşacağına ve bu çerçevede çıkacak muhtemel tartışmalara da işaret etmektedir.
"FİDAN MİLLETVEKİLİ SEÇİLSEYDİ..."
Üçüncü bakış açısı ise bir siyasi algı meselesine gönderme
yapıyor:
Biliniyor ki, Fidan milletvekili seçilseydi, Davutoğlu tarafından muhtemelen Dışişleri Bakanlığı'na getirilecekti, bu olmasa bile kritik bir bakanlığın başına geçecekti. Bu durum veri alınırsa ortaya çıkan sonuç odur ki, Erdoğan için MİT Müsteşarlığı, Dışişleri ya da İçişleri Bakanlığı'ndan daha önemlidir. Peki neden? Bu sorunun yanıtı Cumhurbaşkanı açısından Gezi olayları, 17-25 Aralık hadiseleri ve sonrasında ortaya çıkan güven sorunu, sadakat arayışıyla ve bu iki hususun vurguladığı bir algının iyice ön plana geçmesi üzerinden verilebilir mi? Yanıt evetse, bu algının da Türk siyasetinin önemli bir parçası olduğunu görmek gerekir.
Bu da bir “okuma”...
Ve bir Türkiye gerçeği...