Hakan, eleştirilere cevap verdi
Abone olHürriyet'te yazmaya başladıktan sonra sık sık eleştirilen Ahmet Hakan, yanıt verdi. Hakan, ince eleştirilerde bulundu...
Sabah'tan Hürriyet'e geçtikten sonra medya, Ahmet Hakan'a
çok fazla yüklenmeye başladı. Hakan, "POLEMİĞİN POLEMİĞİ" isimli
yazısında eleştirilere ince cevaplar verdi...
Yazı: Ahmet Hakan
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr
USTALARIMIZ, üstatlarımız, büyüklerimiz, saygıda kusur etmediklerimiz...
Yani mesleğimizin cefasını çekmiş, sefasını sürememiş ekabirlerimiz, benim gibi ‘destursuz bağa giren’ acemi müptedilere haddini bildirmek üzere harekete geçmiş bulunuyorlar.
Aşağı yukarı şöyle bir şey diyorlar:
‘Evvel yok idi, bu icat yeni çıktı.
Genç köşe yazarlarımız polemik hastalığına düçar oldular.
Ona sataş, buna sataş, sonra da parseli kap.
Formülleri bu.
Aslında biz de biliyoruz bu formülleri. Ama uygulamıyoruz.
Neden?
Çünkü bizim böyle müptezelliklere harcayacak mürekkebimiz yok. Biz büyüklerimizden böyle görmedik.’
***
Bunu söyleyen büyüklerime haddim olmayarak şunları söylemek isterim:
Ey erenler.
İyi dersiniz, hoş dersiniz de, şunu bilmez misiniz:
Bizim dağarcığımız sizin gibi ‘yüksek fikirler, büyük görüşler ve ulvi düşünceler’ ile dolu değildir.
Biz nereden bulalım her gün satacak yüksek fikirleri.
Ne ilmi siyasetten anlarız, ne de incelmiş zevklerden.
Ne öğretecek adab-ı muaşeret bilgimiz var, ne de hükümeti uyaracak akıllarımız.
Ayrıca ne ‘Abdi Bey’in rahle-i tedrisatından’ geçmişiz, ne de ‘Uğur Mumcu ekolü’nden geliyoruz.
Bir geleneğe bile yaslanmayan nevzuhur zıpçıktılarız.
Yani... Ona buna sataşıp parsel kapmaktan başka çaremiz yoktur.
Ekmeğimizi buradan kazanıyoruz, lütfen hor görmeyin garipleri.
Yazı: Ahmet Hakan
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr
USTALARIMIZ, üstatlarımız, büyüklerimiz, saygıda kusur etmediklerimiz...
Yani mesleğimizin cefasını çekmiş, sefasını sürememiş ekabirlerimiz, benim gibi ‘destursuz bağa giren’ acemi müptedilere haddini bildirmek üzere harekete geçmiş bulunuyorlar.
Aşağı yukarı şöyle bir şey diyorlar:
‘Evvel yok idi, bu icat yeni çıktı.
Genç köşe yazarlarımız polemik hastalığına düçar oldular.
Ona sataş, buna sataş, sonra da parseli kap.
Formülleri bu.
Aslında biz de biliyoruz bu formülleri. Ama uygulamıyoruz.
Neden?
Çünkü bizim böyle müptezelliklere harcayacak mürekkebimiz yok. Biz büyüklerimizden böyle görmedik.’
***
Bunu söyleyen büyüklerime haddim olmayarak şunları söylemek isterim:
Ey erenler.
İyi dersiniz, hoş dersiniz de, şunu bilmez misiniz:
Bizim dağarcığımız sizin gibi ‘yüksek fikirler, büyük görüşler ve ulvi düşünceler’ ile dolu değildir.
Biz nereden bulalım her gün satacak yüksek fikirleri.
Ne ilmi siyasetten anlarız, ne de incelmiş zevklerden.
Ne öğretecek adab-ı muaşeret bilgimiz var, ne de hükümeti uyaracak akıllarımız.
Ayrıca ne ‘Abdi Bey’in rahle-i tedrisatından’ geçmişiz, ne de ‘Uğur Mumcu ekolü’nden geliyoruz.
Bir geleneğe bile yaslanmayan nevzuhur zıpçıktılarız.
Yani... Ona buna sataşıp parsel kapmaktan başka çaremiz yoktur.
Ekmeğimizi buradan kazanıyoruz, lütfen hor görmeyin garipleri.