Hain saldırı AB raporunda yer aldı
Abone olHain saldırı AB'nin Türkiye İlerleme Raporu'na kaynaklık edecek nisan-mayıs ön değerlendirme raporunda girdi.
88 sayfalık AB raporunda, CHP ve MHP'nin Ergenekon ve
Balyoz sanıklarını milletvekilliğine aday göstermesi seçimlerin en
dikkat çekici yanlarından biri olarak belirtiliyor.
31 sene sonra 12 Eylül darbesini gerçekleştiren generallere soruşturma açıldığının altı çizilirken, Cizre'de imam hatip lisesi öğrenci yurdunun PKK yandaşları tarafından yakılmaya çalışılması da AB raporunda gündeme getiriliyor. AB Ankara Temsilciliği'nin kaleme aldığı raporda asker-sivil ilişkileri, Balyoz davası, genel seçimler, CHP'deki değişim, basın hürriyeti, internet filtresi, Türkiye'nin dış politikası ve Hrant Dink cinayetinin geniş şekilde yer aldığı görülüyor. Seçim öncesine denk geldiği için Türkiye'deki siyasi tartışmalar ayrıntılı ele alınıyor. CHP'nin demokratik hamlelerine ve anayasa teklifine olumlu bir gözle dikkat çekilirken, AK Parti'nin hem Kürt sorununun çözümü hem de yeni anayasa konusunda masaya somut teklifler getirmediği vurgulanıyor. YSK'nın BDP tarafından desteklenen bağımsız adaylardan 7'sini seçimlerden men edip, sonra kararını geri almasına da geniş yer ayrılıyor. Bu yılki Türkiye ilerleme raporunun 12 Ekim'de açıklanması bekleniyor.
Yargı sürecine müdahale ettiği için geçmiş raporlarında eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'u tenkit eden AB, şimdiki Başkan Işık Koşaner'i ise övüyor. Genelkurmay'ın yargı sürecinde işbirliği yapmasını kayda değer bulan Brüksel, Koşaner'in sanıkların gecikmeden ifade vermelerini emrettiğine ve Orgeneral Bilgin Balanlı'nın askerî mevzuat çerçevesinde Hasdal Askerî Hapishanesi'ne teslim edildiğine işaret ediyor. Ancak raporda, Genelkurmay'ın Balyoz tutuklamalarının ardından yaptığı açıklamaya geniş yer vererek, askerin yargıya müdahale etmeye çalıştığı ima ediliyor. Genelkurmay'ın "büyük" askerî tatbikatları izah etmeden iptal ettiğine dikkat çeken AB, ilginç bir iddia ortaya atıyor. Genelkurmay'ın siyasî danışmanlarının AB Ankara Temsilciliği'ne, tatbikatların Balyoz soruşturması çerçevesinde tutuklanması beklenen muvazzaf subaylar yüzünden iptal edildiğini aktardığını kaydediyor.
AB Ankara Temsilciliği tarafından aylık hazırlanan raporlar Brüksel'de Türkiye'yi takip eden üst düzey bürokratlara ve AB'nin temsilciliklerine gönderiliyor. Raporlar gündemin yoğunluğuna göre iki aylık olarak da kaleme alınabiliyor. Aylık raporlar, her yıl ekim ya da kasım aylarında kamuoyuna açıklanan yıllık ilerleme raporunun en temel kaynağını oluşturuyor. Yıllık ilerleme raporları Türkiye-AB ilişkilerinin fotoğrafını çeken en mühim belge olma niteliği taşıyor.
GAZETECİLERE KARŞI 2000 DAVA
Ahmet Şık ve Nedim Şener hakkında açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın sözlerine geniş şekilde yer verilen raporda, AB'nin Doğan Grubu'na verilen vergi cezasını da yakından takip ettiği görülüyor. Anayasa Mahkemesi'nin, gazetecilere karşı dava açabilme süresi olan 2 ay tahdidini kaldırdığına işaret edilen raporda, Medya Derneği Genel Sekreteri Deniz Ergürel'in, herhangi bir muhabirin bir haber yazdıktan 8 ya da 9 yıl sonra yargı önüne çıkartılmasının "kabul edilemez" olduğu sözlerine yer veriliyor.
Bianet'in hapishanelerdeki gazetecilerle ilgili araştırmasına geniş atıf yapılan raporda gazetecilik yaptığı için tutuklu bulunan gazetecilerin sayısı konusunda kafa karışıklığının devam ettiği görülüyor. Bianet'e göre haber ya da kitap yazdıkları için 2010'da hapishanede yatan gazeteci sayısı 6. Gizliliği ihlal ve adil yargılamayı etkileme suçlarından gazetelere karşı yaklaşık 2000 dava açıldığına işaret edilen raporda, bu davaların büyük kısmının Zaman, Taraf, Bugün, Yeni Şafak, Star ve Vakit'e karşı açıldığına dikkat çekiliyor.
Ayşe Paşalı ve Hülya Tazegül cinayetlerine "kadına şiddet" çerçevesinde değinilen raporda, Türkiye'nin 11 Mayıs'ta İstanbul'da yapılan Avrupa Konseyi toplantısında Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Sözleşmesi'ni imzalayan ilk ülkelerden olduğu kaydediliyor. Raporda 2005'te Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle gösteri yapan kadınlara aşırı şiddet kullanan 54 polisten 6'sının mahkûm olduğuna işaret ediliyor. Yehova Şahidi bir talebenin velisinin müracaatı üzerine mecburi din derslerinden muaf tutulması "olumlu bir gelişme" olarak nitelendiriliyor.