Hadım cezası için kim ne dedi?
Abone olTecavüz cezasına 'Hadım cezası' getirilmesi için yasa teklifi verildi. Peki ya insan hakları ve hukuk açısından konuya nasıl bakılıyor?
9 Şubat günü, AK Parti İstanbul Milletvekili Alev
Dedegil, AK Parti Ankara Milletvekili Aşkın Asan ve bazı
milletvekillerinin imzasıyla cinsel suçlara yönelik cezaları
artıran ''Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'', TBMM Başkanlığına sunuldu. Bu teklife göre, cinsel
suçlara yönelik verilen cezalar ağırlaştırılıyor, hapis cezalarının
süresi uzatılıyor.
Ancak teklifte ilgi çekici bir nokta da var: Ceza hukuku ve insan hakları açısından tartışmaya açık olan, 'cinsel saldırı suçundan, çocukların cinsel istismarı suçundan veya reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun nitelikli halinden hapis cezasına mahkum olanlar, cezanın infazı sırasında ve koşullu salıverildikleri takdirde, denetim süresi içinde; testosteron etkisini önemli ölçüde azaltıcı tedaviye tabi tutulabilecekler. Bu suçların birden fazla işlenmesi halinde, bu kişilerin, söz konusu tedavi ve yükümlülüğe tabi tutulması zorunlu olacak' hükmü...
Bu hüküm, ilk anda akıllara 'hadım' cezasını getirdi. Fakat Alev Dedegil, yaptığı açıklamada, yeni hükümlerin hem suçluyu normal hayata döndürmek, hem de caydırıcı olması için 'ilaçla tedaviyi' içerdiğini açıkladı.
Meclise sunulan bu teklifte 'hadım' cezasının yanısıra, mağdurun Adli Tıp'taki inceleme sürecinde ruh halinin bozulmasını engellemeye yönelik olarak ''Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde, on beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur'' maddesinin kaldırılması da tartışma yarattı. Aynı zamanda, evlilik içi tecavüzle ilgili cezaları arttıran yeni bir hüküm getirilmiyor, 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren kanun hükmü, geçerliliğini koruyor.
Habertürk, konuyu daha detaylı öğrenmek ve soru
işaretlerini gidermek için, kanun teklifini sunan AK Partili
milletvekillerinden Aşkın Asan'a sordu. Asan, yeni kanun teklifini
şöyle değerlendirdi:
KARAR, SUÇU İŞLEYENİN TERCİHİNE
BIRAKILMAYACAK
"Suçu ilk kez işleme durumunda, ilaç tedavisini tercihe
sunma durumu yok yeni kanun tasarısında. AB ülkelerinin hepsinde de
bu yok zaten. Birinci defada hakim karar verebilir, bu sebeple
böyle bir ibare var tasarıda. (Cinsel saldırı suçundan,
çocukların cinsel istismarı suçundan veya reşit olmayanla cinsel
ilişki suçunun nitelikli halinden hapis cezasına mahkum olanlar,
cezanın infazı sırasında ve koşullu salıverildikleri takdirde,
denetim süresi içinde; testosteron etkisini önemli ölçüde
azaltıcı tedaviye tabi tutulabilecekler, tedavi amaçlı programlara
katılmakla yükümlü kılınabilecekler) Hakimin inisiyatifinde bu
karar. Çünkü biliyorsunuz iftira olabilir, karışıklık
olabilir, bu hakimin takdiriyle araştırılır. Pedofili şüphesi
olduğu görülürse sağlıkçılara soracaktır, uzmanlar inceleyecektir
ve hemen ilaç tedavisine alınacaktır. Bir sağlıkçı uzman
heyetin incelemesi sonrasında, sadece ilaç tedavisi değil,
psikolojik tedavi de alacaklar. Eğer suç tekrarlanmış ise
kesinlikle uygulanacak, kişinin tercihine bırakılma gibi bir durum
ikinci sefer de geçerli değil. Suçun ikinci defa
tekrarlanması halinde yine sağlık kontrolünden geçecek zanlı, hapis
cezası onu ıslah etmemiştir. O zaman daha detaylı araştırılacak,
ilaç tedavisine başlatılacak.
TEDAVİDEN SONRA NORMAL İNSANLAR GİBİ HAYATLARINA DEVAM
EDECEKLER
"Amerika'da bir hapishanedeki cinsel suçlu hükümlülerden mektuplar
vardı. Çünkü bazılarında hastalık derecesinde, kendisinde ne
olduğunu da anlayamıyor. Bazı hormonların fazla salgılanmasından,
biyolojik sorunlardan kaynaklanabilir.
"Kişilerin tedavi gördükten sonra anlattığı olaylar var bu mektuplar arasında. İncelerseniz siz de görürsünüz. 'İlk defa arkadaşlık, dostluk hislerini hissetmeye başladık' diyorlar. Vücudunda salgılanan salgılar, farklı duygulara yönlendiriyor çünkü onları, ama tedaviden sonra normal olacaklar, normal insanlar gibi hayatlarına devam edecekler.
EŞİN BİRBİRİNE TECAVÜZÜ GİBİ BASİT OLAYLARDAN
BAHSETMİYORUZ!
"Eğer tecavüz eşe karşı yapılırsa, şikayet üzerine yargılanır. Bu
hüküm 2005'te konmuştu zaten, muhakkak ki cezası var eğer eş sulu
bulunursa. O hüküm aynen geçerliliğini koruyor, bir değişiklik yok.
Çünkü farklı olaylar olabiliyor, hakimlerimize inisiyatif
veriliyor, hakimler olayları çok ince detayına kadar inceliyor ve
durumu çok daha ayrıntılı görüyor.
"Biz burada basit olaylardan, eşin birbirine tecavüzünden bahsetmiyoruz. İnsanlar kimden bahsettiğimizi bilsinler. Biz ağır sapıklardan, hasta ruhlu, çocuklara tecavüz edip, öldüren, bu gibi ağır vakalardan bahsediyoruz. Ümraniye sapığı vardı mesela, 'babana borcum var para vereceğim' deyip metruk binalarda 20 çocuğa, kimini öldürüp tecavüz etti. Bu çok tehlikeli ve halledilmesi gerekli.
"'Tehlikeli sayılabilecek kişilerin cezası müebbet olsun' diye bize yazanlar var, bir de hormon bozukluğu varsa bunların ilaçla tedavi edilerek normalleştirilmesi, sakinleştirilmesi gerekiyor. Bu kanun teklifini bunun için verdik."
Aşkın Asan'ın açıklamasının
ardından, konuya hukuk ve insan hakları açısından ışık tutabilmek
için, uzmanlar da yanıt verdi;
UZMANLARIN AÇIKLAMALARI DİĞER
SAYFADA...
TIKLAYIN...
Eski KA-DER Başkanı Avukat Hülya GÜLBAHAR
"SON DERECE YETERSİZ BİR UYGULAMA OLUR"
Hadım kararı tecavüzlere engel olmaz, son derece yetersiz bir
uygulama olur. Tedavi olması gereken varsa tabii ki tedavi etmeli
ama kısırlaştırma vb. Formüllere, insan haklarına aykırılık
açısından karşıyım.
Şiddet uygulayan insanların öfke kontrolü için ihtiyaç duyulduğunda tedavi edilmesi gibi, cinsel saldırı suçlarında da tedavi edilmesi, olması gereken uygulamalardan bir tanesidir. Ama tedavi amacını aşan insan vücuduna müdahale, suçluların ıslahı açısından bile olsa riskli bir çözüm yöntemidir.
'Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde, on beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur' maddesinin kaldırılması ile ilgili karar ise acele ile verilmiştir. Bunu kadın örgütleri, hukuk fakülteleri, psikoloji ve psikiyatri uzmanlarıyla birlikte yeniden değerlendirmek gerekiyor. Belli cinsel saldırılarda, saldırıya uğrayanların ciddi bedensel ve ruhsal sorunlar yaşadıklarını biliyoruz. Herkes aynı oranda tepki vermeyebilir ama ağır ruhsal sorunlar yaşanan olayların, ağırlaştırıcı neden olmaktan çıkartılması bu kadar acele verilmemesi gereken bir karar. 'Herkesin beden ve ruh sağlığı bozuluyordur' diye ağırlaştırıcı neden olmaktan çıkarmak, bunu çok ağır yaşanan durumlardaki mağduriyetleri gözden kaçırma sonucunu doğurabilir. Bu konunun tartışılması gerekiyor.
Örneğini evlilik tecavüzleri ile ilgili madde kanundaki haliyle kalıyor, orada bir problem yok eğer yazmıyorsa 1 Haziran 2005 'te yürürlüğe giren TCK o konuda geçerlidir. Evlilik içi tecavüz şikayete bağlı olmak üzere suçtur.
Ankara Üniversitesi İnsan Hakları Merkezi Eski
Başkanı/Ceza Hukukçusu Prof. Tekin Akıllıoğlu
"KANUN YOLUYLA İNSANLARIN VÜCUT BÜTÜNLÜĞÜNE DOKUNMAK DOĞRU
MUDUR?"
Sadece bu tür bir yaklaşım anayasadaki ilkelere aykırılık oluşturur
mu diye düşünmek lazım. O açıdan konuyu yakından incelemeliyiz.
Kabaca iki yaklaşım var, vücut bütünlüğüne dokunulması hangi
hallerde söz konusudur? Kanun yoluyla insanların vücut bütünlüğüne
dokunmak doğru mudur, ne ölçüde doğrudur?
İdam cezası bunun en aşırı örneğiydi, hayat hakkını ortadan kaldırıyordu.Hukuka aykırı bulunduğu için kaldırıldı. Mesela bir takım ülkelerin uygulamasında vücut bütünlüğüne müdahaleyi doğru bulan kanunlar var. Bizde böyle kanunlar bulunduğunu ben zannetmiyorum. Vücut bütünlüğüne dokunma, ancak tıbbi zorunluluklar vesaire durumunda mümkün. Onun dışında zannetmiyorum.
Konuyu ayrıntılı incelemedğim için şöyledir, böyledir demek çok hafif bir davranış olur. Tasarıyı okumak lazım, henüz okumadım. Ciddi şekilde değerlendirmek lazım insan hakları açısından da.
Çok kabaca vücut bütünlüğüne dokunma açısından hukuka aykırı olabilir. Ama mesele bu değil, bazı ülkelerde tedavi amacıyla bu olabiliyor. Türkiye'nin taraf olduğu İnsan Hakkı ve Bioetik anlaşması var. Türkiye tarafından kabul edilmiş, orada hükümler var. Onlara bakıp, inceleyip ipuçlarını bulmak lazım.
CHP İzmir Milletvekili/Jinekolog Doktor Canan
Arıtman
"BU BİR CEZA DEĞİL, ÖDÜLLENDİRMEDİR"
Çocuklara yönelik tecavüz suçları cezalarının arttırılmasından
yanayım, destek veririm. Ama hadım etme tarzındaki uygulamanın
doğru olmadığını ve pratikte uygulanabilr olmadığını söylemek
isterim. Tıp, cezalandırma amacı olarak kullanılmamalıdır.
Sağlıklarını korumak adına kullanılan bir meslektir tıp. Mevcut
yasal düzenlemelerimiz de buna izin vermez. Bireyin, kişinin rızası
olmaksızın hiçbir tıbbi müdahalede bulunamayız.
Pedofili bir hastalık değildir, onlar sapkın insanlardır. Dolayısıyla bir tedaviden de söz edilemez. Yasa tasarısında bir tedavi sözü geçiyor. Burada bir hata var bir kere. Ancak bu sapkınları eylemlerinden alıkoyacak tek şey caydırıcılığı olan ağır hapis cezalarıdır. İlaçla hadım etme uygulanmamaktadır bir çok ülkede, İngiltere gibi bazı ülkelerde de kesin olarak yasaktır. Düzenlemelerin esas dayanağını, ağırlaştırılmış müebbet hapis oluşturmalıdır.
Pedofili ve sapkınlık birer hastalık değildir. O insanların testesteron hormununun azalması için verilecek olan kadınlık hormonu, bir tedavi değildir, ancak blokaj olabilir. Sürekli olarak, hayatları boyunca düzenli şekilde bu ilaçları verip bu insanları sokağa salarsanız, ödüllendirmiş olursunuz. Siz düşünün k çocuğunuz tecavüze uğradı, sakat bırakıldı, bunu yapan adamın da eline bir iğne vererek dışarı çıkarıyorsunuz. Tıpkı, gören birisinin gözlerine bant takıp, ben bunu taktığım sürece görmeyeceksin demek gibi bu. Bu sebeple en ağır cezalarla caydırabilirsiniz potansiyel suçluları, bu teklif ödüllendirme olur.
Amerika'daki hapishaneden yazılan mektuplar da bunun bir örneğidir, adamlar rahat bir şekilde dışarı çıkmışlardır. Tedavi görmemişlerdir, çünkü tecavüz edenler hasta değil, sapkındırlar.