Hukuken mümkün değil ama buna rağmen Öcalan’ı
asalım! (Hem hukuk çiğnemediğimiz şey mi? Hiç hukuk
ihlal etmemiş gibi davranmayalım.
Gönlümüz ferahlasın. Ölülerimizin ruhu şad olsun. Şehitlerimize
gani gani rahmet gitsin.
Bence asalım!
Hiç durmayalım.
Hatta televizyonlar canlı yayınlasın. El Cezire Arap dünyasına,
Reuters haber ajansı da flaş gelişme diye tüm dünyaya duyursun.
Youtube’da tıklanma rekorları kırılsın.
Sallamayalım gelen tepkileri, sonuçta biz otuz yıldır devlet
olarak Kürt sorunun çözümünde diğer devletlerin etnik sorunlarına
örnek olacak çalışmalar yapmışız, devlet büyüklerimizin ürettiği
projeler akademik çalışmalara, literatürlere girip üniversitelerde
ders niyetine okutulmuş. Buna rağmen çözememişiz sorunu. Siz
düşünün! Onun için iyisi mi asalım!
Başka türlü halledemeyeceğiz çünkü…
Amerika bile “Saddam Hüsiyin’i, Usame Bin
Ladin’i” asıp Ortadoğu’ya huzur getirmişken, bu örnekler
gözümüzün önündeyken… Bir dakika durmayalım, derhal asalım!
Yalnız, Abdullah Öcalan’ı asarken;
Köyleri boşaltan zihniyeti,
İnsanlara dışkı yediren mantığı,
90’lı yıllarda polisin evinden “bir şeyler sorup
geri getireceğiz” diye aldığı, sonrada ortadan kaybolup
bir daha hiç bulunamayan yüzlerce babanın, çocuklarının
acılarını,
İşkencede sağlığını kaybeden binlerce insana rağmen, Mehmet
Ağar’ın “işkence bir sorgu yöntemidir”
söylemini,
Dağa çıkmalara engel olacak istikrarlı ve doğru sosyoekonomik
politikalar üretemeyişimizi,
Uludere’de çoğu 16-17 yaşında olan masum 34 köylüyü vuran
bombaları da,
Asabilecek miyiz?
Güveniyor muyuz kendimize? Yapabilecek
miyiz?
Eğer bunları asabilirsek, Kürt sorununu da asıp yok ederiz.
Yoksa değil bir Öcalan, bin tane Öcalan’ı bile assak, değişen
hiçbir şey olmayacaktır...
Bir Orhan Pamuk değilim ama imkân verilirse açmak
istediğim müzelerim:
•“İlk sayfasına isim soyadı, tarih ve alındığı şehir yazan ama
hiç bitirilmemiş, okunmamış kitaplar" müzesi.
•“Çalışırken bir köşede unutulup soğuyan kahveler” müzesi.
•“Bizim zamanımızda ergenlik dönemi mi vardı ya... Bırak Allah
aşkına. Yeni moda şeyler bunlar! " diyen anne-babalar müzesi.
• Zamanında imkân olup da gerçekleştirmediğim şeyler için "Geç
kalmışlıklar" müzesi.
•"Bankada sıra beklerken, sırf zaman geçsin diye aranan ve mesaj
atılan insanlar" müzesi.
Açarsam bir gün mutlaka alın çoluk çocuğu gelin, beklerim hafta
sonları. Keyifli olur gezmesi. Üstelik güzel, taze kurabiyeler de
ikramımız.